Filistin Peygamberler diyarı.Üç semavi din için de önemi büyük bir belde.Allah´ın kitabına ve Rasul´ün hadisi şeriflerine konuk olmuş mescidi Aksa!...Mirac hadisesinde, tüm ihtişamıyla ev sahipliği yapmış ve son Peygamberi şanına yakışır bir şekilde ağırlamıştı!. Müslümanların ilk kıblesiydi O!.

       Şimdilerde buruk ve sessiz haykırışlarını  duyurmaya çalışsa da işitilmeyen feryatları neticesinde her an yıkılma  tehlikesiyle karşı karşıya!.Onu savunmak bir avuç Filistinli taş atan/atabilen çocuklara kalmış.Dünyanın aymazlığına rağmen taşlarını, tanklara karşı atmaya devam ediyorlar. Şairin dediği gibi;

        Ve ey omuzlarından aşağıya birikmiş suçları akan,

       Ve siz;kansız,cansız,bedelsiz,beleş cennet yolcuları;

        O lanetlenmiş,aşağılık maymunlara,

        Hiç değilse bir taş atmazsanız

         Taşıdığınız eller utansın!(1).

Sen taşlarını atmaya devam et, Taş atmayan eller utansın!...

 Filistin(im)!.

   Önce yürekler istilaya uğradı  sonra da sen!.  Önce Ramaallah vuruldu can evinden,  sonra  da Gazze!. Önce coğrafyalar parsellendi zalimler tarafından, sonra da Kudüs!. Coğrafya kelepçeleriyle bağlandı ayaklar!."Mülk Allah´ındı"  ama hudut çizgileriyle çizildi sınırlar!.

  Coğrafya  kelepçeleriyle bağlı ayaklarım çakılıp kalmamalıydı yerinde!.

           Gözlerimiz yoruldu bu topraklarda

          Gidelim kanda gelir arkamızdan aşkta

          Kanatarak toprakları,tel örgülü sınırları

          Gidelim ve görelim Yahudi!yi Hayber´ce*...

 

Önce yüreklerdeki hissiyatlar çökertildi ve  sonra da seni çökertmek istediler.Seni çökertmek  isteyenlerin şaşkın bakışları arasında hala ayaktasın,çöken yüreklere inat!.Müslümanların sayısına rağmen, İşgal sürdükçe; "Bir gün gelecek (kafir) milletler sizin başınıza oburların yemek çanağına üşüştükleri gibi üşüşecekler. (Orada bulunanlar) dediler ki; O gün biz az olacağımız için mi böyle olacak ya Rasulallah? Rasulullah (sav) dedi ki; Hayır o gün siz çok olacaksınız, lakin siz selin üzerinde sürünüp giden çer çöp gibi olacaksınız. Zira Allah heybetinizi (korkunuzu) düşmanlarınızın kalbinden çekip alacak ve sizin kalbinize 'vehen' yerleştirecek. Dedikler ki; Vehen nedir ya Rasullallah? Rasulullah (sav) dedi ki; Dünya sevgisi ve ölümü kerih görmek (ölüm korkusu). (Ebu Davud) hadisi şerifi yankılanıyor kulaklarımızda...Birden  bir avuç Hamaslı yiğidin direnişine şahitlik ediyor arz-ı Dünya!...Onlar,  " Nice az sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir,"(2) ayetinin de canlı tefsirleri... Onlar şanlı direnişlerini sürdürürken  bize düşen acizlik büküyor belimizi!...Boğazımıza yumruk gibi tıkanan acılarımız gözlerimize hücum ederken,ellerimiz çare olamamanın verdiği utancın ağırlığıyla kalkıyor duaya!.

     Tarihten öğüt/ders/ibret almak  yerine, tarih ile övünmenin hafifliğiyle, yüreğimiz Selahaddin Eyyübiler" nerede feryadını haykırıyor, O Selahattin´in kendisi olduğundan habersiz!.

   Ümmü Nidal´ler Uhud savaşındaki kahraman Nasibe hatunu canlı oynarken hayat tiyatrosunda;Gözlerimiz yaşlı, akıllı beşiklerde(!) bebeklerimize Filistin  ninnileri söylüyoruz,"bir ölecek çocuk da benden" deme cesaretini gösteremeden!.Bomba yağıyor havadan, gök kubbe şahitlik ediyor yaşanan zulme,ihanete,işgale!... Büyük bir gürültüyle Gazze´ye yağan bombaların görüntüleri yayılıyor ekranlardan!.Ayakları kopan yiğidin,o durumda bile şahadetten ayrılmayan ikrarını izlerken TV´lerden, Siyonizm´e olan öfkemizi,peş peşe yaktığımız Amerikan patentli sigaralarla dindirmeye çalışıyoruz!.Her yakılan sigaranın mazi emzikli bebeklerin böğrüne saplanan bir ateşe dönüştüğünden habersiz(?) ,alışkanlıklarımızın esaretinde kıvranıyoruz!..

                    Nicedir hain suskunluğumuzdan,bak bir kez daha dağlandı yüreğimiz

                         Roketlerle gelen ölümle yitirdik hasretimizi*...

   Ve kalemim başlıyor ayaklarımın gidemediği,ellerimin uzanamadığı diyara yolculuk yapmaya!.İlk yaptığı iş "Kudüs bizimdir bizim kalacak" diye haykırıyor.Onca bomba seslerin arasında kalemimin bu cılız sesi duyulabilir mi?!...Düşünce denizinde yüzüyor ve karar veriyor  kalemim;

  -"Sen sus, Filistin konuşsun" diyor, kendi kendine ve sen haykırma,Filistin´in haykırışlarını duy!.Filistin´de dolaşan kalemimin susma kararının ardından bir feryat yükseliyor okul sıralarından. Gözlerindeki yaş çektiği acı ve hasretin boyutunu seriyor gözler önüne.Gözlerinden akan yaşlar  Nuh tufanı olup Siyonizm´i boğabilecek mi bilinmez ama o,can hiraş haykırışla sesleniyor tüm dünyaya;

  -" Babamı istiyorum.Ey  Çocuklarını öpen babalar,babamı istiyorum".Duyan var mı? diye bakınıyor kalemim  etrafına!.Ekranlar vasıtasıyla tüm dünyaya ulaşan görüntülerde,ekran  başı hislenmeler çarpıyor gözüne!.Bir an düşünüyor" Hz. Muhammed(sav) bu feryadı duysaydı acaba tepkisi/eylemi nasıl olurdu?".Yürürmüydü hayberce Yahudi´nin üstüne!..

    Ya O´nun sahabesi!?. Tüm bu olanlar karşısında  basın açıklamaları yapıp kınar mıydı Yahudi´yi?!.

   Dolaşmaya devam ederken, atılan bombaların oluşturduğu enkazların altından çıkan çocukların, şehit cesetleri mütebessim çehreleriyle vaaz veriyor adeta!.

      

      Burası da diğer bir sokak,yine bir kargaşa var!..Dikkat kesiyor kalemim. Bir çok Yahudi haydudunun çöp bidonunu siper etmiş,oğlunu korumaya çalışan babanın özellikle oğlunu nişan alarak ateş yağmuruna tuttuklarını görüyor!.Çaresiz,perişan ve fakat Muhammedi korumanın vacipliğinin farkında!.El verilmezse korunabilir mi Muhammed!. Namluluların kuşatmasında el verilmiyor,verilemiyor ki!.Muhammed,baba kucağında şahadet kanatlarıyla uçuyor ötelere.

 Kalemim baka kalıyor babaya,mahcup ve üzgün olarak!.Nasıl yazsın ki şimdi bunu?. Yürek acısını,işgali,Yahudi zulmünü ifade edecek cümle bulamamanın sıkıntısıyla ayrılıyor oradan!.

    

      Dolaşmaya devam ederken mağdur,mazlum ama onurlu  Filistin topraklarında, gök kubbeye uzanan endamıyla Mescidi Aksa´yı görüyor!.Ablukaya alınmış, yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya!. Bakıyor ve hal diliyle;

  -"Yaz diyor,yaz!. Ben,inananların ilk mescidiyim.Yaz ki; ben bir çok peygamber gibi son peygamberi de misafir ettim!. İlk kıblenizim. Mirac hadisesinin şahidiyim!.Şimdi inananların gözü önünde yıkılırsam. Bu çağın inananları yıkılışıma şahit olurlarsa?!". Diyor ve susuyor. "Gerisini sen anladın" dercesine... Kalemim mahcup,sorumluluğunun ağırlığıyla süzülüyor yanından. ..

 

 

           Vakit Sabah. Tan ağardı ağaracak.Büyük bir gürültü kopuyor Filistin sokaklarında!.Bombaların sesleriyle sarsılırken Filistin ,gök kubbe olanlara şahitlik ediyor.. Gök yüzünde müthiş bir hazırlık seziliyor.Yer yüzünden bir seyyit  karşılayacak belli ki!. Hamza´ların,Mu´sab´ların zamanında harekete geçen karşılama melekleri yine hazır olda!.

Neler oluyor diye dikkatini yer yüzüne çeviren kalemim,bir cami çıkışında, tekerlekli sandalye mahkumunun, özgürlüğe kanat çırptığını görüyor!.

 O bir yiğit!. Nice pehlivan yapılı korkaklara rağmen tekerlekli sandalyesinde sadece oynatabildiği başı ile haydut Yahudilere,Siyonizm´e korkulu rüya olmuş!.Haydutlar,O´ndan yana korkulu rüyalarından kurtulmak adına kalleşçe attıkları bombaların hedefi seçmişler onu!.

 Gök kubbe,Özgürlüğe kanatlanan kutlu bir şehidi ağırlamaya hazırlanırken,  elinde,dürülmüş bir kağıt fark ediyor kalemim!. Dilekçe!..

   Evet evet Kutlu şehidin elinde bir dilekçe.Avukatı olmayan bir mahkemeye sunmak için,dilekçesi elinde  göçüyor buralardan!.

  "Allah´ım Ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum!"

 Söz bitti.mecali kalmadı kalemin!. Artık yazmıyor.Donuklaşan mürekkepten son cümleler süzülüyor kağıt üzerine;

 " Eyyy  Ümmet duydunuz mu?

  Şikayet edildik duydunuz mu?
   Davacı şeyh Ahmed
     Davalı ümmet!.
   Yer ise;
    Büyük Mahkeme..
 
 

 

 1:Şiir ,Bünyamın Doğruer´in "Öfkenin şiirinden alıntı.

2.bakara.249

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !