Müminler için şifa kaynağı olduğunu beyan etmiş yüce Allah (cc). Ailede sorunun  mu var?. Evlat eğitiminde çare mi arıyorsun? veya... Dünya hayatının yolunu  gösteren sırat el mustakimdir Kur'an.Kur'an'a tabi  olan ilk müminler saadet asrını yaşadılar yani Mutluluk asrı!.  Depresif hastalıkların olmadığı yokluk içinde ama huzurun yaşandığı bir dönemdi o dönem. Çünkü  Kur'an'ın direktifleriyle yaşıyorlardı.

 Şimdilerde her geçen gün şikayetlerimiz artıyor. Dünyalık her türlü imkana sahip bir toplum lakin ruhsal tatminsizlik   tavan yapmış durumda. Dünyalık her hangi bir eşya için depresyona giren  insanların sayısı azımsanmayacak kadar çok.Yıkılan aileler,kendisine iletişim açısından ulaşılamayan evlatlar ve psikologların kapısını aşındıran  yığınlar.

Kimlikler neden bu denli bulanık?. Kişilikler neden bu denli silik?  Aileler neden gün geçtikçe kan kaybediyor?.sosyal paylaşım ağlarının bir çok aileye kor ateş gibi düşme sebebi nedir?

Kur’an’a inanan insanların çok, Kur’an’ı hayata gerektiği gibi geçirenlerin sayısının az olmasının sebebi nedir?.

Toplumsal hastalıkların sebebi maneviyatsızlıktır ve dolayısıyla ailelerimiz ve evlatlarımızda bu manevi hastalıklardan  etkilenmektedir.
Tevhid ehli olmak  her türlü şarta rağmen bir duruş sahibi olmak demektir.

Tevhid ehli olmak demek tüm engellere  direnmek demektir.Ve Ailelerimizde  Tevhidin  kalesi  durumunda  olmalı ve asla  moderniteye,demokrasiye,içi boş çağdaş söylemlere yenik düşmemelidir. Aile sözlük olarak; aynı işte olan, aynı gaye için çalışanların hepsi (bknz. büyük lugat) diye tarif edilmiştir…
Aynı işte olan, aynı gayeye, aynı hedefe birlikte yürüyen insanlar ! Demek ki, aynı gaye için çalışan insanlar yoksa, o evde olanlar gerçek bir aile değil, birkaç insanın bir arada olmalarıdır.Bunun içindir ki, “Ümmet” de bir ailedir. 
Ümmet olma sorumluluğumuz ki bu; aynı zamanda inandığımız davayı gereği gibi temsil etme sorumluluğunu da beraberinde getirmektedir.Bu noktada aile yapılarımız oldukça önem taşımaktadır.

Kur’an olumlu ve olumsuz aile modellerini örneklendirerek vermiştir. Kur’an’da ailenin temeli yalnızca ALLAH’a kul olma esasına göre kurulmuştur. Yalnızca ALLAH’a kul olma ilkesine göre kurulmamış olan ailelerin ne dünya da, ne de ahirette saadeti yakalamaları mümkün değildir. Yalnız Allah’a kul  olma ilkesinin kavranabilmesi için “Kul olma” kavramının açıklığa kavuşması, bilinmesi, bilincine erişilmesi gerekir... 

Kul (abd); İtaat etmek, boyun eğmek, tevâzu göstermek, daha açık bir ifade ile kişinin bir kimseye, ona isyan etmeden ve ondan yüz çevirmeksizin itaat etmesidir. Abd kelimesinin masdarı olan ubudiyyet (kulluk etmek) insanın sıfatıdır. (bknz. İkra İslam Ansiklopedisi) 

Bu tariften yola çıkarak, yalnızca ALLAH’a kulluğun has kılınmış olması için, hiç sağa sola yalpa yapmadan  sadece ALLAH’a itaati baz alan aileler olması gerektiğini anlıyoruz. Hiç bir şartın, dayatmanın ve zorluğun;  kulluğun önüne geçmemesi gerektiğinin farkında olan bireylerin, bir araya gelerek oluşturdukları toplumun  en küçük ama en önemli birimidir İslam’i Âile! 

Kur’an’ı Kerîm kulluğu ALLAH’a has kılmış ve şüphesiz kulluğu ALLAH’a has kılmak isteyen ailelere eğitim amaçlı örnek ve ibret olsun diye örnekler vermiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:

1. İlk Âile Hz.Adem (a.s.) ve Hz.Havva anamızın kurduğu ailedir. Hz. Havva’dan, Hz. Adem’in eşi (zevc) diye bahseder.

      “Ey İnsanlar ! Sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren RABB'inize hürmetsizlikten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz ALLAH'ın ve akrabanın haklarına riâyetsizlikten de sakının. ALLAH şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir.” (Nisa Sûresi 1.Âyet) 

Burada; bu çağda ve çağ öncesi olan kadın ve erkek konusundaki tüm tartışmalara cevap var. Kadın ve erkeğin iki zıt kutup, iki karşı cephe olmadığı bilakis bir birlerini tamamlayan bütünün birer parçaları olduğu gözler önüne serilmektedir. Ne erkek egemen bir yapı, ne de feministçe bir yaklaşım!  Denge üzerine kurulmuş hakları adil paylaştırılmış,biri diğerine ezdirilmemiştir.Biri ötekinin yarısı/yari. Evin reisi erkek lakin erkek kendi ilkleriyle değil Allah'ın koyduğu ilkelerle aileyi yönetmek zorunda..

2. Hz Nuh (a.s.)’ın Âilesinden bahseder Kur’an...
Tüm gayretlerinize rağmen, aile efradınızdan bir takım insanlar küfrü tercih edebilir. Bu, sizin sorumluluğunuzda değildir. Siz, eğitiminde, tebliğinizde ihmale meydan vermeyerek, sonuna kadar gayrete devam etmekle sorumlusunuz..

 Hz. Nuh (a.s.) suların yeryüzünde yükselmeye başlamasına kadar baba yüreğiyle evladına seslenmiş olması bunun apaçık bir örneğidir. Eğitim asla ihmale gelmez. Ve asla başkalarına havale edilecek kadar önemsiz bir konu değildir Ama yinede küfrü, çağdışı ve çağdaş putçuluğu mu tercih etmiştir ? Hayır!. O zaman yine âyet bize ne yapmamız gerektiğini beyan ediyor
 
       “ALLAH, 'Ey Nûh ! O asla senin âilenden değildir. Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir. O halde hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme. Ben sana cahillerden olmamanı öğütlerim' dedi.”  (Hûd Sûresi, 46.Âyet) 

Ailenden değildir O!.Neden ? Çünkü aynı gayeye  çalışmıyorsunuz ! Hedefleriniz, dünya görüşünüz inancınız aynı değil!.Şayet Allah2ın istediği şekilde aile ile ilgilenilmiş ve rağmen küfür tercih edilmişse ebeveyn sorumlu değildir.
  
3. Hz.İbrahim (a.s.)’ın Âilesinden bahseder Kur’an ...! 

Önce babasıydı imtihanı, cevabı teslimiyet oldu. Evlatsızlıkla imtihan oldular, cevapları: yine teslimiyet oldu. ALLAH (c.c.)’ın dini uğruna çileyle, ateşle ve Nemrut’la imtihan oldular cevapları yine HAKK’a Teslimiyet oldu. Sonra evlat ile imtihan oldular, önce terk edilmesi istendi, çölün ortasına.

”Bunu Sen’den Kim istiyor ?” sorusuna aldığı cevap  tek bir kelimeydi "Allah" karşı cevabı şu oldu Hacer'in (as);“O (c.c.) ne güzel bir vekildir, O (c.c.) bize yeter.” Analara örnekti.İslam'da anayı temsil ediyordu Hacer!.

 Böyle giyinmeni kim istedi diye soranlara  hiç tereddüt etmeden "Allah" diyen

Böyle yaşamanı kim istedi diye soranlara hiç tereddüt etmeden "Allah" diyen.Her koşulda teslimiyetini zedelemeden sürdürme cehdinde olanlar da çağın Haceridirler

 Ve sonra evladının derdi için cehdi umutla sürdüren çağına ve çağlara, evlat sorumluluk ister, çocukların (vahye) susamışlığına  umutla cehd etmenin mesajını taşıdı.

İi,mdi de evlatlarının iyi bir kul olması için koşusunu sürdürenler de çağın Hacer'idirler. Ana olmak.! Ana’ya örnek olmaktı, Hacer olmak.

Ve sonra ilerlemiş yaşlarında sahip oldukları çocuklarını istiyordu ALLAH Âzze ve Celle... 

Çok sevdiğinin imtihanıydı bu, en sevdiğini tercih etme konusunda!.Cevapları; TESLİMİYET oldu. Yalnız ALLAH (c.c.)’a hâs kılınmış bir hayatın adıydı kulluk.
4. İmrân Âilesinden bahseder Kur’an ...! Öne çıkan bir anayı, imran’ın karısını çağlara örnek verir Kur’an...! 

       "Bir zaman İmrân'ın karısı: 'RABBİM ! kesinlikle ben karnımdakini tam hür olarak senin için adadım. Sen de benden kabul et, şüphesiz SEN en iyi işitensin, en çok bilensin !' demişti."  (Âl-i İmrân Sûresi, 35.Âyet)

Hür olarak, hür biri olarak karnımdakini ALLAH (c.c.)’a adadım. Kimsenin iznine ihtiyaç duymadan ...! Evlat sahibi olmanın, evladın kimin için olması gerektiğinin cevabını verirken, aynı zaman da örnek bir aile modeli içersinde sayarak Kur’an’ın ikliminde aileleri eğitiyor bu kıssa.Adamanın dersini veriyor. neye niçin adanmak gerektiğini öğretiyor. Neyi nasıl adayacağının örneğini veriyor. Bir çocuğum olursa,koçu kurban edeceğim değil,bir çocuğum olursa onu Allah'a adayacağım diyor Hanne!.

O'nun yolunda kul yetiştireceğim, oksun doktor olsun değil niyet "Salihlere öncü olsun"
Onlar: -Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan gözlerimizi aydın kılacak (iyi çocuklar) bağışla! Bizi takva sahiplerine öncü yap! derler.(Furkan:74). Bu eğitimden geçen sahabe benzer örneklerle doldurdu tarih sayfasını...

ve şimdi sormadan edemiyor insan;

Kendimiz İbrahim olmadan İsmail'e nasıl sahip olacağız?

Kendimiz Hacer  olmazsak evladımızın vahiyle  buluşmasını nasıl sağlayacağız?.

İmandan önce tv ile tanışan bir çocuğa Allah'ı,islamı anlatmanın yolunu nasıl bulacağız?.
Akıllı beşiklerde büyütülen çocukların davaya sarılmalarını, Kulluk yürüyüşünde yalpa yapmamalarını nasıl bekleyeceğiz? 
“Yok” nedir bilmeyen bir çocuğa sabrı ne ile öğreteceğiz ?
Teslimiyeti olmayan ebeveynlerden; İsmail'i bir evlat bekleme hakkımız var mı ?
Yakub gibi bir baba olmadan, gömleğini önden yırttırmayan bir nesil nasıl yetiştireceğiz
İbrahim gibi bir baba, Hacer gibi bir ana olmadan, bıçağa boynunu uzatan İsmaillerimiz olabilir mi peki ?.(İslami hükümlere burun kıvırmayan bir nesil)
Fedakarlığın birlikte yapılamadığı bir ailede, neslimiz dayanmayı, direnmeyi nasıl öğrenecek ...?
İnfak ruhunun ölü olduğu bir ailede neslimiz paylaşımın ne olduğunu nasıl bilebilecek?

Oysa Kur’an Âilemizin nasıl olması gerektiğini modellemiştir


Âile olmak istiyorsak, ailelerimizi ALLAH’a hâs kılmak istiyorsak, ALLAH'ın örnek verip inanlar için seçip tercih ettiği aile modellerinin örnekliğini  hayata taşıyıp, yaşanılır kılmamız gerekiyor vesselam...

 

Misak dergisi İçin Kaleme alınmıştır

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !