İnsan fıtratı terbiyeye müsaittir ve din tam da fıtrata uygun olarak vaaz edilmiştir.
insanı Fıtrat temizdir lakin olumsuz şartlar   fıtrata ters bir yapıya  zemin hazırlar. Ahlak olumsuz ortamlardan etkilenip nasıl kötü yönde değişebiliyorsa aynı şekilde  ahlak, terbiyeye tabi tutulduğunda da değişir. İman eden her insan ahlakını vahyin terbiyesine tabi tutmakla mükelleftir.

Terbiyeye tabi tutulmayan nefislerin en olmaz zulümlere, ifsada, fitneye  anarşiye imza attığı insanlığın malumudur. Nefislerin terbiye edilmeyişinin sonucu olarak fıtrat bozulmaktadır. Aile, ve toplum bozulmaktadır. Yalnızca Allah’a kulluk için yaratılmış olan insanın nefis terbiyesini ihmal ve ihlal ettiğinde kulluk vazifesini hakkıyla ifa edebilmesi  de mümkün olmayacaktır.

 

Terbiyeye tabi tutulmayan  insanın azgınlaşacağını bize haber veren Allah (cc) şöyle buyurmuştur. “Ama, insanoğlu kendini müstağni sayarak azgınlık eder.”(Alak:6-7) .Ayeti kerime Vahye tabi olmayan  nefislerin basit mizaçlarından haber vermektedir. İnsanın doğuştan temiz olduğunu   bildiren  Kur’an ayetleri “Doğrusu, biz insanı en güzel bir biçimde yarattık”. (Tin:4)

Yine yaptığı işler sebebiyle  kötülerin kötüsü olabileceğini de beyan etmiştir.

“Sonra aşağıların aşağısına çevirdik”. (Tin:5). Nefislerin terbiye edilebilmesi için kişinin kendisini tanıması esastır.Bir kısım alimler buna “İlmun nefs” demişlerdir. İnsan zayıf yaratılmıştır  "insan zayıf olarak yaratılmıştır." (Nisa:28). O halde zaaf  yönlerin ne olduğunu bilinmesi gerekir. Her insanın karakter özelliği  farklıdır bu nedenle  zaaf noktalar her insana göre değişiklik arz eder.İnsanın zaafları ise biyolojik ve psokilojik olmak üzere ikiye ayrılır. Ve yine fıtrı olan ve sonradan kazanılan olarak ta kendi içinde ikiye ayırmak mümkündür.

Biyolojik zaaaflar

 1:Yeme içme,Uyku gibi  bedenin zaruri ihtiyaçlarını örnek göstermek mümkündür..

Hayatın devamı için  vücudun ihtiyaçları karşılanması zorunludur. Ne ki iman edenler bu ihtiyaçları karşılarken   Allah’ın koyduğu hududa dikkat etmek mecburiyetindedirler.Helal ve temiz olanlarından bu ihtiyaç giderilmesi gerektiği gibi, helal olanın da ihtiyaç kadar  tüketilmesi zaruridir. Haram yiyecekler insanın   kimyasına zarar verir. Tüketilen gıdaların   insanın manevi dünyasına  etkisi vardır. "O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez." (Bakara:205). Rabbimiz tağutları iş başına geldiklerinde toplumu ayakta tutan iki önemli unsuru fesada uğrattıklarını haber vermiştir. Nesil ve ekin!. Yiyeceklerin genleriyle oynadılar.Haramlar net olarak bellidir lakin  bir de şüphe taşıyan yiyecekler vardır. Ahiret günü endişesi taşıyan müminlerin şüpheli yiyeceklerden de  güçleri nispetinde uzak kalmaları  önemlidir.Diğer taraftan açlık ve susuzluk ihtiyacı insanı tehlikeli  boyutlara sürükleyeceğini Kur'an haber vermektedir. Nitekim ayette şöyle buyrulmuştur.; “De ki: "Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiç bir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin, yoksulluk-endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. -Sizin de, onların da rızıklarını biz vermekteyiz”(Enam:151).

Ve yine açlık  ve yoksulluğun bir imtihan vesilesi olduğu bildirilmiştir.” Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara:155). Sözün özü  yiyecek ve içecekler  insanın   hem biyolojisini ve hem de maneviyatını  yakından ilgilendirdiği için  hassas olmak zorunluluğu vardır.

2:Yine biyolojik zaaflardan  şehevi duygular!.

İnsan verilmiş bütün duygular hayra kullanmak içindir ve bir imtihan vesilesidir.Şehevi duyguların helalinden giderilmesi emredilirken zina ve zinaya yaklaştırıcı her unsur haram kılınmıştır. "Zinaya yaklaşmayın, gerçekten o, 'çirkin bir hayasızlık' ve kötü bir yoldur." (İsra.32).

Unutulmaması gereken diğer bir husus ise duygular kontrol edilmediğinde insanın felaketi olur. Allah zinayı  ve zinaya giden tüm yolları haram kılmıştır.İnsana verilen tüm duyguların  helal yoldan   temin edilmesi imani bir gerekliliktir.Her gün biraz daha yaygınlaşan sekülrizmden duygularda nasibini almaktadır. Kadın erkek ilişkilerinde laçkalık ve sınır tanımamak  ailelerin felakete uğramasına zemin hazırlamaktadır.İnsanda var olan bu zafiyetten dolayı kadın ve erkek diyaloglarında bir takım ilkeler,sınırlar vaaz edilmiştir.Hesap gününden korkan müminlerin  hayatta her alanda olduğu gibi duygu dünyasında da  Allah'ın hakimiyetini kabul edip hükümlerine  uymak  ve zaf yönlerini takva azığıyla güçlendirmek mecburiyetindedirler. Real hayat için alınması gerekli tedbirler  sanal alem için de geçerlidir. Sanal dünyanın  fahşayı yayma  konusunda zararları sayılamayacak kadar çoktur. haram olan  bir şey konuşarak haram ise  o yazarak ifade deilirse de haramdır. Bakmak nasıl zinaya götüren bir unsur ise  yazmak ta bu konuda  aynı  şekildedir.Sosyal medya kullanmayanımız yok denecek kadar az buna söylenecek bir şey de yok.Lakimn sosyal medyanın kural koyucusu Allah tır. Karşı cinslerin facebook ve ya benzer sitelerden bir biriyle mesajlaşmaları,yazı yoluyla konuşmaları  elbette ki caiz bir davranış biçimi değildir. Bu konuda  iman etmiş müminlerin akli selime davet etme zarureti vardır. Başkasını sizinle aldatan  sizi de başkasıyla aldatır.Biz ailelerimizi tevhid temeli  üzerine kuramadık mi ki saman aleviyle (facebbook vb)  başımıza yıkılır oldu.  Ayrıca bu zaafın sosyal bir felakate yol açmaması için bekarların evlendirilmesi emredilmiştir "İçinizde evli olmayanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah, kendi fazlından oları zengin eder. Allah geniş (nimet sahibi)dir, bilendir." (Nur:32).

Evlilikten beklentilerin yüksek olması  evlenmeleri geciktiriyor.  Eskilerde "Yuva" kurmak anlayışı fedakarlığı,sabrı,özveriyi beraberinde getiriyordu.Yuvayı kurarken gerekli malzemelerin teminine beraberce göğüs gerilirdi. Şimdilerde sıfır ihtiyaçla kurulan  evliliklerin ömrü alınan eşyalar kadar bile olamıyor. Zinanın bu denli serbest olması ve  tağutlar tarafından suç olmaktan çıkarılmasının bunda büyük payı vardır. İnsan zayıf yaratılmıştır.  Lakin bu zayıflık onun duygularının haram yoldan temin etmesine mazeret olmamalıdır. Zira irade ve iman her türlü zayıflığı alt edecek güce sahiptir.Diğer yandan filört de   zinanın bir çeşidine verilmiş kamuflaj bir isimdir.

Flört,kadın ve erkeğin (Nikahsız) arasındaki duygusal alakâ.Kız ve erkek arkadaşlığı...Bunun adına bazen (sözüm ona) dost hayatı dendi,bazen beraber çıkmak  adı verilse de bu,zinaya verilmiş çağdaş bir isimden öte bir şey değildir...
             İslâm’ı  hayatı önemsemek ‘Ben Müslümanlardanım’ diyen her bir bireyin mecburi bir vazifesidir.Zirâ Rabb’imiz bizi başı boş bırakmadığını beyan etmektedir. “Andolsun, biz kendilerinden öncekileri de denemişken, insanlar, “İnandık” deyince, denenmeden bırakılacaklarını mı sanarlar? Allah elbette doğruları ortaya koyacak ve elbette yalancıları da ortaya koyacaktır” (Ankebut suresi.1.2.3)
 
  Ve bu iman ise imtihana tabi tutulur ki; Samimi ile yalancı.Mümin ile Münafık gün yüzüne çıksın,saflar net olsun.Zenginlik  ve fakirlik.Gençlik ve ihtiyarlık.Sağlık ve hastalık birer imtihan vesilesi olduğu gibi (Esasında her şey bir imtihan vesilesidir),duygularda birer imtihan vesilesidir.
        Elbette ki,karşı cinslerin birbirlerine olan ilgileri inkar  edilemez bir gerçektir.Lakin,Müslümanlar açısından bunun bir imtihan olduğu asla unutulmamalıdır.Kalu belada ‘Evet’ diyerek,dünyada her türlü meselemizin hükmünü Allah’tan alacağımıza söz veren bizlerin,duyguları Allah’ın emri dışında kullanma  hakkı yoktur.İslâm,vahiy yoluyla bildirilmiş eşsiz bir hayat nizamıdır.Ve hayatın her alanına hükmeden bir dindir.Dolayısıyla duygularında nasıl yönlendirilmesi gerektiği açıkça beyan edilmiştir .Ve İslâm’ın vaaz ettiği hayat şekli elbette ki   Batı’lı,bâtıl  toplumlarınkinden farklıdır.Flört esnasında hangi taraf birbirine dürüsttür!(?).her iki tarafta,karşı tarafın isteğine göre şekil alıp,anlık zevkleri hayatın mutluluğu zannederek,sadece duyguların kirlenmesine değil,hayatlarının kararmasına sebep olabilmektedirler...Ahretteki sonuç ise elbetteki dünyadakiyle kıyas edilemeyecek kadar vahimdir...Bu tür ilişkilerin sonucu umutsuzluk,mutsuzluk,nefret,utanç,intiharlar olarak sonuçlandığı ruh bilimciler tarafından ortaya konmuştur (Ruh bilimci-Frich Framm)

Günümüzde önemini daha kaybeden duygu temizliği,bencil,anlık duygu tatmini şeklinde hareket eden gençlerin sayısını artırmış ve ne kadar çok kızla çıkılırsa ,bunu kendisine iftihar vesilesi yapar duruma gelinmiştir.Ve bu durum, kişinin erdemini,ahlâki özelliklerini,kişinin kendine olan saygısını ve her şeyden önemlisi imanını ciddi bir şekilde yaralamış,Allah’ı ve ahiret hesabını hesaba katmadan yaşanılan bir hayatın sahibi olunmuştur.
   Kiramen katibin’in hayat defterimizi tuttuğunu,ve bu defterin elimize  verildiğinde"Kendi kitabını oku.Bugün hesap görücü olarak  sen,sana yetersin"(İsra 14),denildiğinde Allah’ın huzurunda flört manzaralarını okumak kişiye pişmanlık yaşatsa da, sona bırakılmış pişmanlık(Ahirete) kesinlikle fayda vermeyecektir.

İnsanın biyolojik zaaflarını görmezden gelerek   sorun çözülemez. Müminlere düşen kendisini tanıması zaaflarının farkında olması ve duygularına Allah'ın istediği şekilde yön verip ihtiyaçlarını helal yoldan gidermesidir.Nefsin terbiye edilmesi  farzlardandır zira   yaratma ve yönetme hakkı kendisinin olan Rabbimiz şöyle buyurmuştur;

"Doğrusu, temizlenip arınan felah bulmuştur" (A'la:14).Kurtuluşun yolu nefsi şirkten,bişdatten,kötü huylardan,günahlardan arındırmaktan geçer.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

A

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !