Yitirme sahip çıkılmadığında karşılaşılan bir sonuç.. Yitirebilmeniz için önce sahip olmanız gerekiyor. Şayet sahibi değilseniz bir şeyin,onu yitirmeniz söz konusu değildir elbet... Bir kimse Müslüman olmakla ,Kur´an´i değerlerin sahibi oldu demektir.Biz kalu belada söz verdik,Rabb olarak Allah´tan ve baş öğretmen olarak ta Hz. Muhammed´den(sav) razı olduk. Ve böylece kutsal emanetlerin de sahibi olduk.

Emaneti yüklenirken insanoğlu, hayata dair tüm ölçüleri kutsal emanetlerden alacağının sözünü verdi,kelime şahadeti ikrar ederken..yüklendiğimiz emanet bize değer yargılarını öğretti.. Meselelerimizin,ölçülerimizin adresi sahibi olduğumuz değerlerimiz yitip gitmekte birer birer elimizden. Bunlardan birisi haya!... "El hayayı vel iman" buyurmuştu yegane baş öğretmenimiz."haya imandandır".Elbette kavramların manası her türlü "bence" yorumundan uzak asli kaynağından öğrendiğimizde yitiklerimiz arasında hayanın olduğunu anlayabiliriz..

Haya; Ar, utanma duygusu. "Edeb, mahcubiyet, utanmak; ar ve namus; nefsin çirkin şeylerden sıkılması ve bunun için kötü şeylerdi terk etmesi anlamına gelmektedir..

Hayayı izah ederken imam maverdi şöyle diyor:"Haya üç kısımdır" 1- Allah'tan utanmak. 2- İnsanlardan utanmak. 3- Kendi nefsinden utanmak". Ve yine imam Maverdî, Allah'tan utanmayı şöyle tanımlar: "O'nun emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından sakınmaktır." Önce gizlide ve açıkta Allah´tan haya etmek.Tüm nimetleri bizlere bahş eden Allah´a karşı isyan ve nankörlük hayasızlığın ifadesi değil midir?..Bir iyiliğini gördüğümüz bir kimseye karşı saygısızlık yapmamaya özen gösteren insanın en çok haya duyması gereken bir varlık varsa o da Allah cc dir... Hicab en büyük haya belirtisidir...

Yitirdik, hicabı da yitirdik ölçülerini de yitirdik. Ölçü gidince haya da sessiz sedasız kayıp gitti hayatlardan...Ne yâr´dan vaz geçilebildi ne de ser´den. Örtüden tamamen vaz geçilemedi ama ölçü dikkatlere alınmaz oldu.. İslamın hicaptan kastı neydi?.Hicap her mümine farz bir ibadettir. Ve ölçülerinde farklılık olsa da sadece kadına da has değil, erkeklerde aynı emirle muhatap idiler.. Ölçüler kutsal emanetlerden alınmak zorunda dedik,ey Allah´a inandığını iddia eden hanımlar, elbette ki her iddia ispat isteri İspatlanmayan bir iddia boş bir iddiadan öteye geçemeyecektir. Hayanın en büyük belirtilerinden olan hicabın ölçüsünü İlahımız,yegane kanun koyucumuz Allah (cc) şöyle sınırlandırmıştır.

Bu konuda ahzap 59. ayeti kerimenin tefsirinde müfessirlerin ortak açıklamalarını şöyle sıralayabailiriz..

1) El ve yüz müstesna vücudun her tarafını kaplaması..

2) Süsün çevreye aksetmemesi, görülmemesi.

3) Şeffaf olmayıp kalın olması.

4) Dar olmayıp bol olması.

5) Etrafa güzel veya çekici koku salmaması.

6) Erkek kıyafetine benzememesi

7) Kafir kadınların kıyafetine benzememesi.

8) Şöhret nev'inden giyilen elbiselerden olmaması. Son üç madde kadın için sadece dışarıda değil evin için de de dikkat etmesi gereken noktalardır...

Şimdi Kutsal emanetleri yüklenmiş olan bizler; "Acaba benim dışarıda giydiğim kıyafet Kutsal emanetin ortaya koyduğu ölçüye uygun mu değil mi?" diye sormak durumunda değil miyiz?.Zira ayeti kerimede net ve sarih bir şekilde şöyle buyrulmuştur; "Allah ve Resulü, bir işte hüküm verdiği zaman, artık inanmış bir erkek ve kadına, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur."(Ahzap:36).

Şurası unutulmamalıdır ki, yukarıda bahsi geçen ölçüler fıkhen elbiseye ölçü iken, hicap sadece elbise değildir. Hicap bir kişiliktir.Dışarı çıkarken hicap elbisesini giymek,sonra yürürken vakarlı yürümek ve konuşma ihtiyacı hasıl olunca da sesi eğip bükmeden konuşmak ve her türlü hal ve davranışta dişilik değil kişiliğin sergilendiği hal ve davranışla bir bütünlük arz eder...

Hicap yürüyüş ile alakaldır: " Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler.Süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar" (Nur:31) Hicap konuşma ile alakalıdır: "Eğer takva sahibi iseniz artık sözü yumuşak söylemeyin (erkeklerle çekici bir şekilde konuşmayın). O taktirde kalbinde maraz (nifak, fitne, şehvet) bulunan kimse tamah eder (arzu duyar). Ve maruf (ciddî) söz söyleyin"(Ahzap.33)

Ve hicap kur´an ve sünnetin ortaya koyduğu ölçülerde bir giyiniştir: "Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle: Bir ihtiyaç için dışarı çıktıklarında örtülerini üstlerine alsınlar, vücutlarını örtsünler."(ahzap:59) Ya şimdi!.

Pantolon üzerine sıkıştırılmış estetik bir başörtüsüyle, başörtüsüne uygun makyaj uygulamasıyla,vücutlara yapışık pardüsömsü estetik kıyafetlerle, hicaptan haya etmeyen Müslüman(!) hanımlarla doldu sokaklar.Ölçüsüz bir ölçüyle başlara sıkıştırılmış baş örtülerin envai çeşit markalarına,perva etmeden envai marka sigaraların eşlik ettiği ve sokaklarda tüttürüldüğü, genç baş örtülü(!!!) kızların saç tellerinin Allah´a teslim olması ama ellerinde flörtleriyle kol kola gezmelerinin yaygınlaştığı bu dönemde, ismi islamiyet´ten "Müslüman" alınıp,içi "modernizeden" doldurulan çifte kimlik taşınır oldu sinelerde!...

Her kimliğin mutlaka bir çerçevesi vardır. İslam kimliğinin de bir çerçevesi var ve haya ve hicap bu kimliğin olmazsa olmaz esaslarındandır...Ve şimdi biz bu çağın Mü´mine kadınları, tekrar hicaptan haya etmeli ve Allah´ın ipine sıkı sıkıya bağlanmalıyız. Allah bizim ilahımızdır derken , bu, tüm ibadetleri ve ibadet ölçülerini bize vaaz edecek yalnız Allah´tır manasındaydı..tesettürlü ama şık olmak,hangi düşünce yapısının ürünüdür.Bizler bu zamanda Peygamberin şahitleri ve hicabımızda bizim şahidimiz değil miydi!(?)

 

 

 

Sabiha Ateş Alpat

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !