Allah’a iman eden müminlerin kitaba uymaları imandan sonra ikinci farzdır.Rabbimiz kitabı kendisine uyulsun diye gönderdiğini ayeti kerimelerle açıkça beyan etmiştir.
İlahi emirlerin uygulanmasında Peygamber  uygulaması olmazsa olmaz şartlardandır.Ardından sahabe kavli ve daha sonra da alimlerin açılımlarına(içtihad) bakmak zorunluluğu vardır. İman ettim diyenler mükelleftirler…Sorumluluklarını yerine getirmede gevşek davrananlarla  takva sahibi olanlar bir tutulmayacaktır. “Yoksa Biz, iman edip salih amellerde bulunanları yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar gibi (bir) mi tutacağız? Ya da muttakileri facirler gibi (bir) mi tutacağız? (Sad:28)..Şeytanın, “Nasılsa Allah affeder” ves vesesine karşı ferasetli müminler uyanık olmalıdır. “Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası nâmına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah’ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah’ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.”(Lokman:33)… Buyrulmuş ve iman eden müminler  uyarılmışlardır.
Nefsin arzu ve isteklerinin de ilah pozisyonuna gelebileceğini unutmamak gerekir.Nefsimi yenemiyorum gibi ucuz bir mazeretin arkasına farz hükümlerde sığınmak doğru değildir.Zira kişi  başkalarını ilahlaştırdığı gibi nefsini de ilahlaştırır. Bunun en açık delili Furkan suresi 43 ayette belirtilmiş ve şöyle buyrulmuştur
“Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?” (Furkan:43)
Önemli olan diğer bir  husus ise İlahi emirleri anladığımız gibi değil emredildiği şekilde  ifa etmek zorunluluğudur.Emirlerin manevra alanları, yani neyi nasıl ne kadar uygulanması gerektiği Allah ve Rasulü tarafından belirlenmiş,insanoğlu hiçbir alanda başı boş bırakılmamıştır
“Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır. (Haşr:7)
Bu girizgahtan sonra bu yazımızda Çağın Mü’minelerine bir hatırlatma,bir çağrı,bir sitem olsun diye kitaba değil kitabına uydurulan Tesettürden bahsetmek istiyoruz.
Bir hatırlatma olsun  için;Tesettürün şekli olmasa da bir ölçüsü var unutmayalım.
Bir çağrı olsun için; Bugün tercih edilen bir çok kıyafet şekli dış tesettür  ölçüsünde değil!.Gelin, Allah’ın ayetlerini murat ettiğimiz şekilde değil murat edildiği  ölçüde ifa edelim…
Bir sitem olsun için; Ey bu çağın Mü’mineleri neden  örtümüz,tesettürümüz bizim ellerimizle can çekişir oldu!. “Ahiretten (cayıp) vaz geçip dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır. ( Tevbe:38)…Farza değil tarza tabi olmak niçin?!.
Ey b u çağın Mü’mineleri!.
İnandığımız Allah©, kitabı keriminde tesettürü farz kılmıştır.İbadetlerin ölçüsünü bildiren  fıkıh ilmidir. Hiç bir fıkıh alimi kadının dişiliğini öne çıkaran kıyafetler için “caizdir” dememiştir.
Tesettüre giren hükümleri şöyle sıralayabiliriz.
1:Mümine bir kadın  süslerini,ziynetlerini,güzelliklerini kendisine nikah düşen erkeklere gösteremez.
“Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah'a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister. (Ahzap:33)
Haydi soralım kendimize ,giydiğimiz kıyafetin kendisi süs ise : Başımızda saçlarımız hörgüç gibi topuz yapılmışsa.Hafif makyaj ile ayakkabıların rüküşlüğü yürüyüşümüze endam katıyorsa sormak gerekir Hangi tesettür?!.

2:Mümine bir kadının  dış kıyafeti  topuklara kadar uzun, vücut hatlarını belli etmeyecek kadar bol.İçini göstermeyecek kadar geniş olmalıdır.Par düse üzerine eşarp takılıyorsa eşarp büyük ve göğüsleri kapatacak düzeyde olmalıdır.
“Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir”. (Ahzap:59)…
Şayet sıkma bir başörtüsüyle  başa şekil verilmiş ise!.Altta pantolon üzerinde yarım tunikler ve ya vücuda oturan dar pardisölerimiz varsa  sormak gerekir hangi tesettür?!.
Aynı şekilde çarşaf giyilmiş ve fakat yürüyüş,konuşma uslubu,bakışmalar insanları fitneye düşürüyor ve fitne sebebi olunuyorsa hangi tesettür?!.
3:Mümine bir kadın Karşı cins ile konuşmak Durumunda kaldığında vakarını koruyarak sesini kıvırtmadan konuşmak zorundadır…
“siz kadınlardan herhangi biri (gibi) değilsiniz; eğer sakınıyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse tamah eder. Sözü maruf bir tarzda söyleyin. (Ahzap:32)..
Konuşmak durumunda kaldığımız vakit sesler nağmeleşiyor,inceliyor ve dikkat çekici bir pozisyona giriyorsa sormak gerekmez mi Hangi tesettür!?.
Tesettür emri bizim elimizde uygulama anlamında  tüyleri yolunmuş kuşa dönerken,Hadis  ve fıkıh kitaplarında
-         Geniş,bol ve topuklara kadar uzun olmalı
-         Kalın  olmalı, ten rengini  belli etmemeli
-          Yabancı misyonların özel kıyafeti olmamalı(rahibe kıyafeti örneğin)
-           Süslü olup, kendisi ziynet hükmünde olmamalı
-         Erkek kıyafeti  olmamalı  diye tarif ediliyor… Tüm bunlar kadınların  dişiliklerini, istismara,yabancı erkeklere kapatması, kişiliği ile var olmalıdır mesajını taşımaktadır..Hatırlatmak Mü’minlere fayda veriri hadisinden hareketle bir kez daha hatırlatalım!...
Yani hicap kur’an ve sünnetin ortaya koyduğu ölçülerde bir giyiniştir. Tesettürlü ama şık olmak,hangi düşünce yapısının ürünüdür.Canımızı acıtan bir mesele  Tesettür!..
  Yanlış anlaşılmaya tesettürün varlığı değil,tesettürün ruhundan çıkarılışı bunun uygulayıcılarının da  inanmış olanların olmasıdır canımızı acıtan!.Ayetlere bütüncül yaklaştığımız da bir kimlik portresi, tavır ve  davranış ölçüsü okunduğu halde bunlara dikkat kesmenin “Allah’tan hakkıyla ittika” etmekle mümkün  olduğunu anlıyoruz. O halde bunları dikkate almayanlar Allah’tan korkmuyorlar değil midir  bunun tersten okunan mesajı?!.Bir vakar,bir duruş,bir kimlik anlatan bu ayetlere rağmen,şimdi bakıyoruz,başında bir parça bez parçası  o da aksesuar niteliğinde..Yüzü boyalı, bir çoğunda pardisö yok,bir çoğunda da var olan pardisölerin kendisi süs.. Ayakkabısından,çantasına tüm kıyafeti, yetmezmiş gibi  tavırlar endamlar,konuşmaları da tüm  süksesine  eşlik ediyor.   Ölçüye uymadığı halde  tesettürlü! (MÜ?) olarak kendini avutan, ve Allah’ın örtü emrini  ifa ettiğini  sanan hanımlar!. Biraz modern olmanın sarhoşluğu ile ne yardan ve ne de serden geçmemenin kurnazlığı ile nefislerini kandıranların sayısında ciddi artışlar gözükmektedir…Nefislerden alınan fetvalarla oluşturulan giyim tarzı ancak nefisleri razı eder!...Allah’ın rızasına talip olanların,Allah’ın rızasını her şeyden üstün tutmaları gerekmektedir.
Ey Mümineler!.
Sahabe   hanımları sınavlarını verdiler  ve gittiler. Şimdi asrın sahabesi olan bizlerde sıra. Tesettür gibi  toplumun ıslahında ciddi etkisi olan  farz olan bir ibadeti  Allah emrettiği için  ama Allah’ın emrettiği şekilde yerine getirmeliyiz!.
 Bu konuda ciddi bir görevde evin reisleri olan baba ve eşlere düşmektedir. Her çoban güttüğünden sorumludur.Bu nedenle ellerinin altında bulunanların  fıkıh ölçülerinden çıkmalarına müsaade etmemelidirler.

 

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !