İnsanoğlunun serüveni  "Şahitlik" ile başladı.

İnsan,Kalu belada  şahid olunan gerçeğin,yer yüzünde tanıklığını yapmak üzere görevlendirilip,gönderildi.Yüce Allah (c) yer yüzünde tanıklık yapmasını istediği insana,dünyada  şahitliğini tekrarlatmış,neye,nasıl tanıklık edeceğinin bilgisini peygamberler aracılığı ile  öğretmiştir.Yapılacak olan tanıklığın yine bir şahitlik ile başlaması şahadetin ehemmiyetini   ortaya koyması açısından manidardır..

Lûgatta; hazır oldu, huzurda bulundu, şehadette bulundu veya müşahede etti, gibi mânâlara gelir. Bir hadiseyi görmek, bir şeye ulaşmak veya beş duyu organı vasıtasıyla kesin bilgi sahibi olmak demektir..

Bizden istenen Şahitlik nedir?.

Mahkemeye gidip,  bir olayın tanıklığını yapmak gibi dar bir kalıba sığdırılmış  olarak algılanan şahitlik, esasında hayatta her olayda,her konuda  yapılması gereken "Hakka tanıklıktır"

 "Ve işte böyle, sizi ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hakkın şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun."(2/Bakara:143).

Elbette ki; Allah ©  "El hakk´ın" kendisidir..Lakin insandan istenen şahitlik, Allah´ın varlığına  değildir sadece...İstenen Şahitlik, Şehadet kelimesi içerisinde özetlenmiş, tüm hayatı kapsayan bir  şahitliktir  ve iki  bölümden oluşmaktadır.Birinci  bölüm;

Eşhedu En La ilahe illa Allah!

Evet ben şahid oldum ki; Allah´tan başka ilah yoktur!.

İkinci Bölüm  ise  Şahitlik ederim ki Muhammed O´nun kulu ve elçisidir.  Yani Hayatın baş öğretmeninin Peygamber(s) olduğuna şahid oldum demektir.

 Kanun Allah´tandır , uygulanış biçimi de elçisindendir ve  ben şahitlik ederim ki tek hak budur!. Diğer bir deyimle şahitlik eden şöyle demiş olmaktadır;

 Ben gördüm,anladım,algıladım ve şahid oldum ve tanıklık ederim ki;Allah´tan başka hiç bir şey ilah olamaz.Allah´tan başka hiç kimse  ne yer yüzüne ne de insan hayatına kanun koyma yetkisine sahip değildir!. Yaratma Allah´a © ait olduğu gibi yönetme de yalnızca O´na aittir.. Şahidlik ederken,kendisine verilen hayat süresi biterse şayet;Nerede olursa olsun göçü, şehid´çe olacak!..Şahid olunan bu gerçeğe tanıklık yapmak  ise ,Allah´ın ©vaaz ettiği hayat şeklini,  vaz geçilmez yaşam biçimi kabul edip yaşamaktır.Artık o, Allah´ın kanunundan başka bir kanun koyucu tanımaz..

"Hüküm vermek yalnız Allah'a aittir. Kendisinden başkasına değil, yalnız O'na ibadet etmenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din de budur. Fakat insanların çoğu bilmez." (12/Yusuf: 40)

Hayatında her işin ölçüsünü, şahitlik ettiği ilahtan alması  tanıklığının kesinlikle bir gereğidir..

"Yoksa onlar cahiliye hükmünün mü peşindeler? Akleden bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir?" [5-Mâide 49 50]

Aksi durumda  yalan konuşmuş olmak vardır.Yalancı şahitlik vardır!.

Allah´ın vaaz ettiğinden başka hiçbir hayat tarzı  medeni değildir şahitliğine, tanıklığı, Allah´ın vaaz ettiği Şeriati medeniyetin tek adresi olarak görmesi,söz ve eylemleriyle  bunu kanıtlaması gerekmektedir....

O Şahiddir ki;Hiçbir ideoloji sahibi insanların hayatını şekillendirme hakkına sahip değildir...Tanıklığı ise her türlü şartta ölçüyü, şahidlik ettiği ilahtan olması olacaktır elbette...

 Böyle bir ikrar ile şahitlik yapan insanın tanıkları uzuvlarıdır..

Dili  yalan,dedikodu,gıybet gibi  yaptığı şahitliğe ters olan durumlardan kesinlikle uzak dururken, aynı zamanda her türlü zaman ve şartta sadece hakkı söyleyerek  tanık olur şahadetine..Artık o dilinin hakiminin kim olduğunun  tanığıdır..

 

Şahitlik yapan bir dilin  tanığı olan "Baş"lar, asla Allah´tan başkasına eğilmeyerek tanıklığını ifa etmiş olacaktır.Allah´ın emirlerine zıt olan hiçbir kanunun önünde bükülmeyen,boyun bükmeyen ve Allah´ın ©emirlerine  ters olan hiçbir kanunun önünde  baş eğip itaat etmeyen başlar şahitliğin tanıklarıdır...

Ellerin tanıklığı O´nun haram kıldığı hiçbir şeye uzanmamasıdır. Razı olmadığı hiçbir eli tutmamasıdır.Zulme alkış tutmaması,zulmü onaylamamasıdır..

 

Ayakların  tanıklığı, O´nun © razı olmadığı bir yöne adım atmamaktır.

Harama gitmemek,yanlış yollarda seyretmemektir.Sıratı Müstakimde yalpa yapmadan yürümektir..

Gözlerin tanıklığı harama bakmamaktır..

   Ve bedenin tanıklığı ; Allah yolunda olmak,O´nun yolunda yaşamak ve O´nun yolunda ölmektir!..

 Ve yine Şahitlik Siyası alandadır;

 Her tür  beşer ideolojiyi,getirdiklerini,ön gördüklerini  red ederek siyaset alanındaki şahitliğine kafirun suresini yaşayarak  tanıklık eder ve kafirun suresini kendisine şahit tutar. Artık ayetlerde onun şahitliğini yapacaktır!.

 Ve yine  Şahitlik   hukuk alanındadır;

 Hiçbir tağuti sistemin mahkemesini kabul etmeyerek,her hangi bir anlaşmazlıkta hakkını,aşağıdaki ayetin ışığında arayarak tanıklık eder!.

"Gerek sana ve gerekse senden öncekilere indirilen kitaplara inandıklarını ileri sürenleri görmüyor musun? Bunlar karşı çıkmakla, tanımamakla emredildikleri Tağutun hakemliğine başvurmak istiyorlar. Şeytan onları koyu bir sapıklığa düşürmek istiyor."(4:Nisa:60)

Şahitlik Cihad alanındadır!.

İman ve küfür olarak sadece iki yolun,iki tercihin olduğu gerçeğinden hareketle,safların ayrıştığı noktada  saflarında ve savaşlarında tanıklık ederler.

"İmana ermiş olanlar Allah yolunda savaşırlar, hakikati inkara şartlanmış olanlar ise şeytani güçler uğrunda. O halde Şeytanın dostlarına karşı savaşın; Şeytanın hile ve tuzakları kesinlikle zayıftır."(4/nisa:76)..

 Şahitlik hayat alanının  her noktasındadır;

De ki: "Bakın, benim namazım, (bütün) ibadetlerim, hayatım ve ölümüm (yalnızca) bütün alemlerin Rabbi olan Allah içindir" (6/Enam:162)..

 "Ey İman edenler! Allah için adaleti ayakta tutan şahitler olun."(5/Maide:8)

 

Şahit olan böyle bir tanığın ölümünde adı  ise "Şehid´dir!."...

Şurası unutulamamalıdır; Hayatta canlı Şahit olunmadan asla Şehid ölünemez!.

 

Sabiha Ateş ALPAT

 

 

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !