İblis (şeytanların atası) ilahi buyruğa kafa tutmanın neticesinde, ilahi rahmetten kovulan ve kovulmanın acısıyla insanoğluna ebedi ve azılı düşmanlığını ilan etmiş bir düşmandır. Onun sonu bellidir: Cehennem. Tek derdi, tek gayesi vardır: İnsanoğlunu da kendi ile beraber cehenneme götürmek. İnsanoğlunu saptırmak için yemin etmiş azılı bir düşmandır O:"(Şeytan) Dedi ki: "Madem öyle, (Hz. Adem’e secde etmek gibi nefsime ağır gelen bir imtihana tâbi tutmakla) beni azdırmana karşılık; ben de onları (Ademoğullarını) saptırmak için Senin (İslamiyet ve) istikamet yolunun üzerinde oturup tuzak kuracağım. “Sonra da, bazen açıktan açığa önlerinden, kimi zaman sinsice arkalarından; bazen Müslüman kimliğine bürünüp sağlarından, bazen de şehvet ve ihtiraslarını azdırarak sollarından, yanlarına sokulacağım; kısacası, onları aldatmak için her türlü yol ve yöntemi kullanarak dört bir yandan üzerlerine saldıracağım ve böylece pek çoklarının nankör olduğunu göreceksin!"(A'raf :16-17)

Şeytan insanı saptırabilmek için her yolu dener lakin onun saptırabildikleri nefsin heva ve isteklerini, imanlarının önüne geçirenlerdir. Allah’ın(cc) salih ve sadık kullarına güç yetiremeyeceğini ayetten okuyoruz: “Ama şu kesin ki (ey İblis!) Benim (sadık ve uyanık) kullarıma (karşı) senin hiçbir sultanın (zorlayıcı hükümranlığın geçerli) değildir-sökmeyecektir.” Vekîl olarak Rabbin yeterlidir." (İsra:65)

Nefsin zayıf noktalarını kullanan şeytan birçok yerde  kullandığı taktiklerden birisi yanlışı, batılı, kötüyü kısacası İslam dışı ölçüleri süslü göstermektir. "Allah'a yemin olsun ki Senden önceki ümmetlere de (elçiler) gönderdik. Fakat şeytan onlara yapıp ettiklerini (küfür ve kötülük amellerini) süslü göstermiştir; bugün de onların velisi o (şeytandır) ve onlar için acı bir azap var"(Nahl:63). Yani yanıltmak, aldatmak ve çirkini güzel diye, hak diye göstermek  çabasındadır. İnsanoğlu bu yalanlara kanınca, günahlar kendisine süslenince Allah'ın kendisinden istediği şeyi unuttu."Onları şeytan kuşatmış (etkisi altına alıp ruhlarını kapsamış) ve kendilerine Allah'ı hatırlamayı (O’nun emir ve yasaklarına göre yaşamayı) unutturmuş (durumdadır)." (Mücadele:19)

Yanlışı süsleyen şeytan ve dostları dün, bugün ve yarın da insanların nefsi istek ve hevasıyla işbirliği içerisinde hareket ederek fısıltılarını kalplere atmaya devam ediyor. "Haydi beraber cehenneme gidelim, ben senin düşmanınım." demiyor elbette. Onun yöntemini Kur'an bize şöyle bildiriyor:

"Bu şeytanlar, hakîkati tersyüz ederek insanları aldatmak amacıyla, birbirlerine gerçekte zararlı olduğu hâlde, görünüşte son derece çekici ve baştan çıkarıcı olan yaldızlı sözler ve şeytânî fikirler ilham ederler."(Enam- 112) Bir kimse takva sahibi olunca ondan bu tehlike geçmiş olmuyor. Sağdan yanaşma/saldırma taktiğiyle hareket ediyor ve onun için önemli olan ilk tavizi koparabilmektir. Bu ilk tavizi koparmak için "Bir kereden bir şey olmaz.” diye fısıltısını atıyor kalbe. Halbuki bir kereden bir şey oluyor... Çünkü her taviz/günah/yanlış kalbe sirayet ederek kalbi manen hasta ediyor. Bu durumu Peygamberimiz(sav) şöyle beyan etmiştir: "Mümin bir kul; bir hata yaptığı, bir günah işlediği zaman kalbine siyah bir nokta, siyah bir iz vurulur, işlenir. Eğer kul, o hatayı, o günahı işlemekten el çeker, kendini uzaklaştırır, istiğfar eder ve tevbe ederse kalbi, o iz pasından cilâlanır, parlatılır, leke silinir. Eğer bunu yapmayarak günahı işlemeye dönerse, hatalara devam ederse, o siyah nokta arttırılır, büyütülür. Öyle ki bütün kalbini kaplar, istilâ eder. Öyle ki Allah'ın(cc):

"Hayır! Gerçek öyle değil. Bilâkis, onların kazanmakta oldukları, işleye geldikleri günahlar, haramlar kalplerini kirletmiş, paslandırmıştır." (Mutaffifin Suresi:14)

ayetinde bahsedilen (ran) paslanma budur.

(Tirmizi, İbn-i Mace, Zühd, Ahmed b. Hanbel).Tevbe ile hemen giderilmeyen yanlış daha sonra normal bir alışkanlığa dönüşüyor ki; Günahı normal görmek küfürdür.

 

Mesela "Bu çağda mecburuz başka çare yok." diye fısıldıyor insana!Çağ bunu gerektiriyor diyerek batılı, batıl yaşam biçimini benimsetmektir gayesi. Peki başardı mı?! Peki ya Kur’an’ın gönderiliş gayesi neydi? İblisin bu oyunu tuttu ne yazık ki! Sağ duyulu her müminin yapacağı öncelikli iş: Bu fısıltının, Kur'an'ı Kerim’in yaşanılması için gönderilmiş son kitap olduğuna inanmamak ya da önemsememek anlamına geldiğini hatırlamak ve hatırlatmak zorundayız.Allah (cc) sadece kendi yoluna çağırıyor ve hangi çağda yaşarsanız yaşayın ilahi buyruk, başka yollara uymayın diye ikaz ediyor:Ve işte Benim (sağlam ve şaşmaz olan) dosdoğru yolum budur. Bu yola tâbi olun. (Bozuk ve başka) Yollara uymayın, ki o (yanlış) yollar sizi O’nun (Allah’ın) yolundan ayırır! Böylece (sapıtmaktan) korunmanız için Allah size öğüt veriyor." (Enam:153)

Günümüz Müslüman'ı(!) nebevi yönteme çağrılıyor,  cevap: Çağın şartları bunu gerektiriyor!

Çağın şartlarına değil; her şartta Kur'an'a uymakla emrolunduk. Hükümlerin hayata uyarlanmasında vazgeçilmez örnek Hz. Muhammed'dir(as). Değilse o yaşanılanın adı "İslam" olmaktan çıkar.“Ey îmân edenler! Allâh’a itâat edin ve Peygamber’e itâat edin ki amellerinizi boşa çıkarmayın!” (Muhammed, 33). Ayrıca Peygamberin metodu Allah'ı (cc) sevmenin de ispatıdır. (Ey Resûlüm!) De ki: Eğer Allâh’a muhabbet ediyorsanız (O’nu seviyorsanız), bana tâbî olunuz ki Allâh da sizi sevsin ve günahlarınızı mağfiret buyursun. Allâh, Gafûr (ve) Rahîm’dir. (Yine ey Resûlüm!) De ki: Allâh’a ve Resûl’e itaat ediniz! Eğer yüz çevirirlerse, muhakkak ki Allâh kafirleri sevmez!” (Âl-i İmrân, 31-32)

Bu çağın kadını hicaba çağrılıyor, alınan cevap: Çağ biraz modern(!) olmayı gerektiriyor! (Bizzat duyduğum cümlelerden biridir.) türlü bahanelerle uyduruk kaydırık ve  belki örtü olan ama "Tesettür" olmayan kıyafetlerin savunulmasına geçiliyor.

Faizsiz ekonomi deniyor, alınan cevap: Çağın şartları!

Konum  sahibi olabilmek için "Ne yapalım her yer,her konum onlara mı kalsın?" düşüncesinin altında eriyor değerler.

Elbette asli kimlik olan "İslam kimliği" ve gerektirdiği değerler korunduktan sonra hiçbir yerin/konumun/kariyerin/ makamın  mahsuru olduğu söylenemez; lakin bugün değerler makamlara "Ne yapalım her yer, her konum onlara mı kalsın?" bahanesiyle kurban veriliyor. Oysaki yanlış bir hükmü bana uygulayan kişinin namazlı ya da namazsız olmasının farkı nedir? Yusuf(as) örneği mi deniyor. Yusuf (as) hazinenin başına geçtiğinde kendi emrolunduğu ilkelerle yönetti. Bunun aksisi iftira olur ki haşa Yusuf (as) tenzih ederiz. Başka yollarla yavaş yavaş değil; nebevi yöntemle  hareket edilmesi esas olandır. Çaba kulun; takdir Allah'ındır (cc).

Şeytan ve dostları tarih boyunca direk olarak "Küfrü seç (kafir ol)." telkininin, genellikle ters teptiğini iyi tecrübe ettiler (Uhdud Ashabı, Ashabı Kehf vb). Tarih bunun örnekleriyle doludur. Sosyal medyaya düşen bir videoda gencin biri boğazına kadara toprağa gömülmüş Zalim Esad’ın ilah olduğunu ikrara zorlandığı halde şehadet kelimesini ilan ediyordu. Çin'in zulmü karşısında Doğu Türkistanlıların direnişi de verilebilecek örneklerdendir.

Bu nedenle küfrü süsleme taktiğiyle işe koyuldular. Adını "Modernizm" koydular; "Demokrasi" koydular; "Çağdaş insan", "Çağdaş erkek", "Feminist kadın", "Özgür genç,  kadın" vb isimler taktılar ve bu isimlere uygun da birer profil çizdiler. Çizilen profilin içerisinde İslam’ı çağrıştıran motifler olsa da asla Allah'ın istediği kul profiline uygun değildi. Ne yazık ki "Bir kere tavizden" çok şey olmuştu.

Sözün özü:

Modern cahiliye asrın müminlerinin çetin bir imtihanıdır. İmtihan ise imanda sadık olanlar ile  kazip (yalancı) olanların ortaya çıkması içindir."Yoksa insanlar sadece “iman ettik” demekle, bir imtihana tâbi tutulmadan (ve sonunda yeterli ve geçerli puan almadan) bırakılacaklarını (ve kurtulacaklarını) mı (zann ve) hesap etmektedirler?" (Ankebut.2)

Süreç uzun olsa da şartların gerektirdiği tek şey Allah'ın (cc) ipine sıkı sıkı yapışmaktır. Küfür, iblisin desteğiyle gerçek yüzünü gizleyerek süslü nağmeler fısıldayarak aldatmaya devam ediyor.

Yorum Yap

  • öznur altuntaş 18-03-2021 22:22

    rabbim tevbelerimizi kabul etsin. kalbimizi dini üzere sabit kılsın.