Bir zamanlar bir aile varmış.Bu ailenin temeli sağlam bir kulpa(Vahiy) sıkı sıkıya bağlı olarak varlığını sürdürüyormuş.Bu ailede. "Rabbin, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi ve ana babaya iyilik etmenizi emretmiştir. Eğer, onlardan biri veya her ikisi de senin yanında ihtiyarlayacak olurlarsa, onlara "öf" bile deme! Onları azarlama. Onlara güzel söz söyle".(isra:23),titizlikle uyulan kurallardan biriymiş. Dedeler "Dede" olduklarının farkında lığı ile asıl sorumlunun "Baba(lar)"olduğunu unutmadan,evde torunların sağlıklı birer birey olmaları için üzerlerine düşeni yaparlarmış. .Bu evde Dedeler torunlarına İbrahim,Yusuf, Musa (as) hikayelerini anlatır  torunlarının gerçek kahramanları tanımalarına vesile olurlarmış!.Büyükanneler gelinler için canlı birer tecrübe açısından güzel bir nimet olarak algılanır,baş tacı edilirlermiş..Büyükler  hayat tecrübesinden aldıkları dersleri arakadan gelen aile bireylerine aktarır,hayatın yükünü kaldırmalarında yardımcı olurlarmış.Bu sağlam kulpa tutunmuş ailelerin çokluğu sağlam kulpa tutunmuş toplumu oluşturuyormuş...

Sonra ne mi ol(du)muş?!

Bu  ailelerin,toplumunun huzuru,sağlamlığı,direnişi,dayanışması sağlam kulpun düşmanlarını harekete geçirmiş. "Ben Batılı bir âile hukuku profesörü olarak diyorum ki; Türk milletinin elinden aile hayatını alırsanız geriye hiçbir şey kalmaz." (İsveçli Profesör Gaston Jezz),..Bu ve benzeri tespitler sağlam kulpun düşmanlarının işe nereden başlamaları gerektiğini fark ettirmiş olmalı ki önce aileden başlan(dı)mış işe..Sonra yasaklar getir(di)mişler sağlam kulpa dair.Öyle ki önce  yaşanması yasaklan(dı)mış,sonra okunması.Sonra öyle bir hale gel(di)miş ki sağlam kulp okun(a)ma(dı)mış,okun(du)muş anlaşılma(dı)mış,anlaşıl(dı)mış yaşan(a)ma(dı)mış.Yaptıklarına,yapacaklarına bir isim,bir kılıf ararken Modern çağ koy(du)muşlar adına!.Sağlam kulpa tutunmuş ailelerde,  dede ve ninelerin nesiller üzerindeki etkisini kırmak gerekirdi. Bu yüzden gelin ile kaynana arasına meydan savaşları gibi savaşlar icat etmiş(ti)ler..Artık evlerde iki cephe oluşturmuşlardı...Sonra evlerin baş köşelerine emellerine hizmet etmesi adına bir kara kutu yerleştir(di)mişler.Diziler,filimler,çizgiler vs.  hiç birinde sağlam kulpun mesajı yok(tu)muş.Aileye yönelik batıdan devşirme aile anlayışını enjekte ettiler küçük dimağlara..Dedelerin aktardığı gerçek kahramanların yerini sahte kahramanlar al(dı)mış..Ve derken artık ailenin çocukları sağlam kulpun sedasıyla değil  uyutan,uyuşturan ninnilerle büyü(dü)müşler. Sonra kadın hakları girmiş devreye. Ve bas bas bağırmışlar tüm gelinler duysun diye;

"Sizler ey gelinler kaynana ve kaynataya bakmak zorunda değilsiniz" demişler.Allah bundan sizi sorumlu tutmuyor diyerek  dini söylemle aileyi dağıtma planlarını destekle(di)mişler..Gelin hanımlar da  hemen kanıvermişler. Sağlam kulpun sılayı rahim hukukunu göz önüne almadan,eşlerinin mükellefiyetini zora sokarak "Bakmak zorunda değilim,illada çözüm" deyip dur(du)muşlar. Evlerdeki savaşın galip tarafı edasıyla zaferlerini yaşamak haklarıymış ve illa da haklarını isterlermiş

 

 Sağlam kulpun ifade ettiği "Gavvam" ifadesinin manasından ve vasfından habersiz olan beyler de eşlerinin ve özellikle de çocuklarının mutluluğu(!?) için  çareler aramaya başla(dı)mışlar!..

 

 Ve sonra ne mi ol(muş)du!.

Artık dede ve nineler  evlere sığamaz olduğundan,varlıkları yapılan yanlışlar önünde büyük engel olarak algılanır hale geldiğinden çareler(!?) aranmaya başlanmış. Düşünmüşler(!) taşınmışlar ve sisteminde yardımıyla çözüm bulmuşlar.. Huzurevi dedikleri yabancılarla yaşama ve aslında huzursuzluk evi olan taştan binalara yerleştirmeye başlamışlar dede  ve nineleri.. Önce hafta da bir,sonra ay  da bir daha sonrada bayramdan bayrama uğrar olmuşlar huzurevlerine. Daha sonra bayramlarda çok yoğun geçtiği için(!) telefon yeterli gelmeye başlamış... Yalnızlığın ,terk edilmişliğin girdabında dede ve nineler bulundukları binanın camından bekler dururlarmış..Onlar evlatlarını bekleye dursunlar beklemedikleri misafir geliveriyormuş,ötelere götürmek için,huzursuzluk evinden kurtarmak için..Ve sonra  Evlatlarına gelen telefon,evlatları, dede ve ninelerden  dünyada tamamen özgürleştiriyormuş(!).Bu arada yığın yığın tahtadan mobilyaların sığdığı ama aile büyüklerinin sığdırılamayan evlerde tam bir özgürlük şenliği(!?) yaşanıyormuş..Durumu izah eden yazarın biri şöyle diyormuş;

"Bırakın kaynanalı evi artık kendi çekirdek ailemiz içinde, küçücük evlerimizde bile aile olamıyoruz... Kızımız odasında müzik dinliyor, oğlan internette çet yapıyor, anne televizyonda dizi izliyor... Peki baba nerde?... Babalar geç gelecek; doğudakiler kahvede okey oynuyor, batıdakiler iş çıkışı barda arkadaşlarına takılıp stres atıyorlar...

Bir de modern psikolojinin bize hediye ettiği 'Buluğ çağı dinamiti' patlayınca tamam... Tak sepeti koluna herkes kendi yoluna... Annesi ile devamlı kavga eden, babası ile konuşmayan delikanlılar mı ararsınız, üniversiteye gider gitmez ayrı eve çıkmaya çalışan genç kızlar mı?... 'Ah şekerim artık birlikte gezme mi kaldı... Avrupa'da çocuklar hemen ayrı eve taşınıyor...' veya 'Bizim ufaklık da geçen gün odasının kapısına girilmez işareti koymuş... Babası da ben de içeri giremiyoruz...' cümleleri size de tanıdık geliyor değil mi?"..Yani ana babasını istemeyen evladın,ana babasını istemeyen,takmayan,saymayan evlatları çoğalır  olmuş"(Yavuz bahadıroğlu)

 

Ve sonraaa!

  Bu işin sonu nereye kadar diye düşünen aklı selimler çözümün tekrar sağlam kulpa sıkı sıkı yapışmak  olduğunu anlamışlar ve anlatmaya başlamışlar. Anlatıyorlarmış ama illa da "Batı"deyip batmaya niyetli olanların  kurtulmaya hiç mi hiç niyetleri yokmuş..

 

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !