Aklım ve irademin uyku modunda olduğu dönemlerde, Nefsim duygularımla iş birliği yapmış,beden ülkemde pervasızca Fravunluğunu sürdürüyor, zalimce hükmediyordu aza şehirlerime.Bir gün Uykudan uyanan aklım "Neler oluyor?" diye sorgulamasıyla başlamıştı,Fravunlaşan nefsimle mücadeleye...Sorgularken yakalamıştı gerçek bir yaratıcının var olduğunu ve  mutlaka bunca evreni boşuna yaratmadığını...Yakaladığı bu ışığa yürümesinin önünde yürek dünyasına diktiği sayısızca putlar engel  oluyordu.Sonra bir gün  Fravun  uykudayken(nefsim)  aldı eline bir balta ve yürek  sarayındaki tüm putları  devirdi  bir bir.. Sonra adına Demokrasi dedikleri en büyük putun boynuna  astı baltayı ve nefis Fravunun  dönmesini bekledi sessizce. Yürek sarayında dileğince hükümranlığını süren nefis  gördüğü manzara karşısında bağırıp çağırmaya  başladı. Kabullenemiyordu. Olamazdı,hoş görü içerisinde  beraber yaşamak varken, bu putlara kim dokundu? Neden dokundu?..Oysa Yıllardır yürek sarayında pervasızca beden ülkesini yönetirken dini  motifli her şeyden rahatsız olmuş,tahammül göstermemişti. Kendi deyimiyle hoş görmemişti.Zaten hoş görmesi de beklenmezdi, batıl haktan,şirk Tevhid´ den,zulüm adaletten hoşlanabilir miydi hiç?!!!.

Kim yaptı bunu diye çığlıklar atarken,aklım İbrahim (as)misali,   "Şu büyük puta sor" dedi sessizce...Nefis şaha kalktı. O nerden bilsin? Nerden bilsiiin?,diye feryat ederek bağırdı. Sonuçta  Yunanlı bir adamın  icadı,nerden bilsin?. Akıl, İbrahim´in (as)yolunu takip ederek cevapladı;

" Bilmiyorsa ,bilemiyorsa neden  tapıyorsun?"

Mazereti kendinden daima hazır olan nefis  tekrar şaha kalktı;

"Ağzını topla" dedi akıla.. Ne biçim konuşuyorsun.Kim ona tapıyor?. Ne  tapması, ben sadece bu çağda en iyi yönetim şeklidir diyorum. Tapmak deyince ne anlıyorsun ki?!. Tapmak; itaat etmektir,söz dinlemektir,kabullenmekti.  Artık ben susuyorum ayetler konuşsun dedi akıl;

"Yoksa istedikleri cahiliye düzeni midir? Kesin inançlılara göre Allah'ın düzeninden, Allah'ın verdiği hükümden daha iyisi düşünülebilir mi hiç?"(Maide 50)...

 İyi ama bu zamanda bundan daha iyisi var mı?...Senin dediğin eskide kaldı..

"(işte böyle,) ne zaman mesajlarımız onlara iletilse, hep "Geçmişin masalları!" derler."(Mutaffifin.13)...

Ya  ne diyorsun be ,benim kalbim temiz..

"Böylece her ne zaman kendilerine, "Allahın indirdiğine ve Peygambere gelin!" denilse, bu ikiyüzlülerin senden nefretle yüz çevirdiklerini görürsün.(Nisa.61)

   -Üfff ya üff üzerime çok geliyorsun söylesene Dünyaya bir daha mı geleceğiz,dedi.

Akıl cevap verdi:

Hayır gelmeyeceğiz keşke gelsek diyeceğiz ama  ölümde bir kez olduğu için Dünyaya bir daha gelemeyeceğiz...Bu nedenle   Put kapsamında olan her şeyi terk edip,yalnızca  ama yalnızca Allah´ın dediği olmalı hayatımızda. Yoksa kaybederiz..

Şeyyy iyi ama çoğunluk,herkes,hatta bunca meşhur hocalar bile Demokrasinin gereklerini yapıyor ya. Sen onlardan daha mı iyi bileceksin?.

Nefsin son çırpınışlarıydı. Akıl tebessüm etti. Bu söylediğine kendinde inanmıyorsun değil mi?.Bizim örneğimiz Hz. Muhammed  değil mi!. Dikkat et hiçbir zaman Darun Nedveyi desteklemedi. Sana kafirun suresinin tefsirini iyi okumanı salık veririm..Diye cevap verince idrak ile birleşip son darbeyi indirdi Fravunlaşan nefse. Fark etmişti artık önce "LA" diyerek baş kaldırmalıydı. Red edecek sonra kabülünü yerleştirecekti.Önce yürek sarayını temizlemesi gerekiyordu. Bu temizlik daha ilk inen ayetlerde emredilmişti. müddessir suresinde "Kalk temizlen ve uyar" deniyordu..  Kaldırdı aradan 1457 yılı koştu, Mekke sokaklarında koşarcasına tarih sayfalarına..Sordu

"Kim bu  çağrıya davet eden?" Muhammed-El Emin" dediler.

  -Hımmmmmm, demek el emin ha diye mırıldandı gayri ihtiyari."Tabi dediler hem de düşmanları verdi bu ismi O´na.Görevini Allah´tan alarak gelmiş davete,insanlığın  selameti için...Tamam kabul dedi kabul ediyorum...

   Dur bir dakika dediler neye çağrıldığını iyice anladın mı?. Bu dava  kuru bir iddiadan ibaret değildir.İspat ister,bedel ister...Düşündü  "şeyy" diye mırıldandı." Bu kelimeyi söylemek yetmez mi?. Şahadet getirsem yani?!!!. Tarih sayfalarında karşılaştığı sahabe gülümsedi adeta. "Sen ne diyorsun , bu kadarını papağanda yapar" dercesine" Peki ne yapmam lazım dedi "İkra" dedi gülümseyerek.

Ikra bilinçli tercihler için.

Ikra neyi  red neyi kabul ettiğini anlamak için!.

 İkra emrine muhatap olan ruh ve akıl  iradeyi de  yanlarına alarak   iş birliğine gitmiş , Neyi? Nasıl? Okumalıyım sorusuna yine Oku emrinin sahibinde aradılar  cevabını.

La İlahe illa Allah!.

Düşündüm,anladım,algıladım,tasdik ediyor ve ikrar  ediyorum ki" La  İlahe İlla  Allah"...

LA;

Baş kaldırıyor  savaş ilan ediyorum. Boyun eğmeyeceğime,itaat etmeyeceğime...

LA;

İnancımda Tevhid için

 LA;

Amelimde ihlas için .

LA;

Ahlakımda Ahsen için la...

LA;

Tüm egemen beşer güçlerine.

LA;

Atalardan alınan tüm izlere       

LA;

 Kör geleneğe

LA;

Hayatı nefsin kanunlarına göre şekillendirmeye.

LA;

Allah´tan gayrisine  ve Allah´ın razı olmadığı  her şeye.

 

Ve  benim kavgam;

Kavgası kutsal olan Tek  gerçek kavganın  "La"  olduğunu fark etmekle başladı

 

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !