Kurtulacak Müminlerin Özellikleri

İnsan; çoğunlukla hangi özellikleri üzerinde taşıyorsa kimliği, kişiliği ona göre şekillenir. Fıtri  olan ve sonradan kazanılan özellikler olmak üzere iki türlü psikoloji vardır. Sonradan kazanılanlarda aile, çevre, yaşadığı toplum birinci derecede etkendir. Aile etkendirçünkü Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

“Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar.” (Buhari, Cenaiz 80, 93)

Oysaki her fıtrat temiz olarak yaratılmıştır. Allah, Kur’an-ı Kerîm’de "Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Rûm, 30) buyurmuştur.

Çevre, insanın sonradan kazandığı özellikler açısından önemli bir etkendir."Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun." (Tevbe, 119) Ayrıca kişi arkadaşının dini üzeredir buyrularak konuya bir o kadar daha dikkat çekilmiştir. Bu etkenler sebebiyle de çeşitli insan tipleri ve bu tiplere has özellikleri vardır. Sonuç itibariyle, kişi hangi tipin özelliklerini üzerinde toplarsa o tipin adını alır.

Bu bağlamda, Kur'an da bize dört tip insandan söz eder ve bu tiplerin özelliklerini bizlere sunar: Mümin, münafık, müşrik ve kafir. Bu insan tiplerinin tüm özelliklerinden kullarını haberdar etmiş ve sonuç olarak akıbetlerinin ne olacağını da bildirmiştir.

Bu insan tiplerinden müminlerin en önemli bazı özellikleri Muminun Suresi'nin ilk ayetlerinde şöyle sıralanmıştır:

"İman Edenler Muhakkak Kurtulacak."(1.Ayet)

Eflah: Arzulanan, ihtiyaç duyulana erişme vb. anlamlarına geliyor. İman edenler mutlaka arzu ettikleri cennete kavuşacaklar. Kesinlik ifade eden bir edatla bunu bildiren Allah'tır (cc). Ayetin hemen arkasından kurtulacak olan müminlerin özellikleri tarif edilmiştir. Bahsi geçen sıfatlara sahip olanlar müminlerdir ve kesinlikle felaha ereceklerdir. O özellikler şunlardır:

1:"Onlar namazlarında huşu içerisindedirler."(2:Ayet)

Huşu; tazim, büyük saygı, hürmetle karışık korkma. Ancak ve ancak haşyet duyduğunla alakalı bilgi olduğunda olur.

"كَذَلِكَ إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَمِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاء"(Fatır, 28)

Allah'tan ancak ilim sahipleri haşyet duyarlar".

Demek ki huşu sahibi olmanın yolu ilimden geçiyor. Namaz, hayatı yöneten bir ibadettir. Namaz; kılanı kötülüklere, yanlışlara, batıla karşı koruyan bir ibadettir. Elbette bunun için namazın içerdiği mesajların farkında olunması şarttır. Fıkhî boyutuna dikkat edildiği kadar manevi boyutuna da dikkat edilmelidir. Her bir rüknün taşıdığı anlam yüklü mesajların farkında olmak gerek.

2:"Onlar Boş (lağv) Şeylerden Yüz Çevirirler" (3:Ayet)

Lağv, önemsenmeyen sözler ve fiiller demektir. Faydasız olan şeyler için bir kısım alimler; ahirette faydası olmayan her şeydir demişlerdir. Buna, her türlü haram ve mekruh işler ile insanın yapmaya mecbur olmadığı (bazı) mubah işler girer.

Boş şeyler; her türlü haramı, yalanı, malayaniyi, günahları, mekruhları ve özellikle de ahirette faydası olmayan söz ve davranışları içine alan bir ifadedir. Ne acıdır ki günümüzde insanın, insanlığın ömrü faydasız şeylerle  tükenmektedir. Bu durumda insan, aslında ömrünü tüketirken tükendiğinin farkında değildir.

Pasta börek programlarının, sözüm ona evlilik programlarının, beyinleri uyuşturan dizi ve filmlerle vb. boşa harcanan, program ve davranışlarla saatlerini heder edenlerin islah olması mümkün olmadığı gibi iflahı da mümkün değildir.

Nite­kim Cenab-ı Hak şöyle buyurur: "Onlar boş sözlerle karşılaştıkları zaman ora­dan vakarla geçip giderler." (Furkan, 72)

Boş şeylerden yüz çevirmek; aklı, zihni, yüreği korumakla mümkün olur.

Resulullah Efendimiz(sav)'in sık sık boş ve yararsız şeylerden Allah'a sığınması, hem bu âyeti açıklamakta, hem de ümmete yol göstermek­tedir. Her yönüyle ciddiyeti, edebi elden bırakmamak vakarın gereğidir. Şakalarında bile hikmet taşıyan bir peygamberin ümmeti olarak espri anlayışının dahi edep ve vakar çerçevesinde olması şarttır. Faydasız ilimden dahi  Allah'a sığınan bir peygamberin örnekliğinde hayatı yaşamak bunu icap ettirir. "O gün her nimetten hesaba çekileceksiniz" (Tekasür) ayetine iman etmenin gereğidir bu aynı zamanda.

 

3:"Onlar ki Zekatlarını Verirler"(4.Ayet)

Namaz nasıl küfür ile iman arasında bir ayrım, bir alâmet-i farika ise; zekât, kulun bu düzeydeki sadakatinin belgesi, teslimiyetinin simgesi, Hakk'ın rızasına gönül vermesinin açık delilidir. Mü'min insan sadece bedeni ve kalbi ibadetlere karşı mükellef değildir. Aynı zamanda mali ibadetlerle de yükümlüdür. Nitekim Resulullah (a.s.) Efendimiz bu inceliği belirterek şöyle buyurmuştur: «Namaz nurdur, ze­kât burhandır.» (Nesai, Zekat) Surenin Mekke'de  nazil olduğunu düşündüğümüzde İslam davasının hakimiyeti için  mali ibadetlerin önemini bir kez daha kavrarız. Zira Mekke'de Bilal gibi, Ammar  gibi daha bir çok mazlum mağdur köle edinilmiş müminlerin kurtuluşu, verilebilecek fidyelere bağlıydı. Günümüzde de İslam yolundaki mücadelede kullanılması için gerekli olan maddiyatta, mali ibadetlerin önemi muhakkaktır.

4:''Onlar ki, namus ve iffetlerini korurlar.''(5-6-7.Ayet)

Allah'a ve ahirete dosdoğru iman ve bunun tabii ürünü sayılan na­maz ve zekât, insanın iç yapısını düzeltip kontrol sağlar. Hayat dizginini nefis ve İblîs'in elinden alıp Kur'ân düzenine teslim eder. Böylece beden denilen ülkede iman hükümdar, akıl vezir olur. Organlar, duygular ve dü­şünceler disiplin altına alınır, meşru çerçevede tutulur.

İşte kendini bu çizgiye getiren bir mü'min son derece namuslu ve iffetli olur. Hayatı boyunca cinsel arzusunu Allah'ın meşru kıldığı düzeyde tutup konulan sınırı aşmaz (Fahrettin Razi Tefsiri)

 

5:''Onlar ki emânetlerini ve verdikleri sözü gözetir, yerine getirir­ler.'' (8.Ayet)

Emanet, ruhlar aleminde söz vererek yüklendiğimiz sorumluluklardır.

Emanet, Kelime-i Tevhide iman ve onu ikrar ederek yüklendiğimiz tevhidin anlam ve mahiyetidir.

Emanet, Allah'ın kullarını muhatap alarak indirdiği Kur'an'dır.

Emanet, Allah'ın verdiği bütün uzuvlardır: Akıl, göz, kulak, kalp, duygular vs...

Ayrıca emanet, insanların kişiye bıraktıklarıdır.

Allah'a verdiğimiz söz de, insanlara ve hatta çocuklara verdiğimiz sözler de birer emanettirler. Kurtulacak müminlerin, müjdelenen müminlerin en bariz özelliklerinden birisidir emanete sahip çıkmak ve verdiği sözün arkasında durmak.

6:''Onlar ki, namazlarını (vaktinde kılıp) koruyarak gözetirler.''(9.Ayet)

Diğer özellikler sıralandıktan sonra tekrar namaza vurgu yapılması, namazın dindeki yeri açısından dikkat çekicidir.

Namaz dosdoğru ikame edilirse hayatın tamamını disipline eder. Namaz dosdoğru ifa edilebilirse tüm kötülüklere karşı  kalkandır. Nitekim ayette şöyle buyrulmuştur: "Sana vahyedilen Kitap’ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir." (Ankebut, 45). Allah'a kul olmanın en bariz  göstergesidir. Kafirlerle müminleri ayıran en bariz özelliktir. Bu nedenle terki tehlikeli ve cezası da ağırdır.

 

7:''İşte, asıl bunlar vâris olacaklardır;
(Evet) Firdevs'e vâris olan bu kimseler, orada ebedî kalıcıdırlar."
(10-11.Ayet)

Her kim, imandan sonra bu özellikleri üzerinde ihlas ile cem ederse cennete varis olacak ve muhakkak kurtuluşa erecektir. Bunu vadeden Allah'tır ve Allah asla vaadinden dönmeyendir.

 

 

İstifade edilen tefsirler:

-Vehbi Zuhayli

-Fahrettin Razi

-Celal Yıldırım

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !