Aynı hedef  birliğine sahip ve aynı gaye için yürüyen insanlar topluluğu olarak tanımlanabilir. Her  dünya görüşünün kendine  tanımladığı aile  yapısı vardır. Tarih şunu göstermiştir ki; hiç bir beşer ideolojisi, toplumun tüm katmanlarına adaleti ve huzuru  sağlayamamıştır,sağlayamaz da!. Yaşadığımız çağda Müslüman(!)ailelerde yaşanan huzursuzlukların nedeni sahip oldukları din değil, sahip olduklarını iddia ettikleri halde dini hayata  tam anlamıyla yansıtmadıkları yüzündendir. Müslüman ailelerde yaşanan sıkıntıların sebebi, İslâm'ın aile ve ahlâk konusunda  ilkelerinin  göz ardı edilmesindendir. İslâm'ın aile için ön gördüğü ilke ve prensipler dikkate alınmadığında, aile binasının  manen çökmesi önlenemez.

 

Müminler yaşadıkları çağın canlı şahidi olmak zorundadırlar. İmtihan şuurunun zayıflamasıyla, insanın dünya ve eşyaya dair  değerlendirmeleri  dumura uğramaktadır. Sosyal paylaşım ağları gibi sanal ortamların dahi, ailelerimize kor düşürdüğü  acı bir gerçektir. Peki neden?. Bunun en büyük sebebi elbette ki yitirilen emanet  şuurudur.

İslâm dininde  ailenin temeli için esaslar  bellidir. İslâm’da ailenin temeli yalnızca Allah’a kulluk esasına dayalıdır.Temelinde dört şey olmazsa olmazlardandır.

 

1). TEVHİD. O ailede yalnızca Hakim Allah'tır. Ve Allah'ın dediği olur.

 

"İyi bilin ki, yaratma ve yönlendirme O'nun tekelindedir. Alemlerin Rabbi olan Allah yücelerin yücesidir". (A'raf:54)
 

2). TESLİMİYET. O ailede her bir birey Allah'ın kendisinden istediği itaat ve teslimiyet konusunda,  titizlik göstermek durumundadırlar.

 

"Hayır, kim (güzel davranış ve) iyilikte bulunarak kendisini Allah'a teslim ederse, artık onun Rabbi Katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 112).

 

"Yoksa siz, Yakub'un ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına: "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar: "Senin İlahına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın İlahı olan tek bir İlaha ibadet edeceğiz; bizler O'na teslim olduk" demişlerdi." (Bakara Suresi, 133)...

 

3). TAKVA. O ailede her bir birey, Allah'tan  gerektiği gibi korkmanın dünya ve ahiret için    kurtuluşun reçetesidir.

 

"Ey müminler, Allah'tan gerektiği gibi korkunuz ve mutlaka Müslüman olarak ölünüz."(Al-i İmran:102).

"Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, benden korkup-sakının.” (Bakara Suresi, 197)

 

4). TERBİYE. O aile de baba, ana  hayatın ilk muallimleri, kurdukları evde hayatın en önemli ilk okuludur. Erkeğin eksiklerinin kadınla, kadının eksiklerinin erkekle giderildiği, İslâm’ın en önemli kurumlarından biridir aile!. En  büyük okul ve bir ocaktır aile!.

"Ey iman edenler! Kendinizi ve ailelerinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında gayet haşin, sert; Allah'ın kendilerine emrettiğine karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yapan melekler vardır."(Tahrim:6)

"Yedi yaşındaki çocuklarınıza namazı emrediniz. On yaşına bastıkları halde kılmak istemezlerse onları cezalandırınız. Kız ve erkek çoçukların yataklarını ayırınız."(  Riyâzü's-Salihîn. c.1, Hadis No: 229.)

 

Yedi yaşında namazla tanıştırılacak çocuğun, elbette o yaşa kadar  bu zeminin hazırlanması gerekmektedir. İslâm dini su içmek gibi hayatın en ince noktasına kadar edep ve terbiye hususlarını beyan etmiştir. Evin eğitiminden, baba ve ana birlikte sorumludurlar.

 

Bidat/hurafe ve şirkin sağanak yağışlarının oluşturduğu  fırtınaların önünde, çöp gibi sürüklenen ailelerimizin tek çözümü, vahyin şemsiyesi altına sığınmaktır.

Aile nesillerin devamı içindir ama  çağımızda  nesiller aileler elinde helaka sürüklenmektedir.Teknolojik bir çağda yaşanırken ne acıdır ki, zihinlerde teknoloji bağımlısı halinde sanal alemin müptelası olmuş nesillerle yüz yüzeyiz. Her türlü imkâna sahip aile bireylerinin yalnızca ruh huzurları eksik. Sormak gerekmez mi bunun nedeni nedir? Sorumlusu kim ve ya kimlerdir?

 

 Aile bireylerinin talim ve terbiyesini ihmal etmek, dünya ve ahretin helâk  sebebidir. Nesiller büyüklerin eseri değil midir? Haya fakiri nesillerin çoğalması, her türlü mahrem hareketlerin sokak ortalarında pervasızca yapılıyor olmasının ana sebeplerinden biri, aileler değil midir?

 

Hayatı dünyadan ibaret sayan materyalist ve seküler yaklaşımlar, iflas etmiş aklı selim için İslâm’ın eşsiz bir sistem olduğu, yaşanan süreçte bir kez daha tescillenmiştir.

 

 

Şirk sisteminde  öğretim (!) yaygın olsa da eğitimden söz etmek mümkün değildir. Artık   yanlışı değil, doğruyu görünce hayrete düşer olduk! Dışlanan hayasızlık değil, hayayı kuşanmak utanılacak durum olarak  algılara yerleşti.

 

  Nesillerin zihin dünyası şirkin öldürücü virüslerinin saldırısındayken,  vahiyle formatlanmayınca  kayıp nesillerle yüz yüze kaldık! Şimdi yeni evlenenler, temelini sadece Allah’a kulluk üzere atmalı aile binalarının. Evli olanlar da onarıma geçerek, temelleri güçlendirip sadece Allah’a kulluk sütunlarıyla  güçlendirme yapmalı  aile binalarına!

 Temeli kulluk üzerine olan ailelerde  ilk söz de, son söz de Allah (cc) ve Resul’üne aittir..

Aile sahiplerine, Kur’an’ı kerimde şöyle buyrulmuştur:

 

 Ey inananlar, kendinizi ve ehlinizi (yakınlarınızı) ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır.”(tahrim suresi:6)… Ve yine Abdullah b Ömer (ra)'in naklettiği bir hadiste Allah Rasûlu şöyle buyurdular: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz Yönetici bir çobandır Erkek, aile halkının çobanıdır Kadın, kocasının evi ve çocukları için çobandır Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlık yaptıklarınızdan sorumlusunuz" (Buharî, Nikah, 91) 
 

Model aile örnekliğinden bahseden Kur’an, bize İmran ailesinden bahseder. Evlât özlemiyle   ellerini Sema’ya kaldıran İmran’ın ailesi, istediği evladı  niçin istediğinin farkındalığıyla  sunar dilekçesini Rahman’a!

 

“Onlar ki, ey Rabbimiz ! derler, bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözlerin aydınlığı (ölçüsünde) bağışla ve bizi (Allah'tan) korkup (fenalıklardan) sakınanlara önder ve lider eyle.”(Furkan suaresi:74)

 

 Salih evlatlar göz aydınlığımız olsun! Kim istemez hayırlı, Salih evlat  sahibi olmayı? Ya peki Salih ve Saliha olmadan, Salih evlatlara nasıl sahip olunacak?!

 

    Önce örnek ve önder birer ebeveyn  olmak!. Tüm işlerini, diyaloglarını Salih amel üzerine bina eden bir  yuva ve bu yuvada “Evin Çobanı” olduğunun farkındalığıyla hareket eden  erkek ve evli olan ama evcilik oynamayan bir hanım.. Hanımın hocasının, kocası. Çocuklarının hocasının, annesi olduğu bir  aile okulu!...

 İmran’ın karısı gibi adanan, adayan bir ruhla. Çocuklarının aslında emanetçisi olduğunun farkındalığıyla,  mücahid ve mücahide yetiştiren bir  aile okulu! Hani İmran'ın karısı demişti:

 

“Hani, İmran'ın karısı 'Rabbim, karnımdaki çocuğu, her türlü endişeden arınmış olarak sırf sana adadım, O'nu benden yana kabul buyur. Hiç , kuşkusuz sen işiten ve bilensin' dedi.”(Al-i İmran.35)..

 

 Ve yine hayat kitabımız Kur’an’da,  İbrahim ailesinden örnek verilir. Teslimiyet sınavından  takdirle geçmiş bir baba  ve yine teslimiyette İbrahim’ce bir duruş sergileyen bir  ANA ve bu okuldan mezun olmuş  bir evlât olan İsmail..

 

    Ahiret  saadetinin öncelendiği, hayatın kulluk (hayatta yalnızca Allah’ın sözünün yerine getirilmesi) anlayışı üzerine bina edildiği  yuvalar, dünyada  bedenen sıkıntıda olsalar da ruhen huzurlu ve kendinden emindirler, çünkü Allah’a tevekküllüdürler..

 

 Ya şimdi!

 

Tv 'lerle düştü ocaklarımıza ateş. Reklâmlarla tüketim budalası haline getirildi nesiller…Bedenler rahatta şimdi, gelin görün ki psikologlar mesai yaparak dahi yetişemiyorlar stres hastalığına.. Depresyon haplarıyla uyuşturulan/uyutulan beyinler…Şirkin, hurafenin, bidatin  yoğun  bombardımanı tsunami etkisi yapıyor aile binalarımıza.. Modernist, seküler, popüler fırtınalar savuruyor  gençlerimiz,i vahiyli yaşamın uzaklarına…

 

Evlilik, hayatın en önemli meselelerinden biridir. Aile kurumu, bir insan için en önemli ihtiyaç ve en önemli barınaktır. Temelleri doğru ve sağlam atılmalıdır. Günümüzde ailelerin yaşadığı manevi sıkıntılar herkesin malûmudur. Bugün bir çok Müslüman ailede yaşanılan sıkıntılar, aile huzursuzlukları ve boşanmaları da beraberinde getirmektedir. Sosyal paylaşım ağları gibi sanal bir ortamın dahi savurabildiği ailelerin sayısı, her geçen gün artıyorsa aile yapılarını tekrardan gözden geçirmenin vaktidir.

 

    Ailede olmazsa olmaz ilkelerden biriside sadakattir. Güncel hayatta ise, uzun ve sağlıklı ilişkilerin doğruluk üzerine bina olunduğu, yalan ve hıyanet  üzerine kurulan ilişkilerin sonunun hüsranla bittiği bilinen bir gerçektir…Hal böyle olunca,evliliklerde “Sadakat” bir zarurettir…Zira, eşler hayatı beraber yaşayan, birbirlerine en yakın kişilerdir. Dürüstlüğü ilke edinmek,  aynı zamanda İmani bir zorunluluktur…

 

 

Şimdi   vahyi yeniden kuşanmanın vaktidir. Yeniden darul erkam modeline çevirerek evlerimizi  “Ey iman edenler iman edin” ayeti ışığında  aydınlatarak yönlerimizi, ikra emriyle  bulmalıyız yol ve yöntemlerimizi.. Sünneti seniyyeye boyayalım eylemlerimizi… Tüm bunlar bedel gerektirecektir. O zaman hatırlayalım ilâhi fermanı.

 

“(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır.”(Bakara suresi:214)

 

Ve yeniden  dik duruşun ,direnişin dersini okuyalım  hayatus-sahebeden.. Tutunmazsak savrulacağımızın farkındalığıyla, urvetul vuskanın bağıyla tutunalım Aile yapılarımıza...

 

 

Sabiha Ateş Alpat

Not:Misak Dergisi İçin Yazılmıştır

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !