Yaşadığımız süreçte ebeveynlerin evlatlarından dolayı duydukları memnuniyetsizlik her geçen gün artıyor.İnsana ait değerlerin erozyonudur genel anlamda yaşadığımız..Ahlaken çektiğimiz sıkıntılar sosyal,siyasi,ailevi kısacası her alanda, hayatımızın tüm bölümlerinde insanlığı acıtıyor...Emniyet duygusunu tanımaz olduk. Cinayetlerin,tecavüzlerin,çalmaların,soygunların sıkılıkla yaşandığı bir ortamda(!) İnsan sormadan edemiyor; Kim bu insan öldüren adamlar?. Kimin çocuklarıdır insanlığa kast edenler?..Hangi eğitim sürecinin sonucudur yaşadıklarımız?!.Seküler anlayış yaygınlaştıkça okullar eğitim yuvası olmaktan daha çok sadece diploma ve dünyalık kariyer kazanma yeri olarak görülmekte.. Eğitim deyince okullar geliyor aklımıza lakin  yüksek okullarımızın çokluğu ve de büyük soyguncuların,büyük katliamların sahiplerinin bir çoğunun üniversite mezunu olması,bir diğerinin kişisel haklarını kısıtlayanların diplomalı olması  nasıl bir eğitim sorusunu akla getiriyor...İki dünyalı Müminlerin tek dünyalılar gibi hayat yaşaması,eşyayı değerlendirmesi mümkün değildir.Biz,bize verilen her nimetten hesaba çekileceğimize inandık.İlk emri "ıkra" "Oku" olan bir dinin mensuplarıyız.  Neyi,nasıl,niçin okuyacağımızın cevabı  hayat kitabımız  Kuran´da verilmiştir.Okumadan eğitim süreci  başlamayacaktır,ama sadece okumak insanın eğitimli olması manasına gelmemektedir. Bu konuda Allah (cc) "Bildikleriyle amel etmeyenlerin kitap yüklü merkep olduklarını" (Cuma suresi ayet.5. )buyurmuştur. Çocukların eğitimi başkalarına havale edilemeyecek kadar ciddi bir iştir.Bu nedenle eğitimin ana merkezi ailedir..Ana ve baba tüm yönleriyle Tevhidin canlı şahitleri  olurlarsa kendilerine emanet edilen çocukların eğitiminde zaten epey yol kat etmiş olacaklardır.Ailelerde temelini attığımız eğitim sürecinin devamı olarak okul/medrese/yaz kursları devreye girmektedir.evlatlarımızı teslim edeceğimiz öğretmenlerde seçici olmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Hele de dini eğitim verecek öğretmenlerimizin ehliyet sahibi kimseler olmasına azami dikkat edilmesi gerekmektedir. Şimdi yine yaz geldi,çocuklarımızı yaz okulları çerçevesinde Kur´an öğrenme programlarına yollamaya hazırlanırken,hatırdan çıkarmamamız gereken en önemli nokta; Kuran´ın sadece,yüzünden okumak, ezberlenmek için gelmediği gerçeğidir.. Bu nedenle birer emanet olan çocuklarımıza vereceğimiz/verdireceğimiz eğitimin bu bilince yatırım olmasına dikkat etmek durumundayız.Bilgiyi beynine yüklemek yerine verdiğimiz/verdireceğimiz bilginin bilince dönüşmesine dikkat kesmeliyiz.Eğitim müfredatının nitelikli olması,nitelikli çocuklar yetişmesine vesile olacaktır..Tevhid inancının ve bilincinin  oluşması için  eğitim programımızda çocuklara  göre ayarlanmış iman programı mutlaka olmalıdır.Ayrıca yine tevhidi bir kimliğin oluşması için çocuklarımızı gerçek kahramanlar ile tanıştırarak örnek almalarını sağlamalıyız.. Yaz okulunda hikaye dersinde zevkli hale dönüştürerek aktaracağımız  Peygamber kıssaları ve sahabe hayatlarıyla gerçek kahramanları tanımalarına zemin hazırlamalıyız...Ahlaki ilkelerimizi aktaracağımız ahlak/adap/edep saatlerimizde Tevhidi bir kimlikte öne çıkan ahlaki ilkeleri zevkli hale getirerek,seviyeye göre çocuk diliyle anlatmalı ama biz büyükler olarak en güzel anlatım şeklinin anlattıklarımızın canlı şahitleri olmamız gerektiğini hatırdan çıkarmamalıyız. Aksi durumda "Ey inananlar! Yapmadığınız, (yapmayacağınız) şeyi niçin söylersiniz? Yapmadığınız şeyi yaptık demeniz, Allah katında büyük gazaba sebep olur."(saff.2-3)Bu ve benzer ayetler yapmadıklarını söyleyenleri uyarmıştır...Bu arada yaz okullarında görev alacak olan kardeşlerimize de, elimize verilen çocukların  bize teslim edilmiş emanetler olduğunu,güvenip teslim edilen ümmetin evlatlarının zamanlarını iyi değerlendirmenin de İmanı bir zorunluluk olduğunu hatırlatalım."Vel asr" denilmiş zamanını/zamanlarını boşa tüketenlerin hüsrana uğrayacağı beyan edilmiştir çünkü...

 

 

Sabiha Ateş Alpat

 

 

 

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !