Şemdinli´ye Doğru yola çıkıyoruz..Ülkenin en ucra köşesi.. Yolculuklarımda şimdiye kadar hiç almadığım kadar telefon alıyorum... Arayanlar bir birilerinden habersiz muhteşem bir koro oluşturmuş,solo tekrar ediyorlardı sanki. "Emin misin"."Acaba gitmesemiydiniz" vb..Her birine "endişelenmeyin kaderin ötesi olmaz" dedik...Dedik ve gittik. Şemdinli müftülüğünün Daveti üzere gitmiştik.Öncelikle bizi hava alanından alan şoför ve yanındaki kardeşime  kalbi teşekkürlerimi sunuyorum. Misafirperverlikteki ince anlayışı bir kez daha derinden yaşamış olduk...Yüksek ovada  bir okurumun ısrarı üzerine  yolda yarım saat beklemeleri nazik davranışlarından sadece bir tanesiydi...

 Şemdinli!...

İki dağ arasında bir ilçe insanlarda iki ateş arasında kalmış hissediyorlar kendilerini...Abarttığımı düşünenler olabilir    Mekke´de abluka alınan  Müslümanları okurdum, yüksek ovada konuşan kardeşimizin,Şemdinli´de konuştuklarım bana Mekke de Müslümanları yakinen hissetmeme sebep oldu!..

 Sitemliler!. Haksız da sayılmazlar. Atasoy Müftüoğlu hocamız bir konuşmasında "Müslümanlar zamanın sorunlarına sözü zamanında söyleyemiyorlar" mealinde bir cümle kullanmış ve devamla "En az yirmi yıl sonradan konuşuyoruz" demişti. Bu memlekette Kürt sorunu diye bir sorun var. Ve buna Müslümanların zamanında müdahil olmadıkları düşüncesi  bölgenin  yaygın fikri halinde gibi  düşündürttü beni...

  Şemdinli´ye ilk girdiğimizde bizi yoldan ısrarla çeviren ve mutlaka bir bardak çay ikram etmek için ev halkını yarıştıran Gülizar teyze!...İkram ettikleri doğal koyun yoğurdundan yapılmış ayran yudumlarken hiç Türkçe bilmeyen teyzemin göz yaşlarının sebebini soruyorum..Tercüme eden kardeş " Kur´an´ı okuyamadığı için Din konusunda çok bir şey bilmediğini. Allah´ın kendisini affetmesi için dua etmemi istediğini söyledi"...Onun dilini yasaklayanların  Gülizar teyzem kim bilir yüreği yanan kaç  Kürt hanımefendiden sadece bir tanesiydi.Üzülmek ne kelime   tarifi yok hissettiklerimin.Birilerinin benim ırkım adına bir diğerini yok saymasından dolayı bir kez daha utanç duydum. Bir kez daha kahrettim.Benim ırkım adına yapılan zulümler,sanki tüm suçların suçlusu benmişim gibi hisettemem sebep oldu...Gülizar nine ise tüm vakarıyla "Siz okumuşsunuz,duanız kabuldür dua et Allah beni de tüm Müslümanları da affetsin" diyordu kendi diliyle...

Irk üstünlüğüne inananların zavallılıklarına Gülizar ninemin göz yaşları şahitti!... Başka şahide ne gerek vardı ki?!...  Kürtçe kadar hangi dil yasaklanmıştır acaba diye düşündüm. Yazılması ve hatta konuşulması yasak olan bir dilin ne kadar direndiğinin resmiydi Gülizar nine...

 

Akşam  tanışmak için gelen hanımlarla yaptığımız sohbetten çıkardığım sonuç hemen hemen yine aynı: Neden  burada kardeşlerinizin olduğunu  hatırlamıyorsunuz hiç!...

Ertesi gün  Konferans  tıklım tıklım doldu yine. Merak edip soruyorum hiç afiş yok,duyuru yok bu kalabalık nasıl oluşuyor?. Kime sorduysam hep aynı cevap. Bu halk Peygamber deyince akan suları durdurur. Ne ki çektiği sıkıntılar,bölgenin sorunları O´nu tanımasına engel oldu. Peygamber anlatılacak diye ufak bir haber yeter bu halk için... O zaman düşünmeden edemiyorum  tanısa ve tam Peygamberimizin tanıttığı gibi anlasa kim bilir neler olurdu...

 

Hoş geldin demek için sıraya girenler arasında biri vardı ki kanım dondu.. Kızlarının dağa götürüldüğünü ve mutlaka ve yalvararak dua istediğini söylüyor ve hem de ağlıyordu.Bilse ki şu an mazlum durumunda olan kendisidir ve dua kapıları mazluma  açıktır...Sadece çaresiz gözlerle  yüzüme bakıyor ağlıyordu.Yanında Türkçe bilen  genç kız tercüme ettiğinde anlayabildim derdini...

Akşam   kız yatılı yurdunda  kızlara yönelik söyleşide genç kızlardan birisi " Geleceğinizi duyduğumda öylemi demek batı tarafından bizi nihayet hatırlayanlarda var".diyerek yaptı sitemini.  Ve ekledi "Hep oy zamanlarında hatırlanıyoruz. Sizde bir kilo pirinç getirerek oy isteseydiniz onu size geri iade edip size arkamızı dönecektik"...

 

Kimlik ve şahsiyet üzerine yaptığımız söyleşiden  sonra  Döndük şehrimize..Yolda Gülizar ninenin  elimize tutuşturduğu bir çift yün çorap ve içinde torununa yazdırdığı belli olan küçük bir not

"Sebiha hoca  bu sana hediyemdir.bana ve tüm büsürmanlara dua et" Gülizar.....

 

İçten samimi hareketler samimi hissiyatlara vesiledir... Bizde bu duygularla ayrıldık Şemdinliden...

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !