İman insanı imar eden bir olgudur.İman bireysel bir tercihle gerçekleşir,lakin bu bireysel tercih ona sosyal bir kimlik kazandırır.Bu süreç "Ben" ile başlayıp "Biz" ile devam eder...Diğer gamlığı hiçbir menfaate dayanmaz,talebi sadece Allah´ın rızasıdır...Sadece kendisinin şirk koşmaması mesele değildir,şirk koşulmaması için mücadele istenir kendisinden..Sadece kendisinin bidat,hurafe,günahlardan uzak durması yetmez,kesinlikle bidatin,hurafenin,günahın ortadan kalkması için ceht istenir kendisinden.Her koyun kendi bacağından asılır mantığı asla tercihi iman olanın düşünce yapısında bulunmaz.. Zira kokuşan toplumun kokusundan o toplumda olan herkes zarar görecektir...

Allah© dönem dönem peygamberleriyle kokuşan toplumları uyarmış,çağrıya kulak asmayanların akıbetinden Kur´an´ı kerimde haber vermiştir.Peygamberler,toplumlarda cehaletin en koyu olduğu zamanlarda gönderilmişlerdir.Son çağrı Kur´an olduğu ve artık bir peygamber gönderilmeyeceği bilinen bir gerçektir..O halde yozlaşan,asimile olan,çürüyen,kokuşan değerlerini kaybeden,ilahların cirit attığı toplumlarda bu görev kimin?!.Artık Peygamber gönderilmeyecekse kaybedilen değerlere sahip çıkma görevi kimin?.Toplumda tek renk/tek boya Allah´ın olmadıkça toplumda huzur bulmak ütopyadan ibarettir...

İlahlık taslayan Nemrutların çağında İbrahim (s)olma görevi kimindir?!..

İslam kokmayan amellerin(bidat/hurafe) yaygınlaştığı yerde Ömer (s)olma,Ebu Zer (s)olma kime düşmektedir!..

İffetsizliğin tavan, hayanın taban yaptığı bir yerde Meryem´in (s) rolü kime düşmektedir?!..

Dünyalıklar zehrini, süsün/şaşanın içerisinde saklayarak zehirlerken toplumları, saray imkanları dahi olsa "la" diyen Asiye(s) olmak kimin görevidir?!...

Küfrün demokratik düşünceleri, beyinlerin üzerine birer kaya gibi konmuş, inliyorsa gençlik fiziki olmayan işkencenin altında Bilal´in " Ehad" nidasını kim haykıracak ve kim Ebu Bekr olup,elini düşünmeden cebine atacak Bilaller için!?..

Maneviyata susuzluk çeken çocuklar için Hacer olup cehd etme görevi kimindir?!. Kim düşecek zem zemin peşine!?.

Ve vahiy pınarıyla inananların arasını ayıranlara karşı,vahye çekilen susuzluktan ciğerleri kavrulan gençlere Kim Hüseyin (s) olacak?!.Ve kim Zeynep´çe duracak yezid ve Yezidi´lere karşı?!...

 

Tüm bu soruların cevabını bence´lerin girdabına düşmeden,hidayetin merkezinde aramak gerekiyor!..

Cevap Kur´an´dan geliyor ve anlatılan kıssalar sizler için ibretlik derslerdir diyor.Okuyoruz; "Gerçek şu ki, bu insanların kıssalarında kendilerine kavrayış yeteneği verilmiş kimseler için mutlaka çıkarılacak bir ders vardır. (Vahye gelince,) o hiçbir şekilde (insan tarafından) uydurulmuş bir söz olamaz: tersine, o, kendisinden önceki vahiylerden doğru ve gerçek adına ne kalmışsa doğrulayan ve inanmak isteyen insanlara her şeyi açık seçik bir biçimde dile getiren, hidayet ve rahmet (bahşeden ilahi bir metin)dir."(12.Yusuf:111)...

Kim olacak(!?) sorusuna bu bağlamda Kur´an kıssasından alıyoruz cevabı.Yer Yasin suresi, ayet yirmide Allah© bir ricalden bahseder,Irkı belli değildir,cinsiyeti de!.Sadece iman etmişliğidir öne çıkaran onu!. Yasin suresinde anlatılan ibretlik kıssa, kısaca şöyle; Bir şehre Peygamberler yollanmış ve insanları, hayatı Allah´ın rızasına göre yaşamak anlamına gelen "TEVHİD´E" davet etmişler.Hayatlarını Tevhid´e göre düzenlemekten imtina edenler karşı çıkmışlar,elçileri ve onların getirdiklerini red etmişlerdi.Bugünkü deyimle, irticai bir hayat istememişler çağdaş Demokratik kültürlerinden vaz geçemeyeceklerini ilan etmişlerdi... Allah´ın elçilerini,Allah´ın dinini anlatanları bölücülükle,toplumun huzurunu kaçırmakla,fitne çıkarmakla suçlayarak savaş ilan etmişlerdi ki; Tam o sırada şehrin öteki ucundan bir adam koşarak/süratle çıkageldi!. Ve kendi halkına şöyle seslendi; "Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam gelmiş ve şöyle demişti: 'Ey Milletim! Gönderilen elçilere uyun.'"(36/Yasin:20) Halk bir an elçileri bırakıp kendisine yönelince davetini sürdüren yiğidin sözlerini yine kitabımızdan öğreniyoruz. Sizden bir karşılık istemeyen; kendileri hakikat üzere olanlara tâbi olun! (Neden) O'ndan başka ilahlar edineyim? (O zaman) Rahman bana bir zarar vermek isterse ne onların şefaati zerre kadar fayda getirir, ne de (bizzat kendileri) beni koruyabilirler"(36/Yasin:21.23)..

Çağrı sadece Allah´a kul olmaya,sadece O´na itaat etmeye idi..Şehrin bir ucundan koşup gelenin akibetini Yasin suresinden okumak mümkün..Bize düşen; mesajı anlamak için üzerinde kafa yormak ve gereken mesajı zorunda değil miyiz?!... Bu kavme de bir Elçi yollanmadı mı?!. Hz. Muhammed (s) bizi tevhide davet etmedi mi!?. Şimdi bu çağrıya nötr davrananlara, O´nun çağrısını devlete,çarşıya, sokağa, ticarete kısacası hayatın tamamına sokmayanlara karşı şehrin bir ucundan koşup gelen adam rolü kimindir?. Kim yaygınlaşan şirk anlayışına karşı Tevhid´i özünden dillendirecek?.Kim yaygınlaşan bidatlerin karşında koşup gelen adam olacak!?. Hz. Muhammed´e (s) inandım diyenlerin değil mi bu görev ?. Yasin suresindeki bu rical bize bunu anlatamadıysa bir daha ve bir daha okumak gerekir.. Artık Peygamber gelmeyecekti,ama her dönemde şehrin bir ucundan koşup gelen bir adam olmalıydı.Hak ve batılın,Tevhid ve küfrün/şirkin savaşı hep var olacaktı ve artık Peygamberlerin halkası tamamlanmıştı,işte bunun için Yasin suresinde bahsedilen adamın hikayesi,koşusu,koşup gelmesi hep diri kalacaktı..Burası tamam da,"Koşup Gelen Kim olacaktı?".

 

[email protected]

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !