Ümmet coğrafyasına baktığımızda gördüğümüz fotoğrafın tek bir adı var "Acı"...Kan ,göz yaşı ve zulüm arşı titretiyor. Ve üstelik Müslüman sayısı dünyada hiç bu kadar çok olmamışken.Müslümanların,Kur'an ve sünnet çizgisinden ödün vermeleri ve kendilerine yüklenen sorumluluklarda gerekeni yapmamaları nedeniyle bu fotoğrafın rengi değişmeyecektir.
Fesat yaygınlaştıkça,insanlığın rotası haktan uzaklaşıyor.. Allah cc hayat kitabımız Kur’an’da şöyle buyurmaktadır;.
“Allah'ın buyruklarını umursamaz hale gelen şu) insanların kendi elleriyle yapıp ettikleri sonucunda karada ve denizlerde çürüme ve bozulma başladı: Bu şekilde (Allah), belki (doğru yola) geri dönerler diye yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını onlara tattıracaktır”.(Rum.41)
Suriye'den,Gazze'den, Arakan'dan, Myanmar'dan,Mısır'dan,Nijer'den vel hasıl ümmet coğrafyasından çığlık çığlığa yükselen bir ses var,Mustazafların ortak sesi "Allah'ın yardımı ne zaman"...Allah'ın yardımı Müminlerin üzerlerine düşen görevlerin tamamını yapmasından sonra gelir.Artık yapabilecek bir şey kalmadığında Allah'ın yardımının gelmesi Sünnettulahtır... "Size ne oluyor da Allah yolunda ve «Rabbimiz! halkı zâlim olan şu ülkeden bizi çıkarıp kurtar ve kendi katından işlerimizi düzene koyacak bir sahip ve kendi tarafından bize bir yardımcı gönder» diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?!"(Nisa:75)...Size ne oluyor ki mazlumların mağdurların,açların yardımına koşmuyorsunuz?. Size ne oluyor ki mustazafların sesine çözüm olacak bir ses katmıyorsunuz?. Gayretlerimizin yetersizliği yüzünden fesadın yaygınlaşmasının hızına yetişilemiyor Her vicdan sahibi genç ihtiyar,kadın ve erkek başını önüne eğip düşünmelidir.Ben,benden istenen gayreti gösteriyor muyum?:Dünyanın ifsada uğramasında yapmam ve yapmamam gerekenleri tamamıyla yerine getirdim mi?. Tağuti rejimlerin izale edilmesi için benden istenen tüm çabayı ortaya koydum mu?. Gazze'nin,Mescidi aksanın kurtuluşu için üzerime düşen görevleri tümüyle yerine getiriyor muyum?.Afrika'nın açlıktan kurtulması için üzerime düşen her şeyi son noktasına kadar yaptım mı?.. Eroin,bonzai gibi uyuşturucu belasına sürüklenen gençlerin önlerine vahiyden setler yapmak için tüm eforumu harcadım mı?. Bunca çocuk istismarının sebeplerini ortadan kaldırmak için çağı kuşatan program ve projelerin sahibi olabildim mi?. Eğer her müslüman üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yapsa,bunun için yeterince gayret sahibi olsa bugün dünya yüzü zulmün başkentliğini yapmazdı.fitnenin yer yüzünden kaldırılması bir keyfiyet değildir.Allah'ın yüklediği bir sorumluluktur.Sorumluluğun ciddiyeti şu ayette bildirilmiştir. "Eğer Biz Kuran'ı bir dağa indirmiş olsaydık, sen, onun, Allah korkusuyla başeğerek parça parça olduğunu görürdün. Bu misalleri, insanlar düşünsünler diye veriyoruz."(Haşr:21)..
Bu ağırlığı taşıyabilmenin yolu gerekli ciddiyet ve azmi göstermektir.
Fesadın panzehiri ıslahtır. Islah ise ancak ve ancak İslam ile mümkündür. Fesat için uğraşanlar kadar ıslah için de uğraşanlar var olmadıkça.. Batıl için gösterilen bunca fedakarlık ve ödenen bedeller kadar, hak taraftarları da fedakarlık yapmadıkça ve bedelini göğüslemedikçe…Batıl (İslam dışı olan her şeydir) yanlıları kadar, hak yanlıları da cesur olmadıkça…Ve hak taraftarlarının çabaları da hakça olmadıkça fesat yaygınlaşmaya ve fesadın elinde iman şirke bulaşmaya,ahlak ve vicdan ölmeye,insanlık can çekişmeyeve dünyada haksız kanlar akmaya devam edecek. Tarih boyunca müstekbirlerin hegomanyası altında ezilen halkların umutları şafağa kilitlenmiştir.Şafak ancak inisiyatif sahiplerinin sorumluluklarını yerine getirmesiyle mümkün olmuştur ve yine de öyle olacaktır zira sünnettulah budur!
Rotasını şaşıran insanlığın, batılın girdabında debelenmesine hiçbir iman ehlinin seyretme pozisyonunda kalması düşünülemez. Bireysel kabulden,biz toplumunun inşasını isteyen dinimiz sosyal hayatın en merkezine müdahil olan bir dindir..
Bu nedenledir ki
“Fitne kalmayıncaya, din/otorite de yalnız Allah’ın oluncaya kadar, onlarla savaşın, eğer savaşa son verirlerse zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.”(Bakara.193).Buyrulmuştur
Hedefi,gayesi cennet olanın gayreti de cennet kadar olmalıdır.Cennetin bu dünyada hoşa gitmeyen şeylerle kuşatılmış olduğunu unutmadan gayesine ulaşmak için enerjisinin tamamını bu yönde kullanması gerekir.İbni kayyım bu konuda şöyle demiştir" İstenilen büyük gayelerin gerçekleşmesi,sahih niyete ve büyük bir gayrete bağlıdır.Bu iki özelliği kaybetmiş olan kişi gayesine erişemez.Eğer kişinin gayreti yüce ve yüksek ise gayesi Allah olur ve eğer niyetinde de sahih ise kul O'na götüren yolda ilerlemeye başlar. Niyet yolu,gayret ise matlubu tekleştirir.Matlub ile ona götüren yolda tekleşip birleştiği zaman gayeye ulaşmakta kolay olur". Bu nedenle gayretin gaye kadar büyük olmalı değil midir?.Gayret aynı zamanda yapılması gerekeni zamanında yapmaktır. Elimden geleni değil bizden isteneni yerine getirmektir. Çünkü nefis tembelliğe meyillidir.Yapması gerekeni yapmak yerine işin ucundan tutar ve "Ancak bu kadar elimden geliyor" diye fısıldayarak bizi yanıltabilir.İbnul Cezvi kendilerine büyük sevaplar kazandıracak işleri yapmaya gücü yetipte,tembellik veya gayretsizliklerinden dolayı bunları yapmayı arzu etmeyenlere şaşırarak diyor ki" Aklın kamil olduğunun alameti çok gayretli olmaktır.Alçakta kalmaya razı olan alçaktır".
Şunu hatırlamakta fayda var "Fitnenin yer yüzünden kalkması ve dinin yalnızca Allah'ın olması" için mücadele etmek ihtiyari bir mesele değil bilakis asli vazifelerdendir.Kadın,erkek her mümin üzerine farz bir ibadettir. "Sizden biri bir kötülük gördüğünde, gücü yetiyorsa eliyle düzeltsin. Yetmezse diliyle düzeltsin. Onu da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğz etsin. Fakat bu, imanın en zayıf mertebesidir." (Tirmizi, Fiten, 11)..Hadisi şerifi mümin bir kimsenin hiç bir halde kayıtsız kalamayacağının delilidir..
İslam bir bütün olarak hayatı kapsayan cihan şümul bir dindir.Parçacı yaklaşımlarla değil yer yüzü, kişi ailesinden bile fitneyi kaldıramaz.Sorumlulukların ihlal ve ihmal edilmesi fitnedir.Bu bağlamda sorumluluklarını yerine getirmeyen bir mümin fitnenin yaygınlaşmasında pay sahibi olur. Dolayısı ile yer yüzünde kan ve göz yaşının devam etmesi sorumlulukların ihmali değil de nedir?. Fitnenin,zulmün yer yüzünden kalkması ve İslam'ın hayatın tamamına hakim olması, İslam'i çalışmalarda ana hedeftir.Tüm peygamberlerin çabası,cehdi,gayreti bu yönde olmuş ve kendilerine inananlara da bu dersi öğretmişlerdir.Toplumun değişmesi,ıslah olması hayatın tamamının Allah'ın istediği yönde değişmesi, fitnenin yer yüzünden kalkması gerekmektedir.Bu kolay bir iş değildir ki kolay çabalar ile elde edilsin...