Allah´ın kuluna ilk mesajı "oku"idi. Yalnızca Oku denmiş bırakılmamıştı,devam ayetinde kimi Rab edindiysen onun adıyla oku anlamına gelen,"sen´in Rab edindiğin yaratandır O´nun adıyla oku" diye okumanın ne ve nasıllığına yol göstermişti.. Okumaktan kasıt elbette kağıt üstündekileri tekrar etmek değildi. Hayatı,olayları,meseleleri Yaratan Rabb´ın adıyla okuması istenmişti insandan.. Okurken şaşkınlığın giderilmesi,sapılmaması için de model insanları (Peygamber) yegane örnek için göstermişti.Ve kim de bu espiriye ters düşecek şekilde okursa kabul etmeyeceğini de beyan etmiş,çalışmış,çalışmış boşa yorulmuş olurlar diye de peşinen bildirmişti...
Eğitim sistemlerinin Müslüman ülkelerde dahi vahyin sunduğundan uzak ve ters olması.Eğitim sisteminde Allah bilgisi ve Özellikle de Allah´ın öğretisine yer verilmemesi son dönemlerde adları Müslüman ama kafa yapıları Demokrat/Modernist/ liberal/ laik/sosyalist insanların oluşmasını beraberinde getirdi.. Oysa ki vahiy insana hayatın her alanını kapsayan bir bakış/anlayış/ değerlendirme/ uygulayış perspektifi sunmuştur.Elbette İslam evrensel ve güncel bir yapıya sahiptir, bunda şüphe yok lakin evrensel ve güncel olması zamanın şirk sistemleriyle uyuşur anlamına asla gelmiyor.vahiy zaten yeterli bir biçimde dairesini açık tutmuştur. Evrensel ve güncelliği asla bu dairenin dışında değerlendirilemez... Yozlaşmanın/sapmanın/kaymanın/savrulmanın başlangıç noktasının düşünce de olduğu da açık bir gerçektir.Dünya yüzünde Müslümanların çektikleri sıkıntıların başında, düşünce bazında yaşanan dejenerasyon değil de nedir?.
Konuştuğumuz nice Müslüman insanlar, okuyabilmek için başların açılabileceğini rahatça savunabiliyorlar.Örtü Peygamber sünnetinde savaş sebebi olduğu gerçeğini görmezden gelerek!. Peygamberimizin şirk konu olduğunda en ufak bir eğilime bile tenezzül etmediğini tarihten okuyoruz. Darun nedve denilen millet meclisinin,o zamanki hükümet yetkililerinin onca teklifine "Bir elime güneş bir elime ay verseniz olmaz" diyerek verdiği cevabı nasıl okumalı bu zamanın taviz kar müslümanı!.. Ayetlerin manasına "Ben Müslümanlardanım" diyerek peşinen teslim olmayı kabullenenler,ayetleri kendilerine uydurmaktan ne zaman vaz geçecekler!.. Ayetlere uyma yerine,ayetleri kendimize uydurma hastalığı , yaşadığımız her alanda kendini gösteriyor. Alış verişte nice uygulamaların adı faiz değil de,güncel söylemlerle değişti.Ayetleri kendimize uydurduğumuzdan beri tesettürün manası da kendi anlayışımıza kurban gitti. Başımıza taktığımız aksesuarlarla tesettürsüzlere taş çıkartırcasına ,sıkma başlarla şıklık yarışıdır yaşanan!.
Siyasetten,ekonomiye, düşünceden,yaşantıya,ahlaktan muameleye her alanda,öz den kopuş hızla devam ediyor!.Siyasi anlamda Demokrasi´nin öne sunduğu ile İslam´ın uygulaması gün gibi açıkken,Demokrasi sonuçta bir insan ideolojisi ve İslam,her türlü ideolojiyi "La" diyerek peşinen red etmiş iken, Demokratik kürsülerde Hıristiyan yeminlerini,başında küçük bir eşarp ile yapmanın bayram sevinci(!?) görülmeye değer!. Sanki İslam sadece başımıza taktığımız aksesuardan ibaret!.Bizim cenah neredeyse davul çalıp oynayacak!.Sadece merak ettiğim için bir soru sormak istiyorum,Allah için Peygamberimizi okuyarak biri buna cevap versin. Peygamberimiz sağ olsaydı o kürsülerde,bu şekliyle yapılan bu yemine İslam´ın ya da Müslümanların kazanımı olarak bakar mıydı?. Yegane liderimiz olarak buna izin verir miydi?.Peki biz o´nun takipçileri değil miyiz?. O bizim hayat öğretmenimiz değil mi?. Müslümanlar,bu asrın sahabeleri değiller mi?. Bu görev yani, asra şahit olma görevi şimdiki inananların değil mi?. Ayaklı Kur´an olmak böyle (mi) olur (mu?. )... Lütfen Biri buna cevap verebilir mi?.