Kendisinden kulluk istenen insana, kulluğun hüküm ve şartlarını bildiren kitap gönderilmiş ve bununla beraber Peygamber örnekliği ile de istenen kulluğun nasıllığına cevap verilmiştir. İnsandan istenen önce iman ve sonra da imanın gereklerine teslimiyet göstermesidir. Bunun için gönderilen dinin adı "İslam", bu dini kabullenenin adı da "Müslüman"dır. Kavramların mefhumu kitap ve sünnetten öğrenilmediği zaman yanlış anlamalardan kurtulabilmek mümkün değildir. Bu nedenle kadın-erkek her mükellefe, an'ın ilmini tahsil etmek farzdır.
İnsanın "Müslüman" ismini alabilmesi için iman ettikten sonra Allah'ın emirlerine teslimiyet göstermesi gerekir. "İman" kelimesi ile "İslam" kelimesinin sözlük ve terim anlamları farklıdır. İman, inanmayı, İslam ise teslimiyeti ifade eder.
‘İslâm’ kelimesi, inanmanın da ötesinde teslimiyeti, barış ve güvenliği de beraberinde getiren son derece kapsamlı bir kelimedir. Şimdi ‘İslâm’ kelimesinin anlamlarına bakalım. İslâm kelimesinin türediği ‘esleme’ fiili şu manalara gelir:
1-Barışa girmek, barış yapmak.
2-Boyun eğmek, itaat etmek, kabullenmek.
3-İslâm'ı din olarak seçmek, İslâm'a girmek.
4-Allah’a teslim olmak, Allah’a bağlanmak.
5-İhlâslı ve samimi olmak (H.Ece.Temel kavramlar). İslam kelimesinin manasından yolaçıkarak,Müslüman kelimesinin tarifi şöyledir;Yüce Allah'a itaat etmek, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in(sav.)getirdiği din adına bildirmiş olduğu şeylerin hepsini benimsemek, şer'î hükümlere bağlılık göstermek, İslamiyet'i bir din olarak kabul etmektir.Özetle kayıtsız ve şartsız Allah'a (cc) teslim olana; Müslüman denir. Bunu anlatan ayetlerden biri şöyledir "Rabb’i ona:“Emirlerime boyun eğerek sadece bana teslim ol!” dediğinde, o derhâl:“Baş üstüne, tüm benliğimle âlemlerin Rabb’ine teslim oldum demişti."(Bakara:131)Bu teslimiyet hayatta her alanı kapsar.İşine gelene teslim olup,işine gelmeyenden yüz çevirmek "Müslüman" tanımına uymaz.
Kişinin,önce iman etmesi ve sonra da imanın gerektirdiği şahsiyete,ahlaka ve hayat tarzına teslim olması gerekmektedir.Her an ve her durum, Müslüman için bir imtihandır.Çünkü hayat ve ölümün yaratılış olmasının sebebi budur:
"Mutlak hükümranlık sahibi olan Allah yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter.O Allah ki, hanginiz daha güzel işler yapacak diye sizi imtihân etmek için ölümü ve hayatı yaratmıştır.O,sınırsız izzet ve kudret sahibidir,bununla birlikte, çok ama çok merhametlidir"(Mülk:1-2)Güzel amel sahibi olmak için önce Allah'ın (cc) istediği gibi bir imana, sonra daKur'an ve sünnette tarif edilen "Müslüman'ın özelliklerine" sahip olmak, olmazsa olmaz şarttır.Müslüman'da olması gereken özellikler hem Kur'an'i kerimde, hem de hadislerde net bir şekilde tarif edilmiştir.Bu konuda dinin temelini teşkil eden hadislerden birisi şöyledir;
"Kişinin iyi bir Müslüman olduğuna alametlerinden birisi de onun kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesidir"(Tirmizi İbni mace).İyi bir Müslüman olmak isteyen,Peygamber (sav) öğretisine kulak vererek,Peygamber (sav) terbiyesi ile nefsini eğitir.Bu bağlamda hadis-işerife kulak kabartarak,ahrette kendisine fayda getirmeyecek,boş,lüzumsuz ve kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi gerekir. Bu, bizim hayatımızda hem fiilleri hem sözleri kapsayan ve aynı zamanda düşünce yapımızı şekillendiren bir konudur. Allah'ın istediği gibi bir kul olmanın yolu, ilahi öğretilerle nefsin terbiye edilmesidir.
Mümin bir kişi, Resulullah'ın beyan buyurduğu bu hadis-i şerifin, hayatın tüm noktalarını içine aldığını ve ona göre hareket etmesi gerektiğinin bilgi ve bilincinde olmalıdır. Bu konuda dikkat etmemiz gereken iki husus vardır;
1:Konuşmalarımızda ki boş ve lüzumsuz şeyleri terk etmek
Haram olan konuşma türleri bellidir;Yalan,dedikodu,gıybet vb...Hadis bunlardan bahsetmiyor,kişiyi ilgilendirmeyen konuların terk edilmesi gerektiğinden bahsediyor.Aynı şekilde Kur'an'i kerimde,müminlerin özelliklerinden bahsedilen ayette şöyle beyan edilmiştir "Onlar ki, boş ve yararsız her şeyden yüz çevirirler."(Müminun:3).Yine o mü’minler lağviyyattan, boş işlerden, boş sözlerden, boş bir hayattan yüz çevirirler, uzak dururlar. Lüzumsuz şeyleri terk ederler onlar. Evet tüm hayatlarında, tüm konuşmalarında, tüm bakışlarında, tüm düşüncelerinde, tüm davranışlarında, tüm hareketlerinde boş şeyleri terk ederler.Konuştuklarımız hayır değilse, takvayı emretmiyorsa, iyiliği emretmiyor, kötülüğü engellemiyorsa.İnsanların arasını düzeltemeye yaramıyorsa bu ve benzeri konuşmalarımızda bir hayır yoktur. Onun için "Ya hayır konuş yada sus" denilmiştir.Konuşulanlar iyilik namına,hayır namına olmalıdır, değilse konuşulanlarda hayır yoktur;
"Onların gizli konuşmalarının çoğunda hayır yoktur. Fakat yoksullara verilecek bir sadakayı veya yapılması gereken başka bir iyiliği ya da insanlar arasında barış ve uzlaşmayı tavsiye eden kimselerin konuşmaları başka; kim Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla bu tür iyilikler yaparsa, yakında ona büyük bir ödül bahşedeceğiz!"(nisa:114)...
Her konuştuğunun melekler tarafından yazıldığına inanan bir kimse,huzuru ilahide okuyacağı amel defterine, mahcup ve pişman olacağı şeyleri yazdırmaz.
Gafil insan! dizi izlediği yetmez,onu bir de dakikalarca arkadaşına anlatır.Futbol izler, saatlerce topun fileye girişinden bahseder.Komşusunu görür "Faturaların kaç geldiğini" konu eder.Akşama ne pişirdiğinden tutun da,evi temizleyip nasıl yorulduğuna kadar gereksiz gündemlerin kurbanı olan vakitlerimizle nice hayırlı işlerin sözcülük ve öncülüğünü yapabileceğimiz aklımızdan çıkarmamalıyız.
Sözcülük ve öncülük dedik zira konuşmalarımızda , yapmayacağımız şeyleri konuşmak yine boş konuşmak kapsamındadır.Allah (cc) müminleri uyarıyor; "Ey iman edenler; neden (içinizden bazılarının sözleri ve davranışları birbirine uymuyor? Allah yolunda fedakarlık konusunda iddialı sözler sarf ettikten sonra, neden kararlılığınızı yitirip zaafa düşüyorsunuz? Niçin yerine getiremeyeceğiniz taahhütlerin altına giriyor), yapmadığınız (ve yapamayacağınız)şeyleri söylüyorsunuz?"(Saf:2)Bu ayeti kerimenin açıklamasında Ali Küçük hoca tefsirinde şöyle diyor;"Ey müminler! yapmanın konusu olmayan şeyleri niye konuşuyorsunuz! Amel edemeyeceğiniz, amellerinize konu olmayan şeyleri neden gündeminize alıyorsunuz? Ya da hep sözdeMüslüman'ı mı olacaksınız? Konuşacağınıza biraz da amel yapın! Amel planında Müslüman olmayacak mısınız?"
Toplumun gidişatından.Hayanın,iffet duygusunun zayıflaması sebebiyle yaygınlaşan çirkeflerden, gençlerin arasında yaygınlaşan inançsızlıktan ve daha bir çok münkerden rahatsızız,şikayetçiyiz ve konuşuyoruz.Peki bize sadece konuşmak mı düşüyor!?Mesela fitnenin kalkması gerektiğini konuşuyor ama fitnenin kalkması için bir şey yapmıyorsak(!) ayet kapsamına girmiş olmayacak mıyız?Vahiyden git gide uzaklaşan nesiller için, laf değil iş üretmek zorunda değil miyiz?!...
Ayrıca sadece boş konuşmaktan kaçınmak değil,boş konuşmaların olduğu ortamlardan da uzak durulmalıdır.
"Onlar boş söz işittikleri vakit ondan yüz çevirirler"(Kasas:55)Bir Müslüman kendisine ilim,takva,salih amel konusunda fayda vermeyecek ortamlarda oturmamalı,konuşulan faydasız şeylerin şahidi olmamalıdır.
Bir Müslüman'ın konuştukları ve dinledikleri takvaya götürücü, hayaya götürücü,cennete götürücü şeyler olmalıdır!.
Bir Müslüman'ın gündemine aldığı konular konuştuğu meseleler ümmetin dertleri, gençlerin geleceği, insanlığın Vahiy ile tanışması olmalıdır!. Yine Bir Müslüman'ın gündemine aldığı şeyler konular insanların arasını düzeltmek, iyilik yapmak, sadaka vermek gibi konular olmalıdır!. Gündemini vahiyle doldurmayanın gündemini, şeytan işgal edecektir.Ümmetin derdi tüm Müslümanların derdidir ve gündemlerine almak zorunluluğu vardır.
Afrika'daki Müslüman'ın susuzluğuna nasıl çare olurum?Doğu Türkistanlı kardeşler için ne yapabilirim? Namaz kılmayanların namaz ile tanışması için neler yapmamız gerekir? İnsanların şirkten kurtulması için,tevhidi mesajı nasıl ulaştırabiliriz?Sahi bunca gündemimiz varken bizlerin gündemini neler oluşturuyor!?...
2.Boş ve lüzumsuz işlerden uzak durmak!
Amel-i Sâlih: İyi, güzel, faydalı, sevaba ve Allah'ın rızasına sebep olacak, haram sınırına girmeksizin kişinin iman, iyi bir niyet ve ihlâs ile yapmış olduğu davranışlar. Amel, iş manasına gelir.
"Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak olan iyi ameller ise, Rabbinin katında, sevapça da hayırlıdır, ümit yönünden de daha hayırlıdır."(Kehf:46) Sadece salih olan ameller kurtuluş vesilesidir.Vakitleri faydalı,hayırlı işlerle geçirmeyenlerin hüsran olacaklarını Kur'an beyan ediyor;
Akıp giden zamana yani insanların tek sermayesi zaman birimine andolsun ki,
İnsanoğlu gerçekten ziyandadır! (Ve insanlık tarihi buna şahittir). Ancak inanıp, o inancın gereği doğru dürüst işler yapanlar, birbirlerine haktan gelen gerçekleri, her türlü sıkıntı ve zorluklara karşı dirençli olmayı tavsiye edenler ziyandan kurtulmuşlardır"(Asr.1-3)Fahreddin Razi, kulun amelini üç kısma ayırmakta ve bunları da:
Kalbin ameli;kulun fikri, inancı ve tasdiki,
Dilin ameli;kulun zikri ve şehadeti,
Âzâların ameli;kulun tâaati ve ibadeti şeklinde sıralamaktadır.Tüm bu azaların boş ve lüzumsuz şeylerden uzak,salih amellerle meşgul olması, kamil mümin olmanın alametidir.
“Ey Muhammed! "Size, amelce en çok kayıpta bulunanları haber vereyim mi?" de. Dünya hayatında, çalışmaları boşa gitmiştir,oysa onlar, güzel iş yaptıklarını sanıyorlardı.”(Kehf Suresi, 103-104.ayetler)
Onlar; tüm çabalarını tüm planlarını ve programlarını dünya adına harcamış kimselerdir. Yâni bunlar dünyayı kıble edinmiş, tüm plan ve programlarını dünyayı kazanmak adına yapmışlar, dünyalık elde etmek üzere, dünyada zengin ve başarılı olmak üzere yapmış insanlardır. Tüm yatırımlarını dünyada kalıcı ve âhirete intikal etmeyici şeylere yapmışlar. Dünyada zengin olmak ve dünyada başarmak onların tek amacıydı. Âhiret adına bir endişeleri yoktu onların. Bu yüzden hayatlarında Allah’ı ötelemiş, peygamberi unutmuşlar kitabı yok farz etmişler hesabı yok farz etmişler. Hesabı yok farz edince de kendilerini her türlü sorumluluktan beri saymışlardır. Sermayeyi kaybeden birinin kar etmesi de düşünülemez..
Bunu yaparken de çok iyi bir şey yaptıklarını zannetmişler. Böylece hayatlarını mahvetmişler.Tüm yaptıkları boşa gitmiş, kendilerini de kendilerine verilen imkânlarını da boşa harcamışlar. Çünkü yaptıkları ve kazandıklarının tamamı dünyada kalmıştır.
Bir insan Allah'ın (cc) gören ve duyan sıfatlarına inanmışsa, nerede olursa olsun, Allah'ın (cc) razı olmayacağı bir sözü konuşmaz ve razı olmayacağı bir işi, bir fiili de yapmaz, yapamaz; çünkü imanı buna müsaade etmez.Boş şeylerle uğraşmanın zararı sadece dünyada değildir.Dünyada zararı hayatımızın faydasız geçmesine sebeptir.Bununla beraber insan, ahirette de bunun sonucuna katlanmak zorunda kalacaktır.Ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur; "Sizi şu yakıcı ateşe (sair cehennemine) ve azaba sürükleyen sebep nedir?Çünkü biz,” diye cevap verecekler, “namaz kılanlardan değildik! Türlü bahanelerle namazı terk ederdik. Bedenî ve bireysel hayatımızda Allah’ın tek rab ve ilâh oluşuna teslim olmazdık ve hak ile bâtılın mücâdelesinde müminlersafında yerimizi almazdık!Yoksulları doyurmazdık.Ekonomik ve toplumsal kulluğa aldırış etmezdik!Bâtıl şeylere (ve boş heveslere) dalanlarla birlikte (hareket ederdik ve boş işlere) dalıp-kapılıp giderdik.”(Müdessir: 42-45)