Çok net bir biçimde vela ve berayı gerçekleştirmeyenlerin iman etmiş olamayacakları açıklanmıştır. Şunu  hatırlatmakta fayda vardır  fıkhı ilgilendiren hususların,  kişiye mesele  farz olmadıkça o konuyu bilmesi  kendisine farz  değildir. Örneğin fakir bir kimsenin zekat fıkhını bilmesi farz değildir. İmanı ilgilendiren hususlar böyle değildir;bilinmesi ve gereğinin yapılması  imani bir sorumluluktur.

Vela ne demektir?
Velayet: Yardım etmek, zafer, sevgi (muhabbet), ikram, ihtiram ve açık veya gizli olsun sevilenlerle beraber olmak demektir. Ayeti kerimede şöyle buyrulmuştur;"Allah müminlerin dostu, velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin dostları ise şeytan ve yardakçılarıdır. Bunlar, onları aydınlıktan çıkararak karanlıklara sokarlar. Onlar, orada ebedi olarak kalmak üzere Cehennemliktirler."(Bakara:257).

Ayet çok net bir şekilde kim Allah’tan başkasını "Veli" edinirse ebedi cehennemlik olacaktır diye bildirilmiştir.Veli, dost tutmak demektir.Vela, sevmek demek.Vela, yardımcı olmak demektir. ve velayet  ise yetkiyi vermek demektir.

Dostluklarını, sevgilerini Allah, Resul ve Müminler için kullanmayanları Allah sevmez.

Ayetler kesin ifadelerle kâfir, müşrik ve münafıkları dost edinmeyi yasaklamış, bunlara sevgi beslemenin imanı zedeleyen bir konu olduğu açıklanmıştır. Dini hususlar kulak ardı edilemez. Hafife alınamaz. Dostluk ve sevgi insanın keyfine, arzularına göre kullanılması için verilmiş nimetler değildir, diğer tüm nimetler gibi. Bu nedenle Allah'ın istediği yönde kullanılması farzdır.

Terim olarak berâ kelimesinin anlamı da şöyledir: Değişik şekil­deki uyarılardan, ikazlardan ve tüm ihtarlardan sonra uzaklaşmak, kurtulmak, düşmanlık gibi manaları ifade eder. Dolayısı ile  dost ve düşmanlık kavramının itikadi,ameli ve ahlaki boyutları vardır."Kim, Allah’ı ve Peygamberini ve iman edenleri veli edinirse (bilsin ki) elbette Allah’ın grubu galip gelecektir. Ey iman edenler! Kendilerine sizden önce kitap verilenlerden dininizi alay ve eğlenceye alanları ve kâfirleri veli edinmeyin. Müminseniz Allah'tan korkun."(Maide:56-57).

Mü'minlerin Ancak Üç Dostu Vardır

 

«Sizin dostlarınız ancak Allah'tır, O'nun Peygamberidir ve.... mü'minlerdir.»

Kur'ân'ın 10'dan fazla yerinde mü'minlerin hakiki dostlarının kimler olduğu çok açık ve oldukça duyarlı bir anlatımla belirlenmiştir. Bu konu üzerinde bu kadar durulmasının bazı sebepleri vardır; önce dost edinme­nin kaçınılmaz olduğuna işaret ediliyor. Sonra kimin kimlerle dostluk kur­ması gerektiği belirtiliyor ve tekrar edilerek hafızalarda devamlı bir şuur uyanıklığı sağlanıyor.

Neden mü'minlerin başka dostları olamaz? Çünkü her varlık daha çok kendi aslıyla ve türüyle uyum sağlar. Her kuş kendi türüyle hayatını sürdürür. Bülbülün karga ile dostluk kurduğu görülmemiştir.

Dost olmanın ve sevginin alametleri vardır. "Kişi sevdiği ile beraberdir"  diye buyurarak konuyu en güzel bir biçimde özetlemiştir Peygamberimiz.

 İbni mesud (R.anh)

"Şayet hicr ile makam arasında yetmiş yıl ibadet etse de kişi ancak sevdiğiyle birlikte haşr olur".Dikkat edilirse konu çok nettir. İman edene düşen gönlündeki sevgi ve dostluk listesini gözden geçirmektir. Dostluk ve düşmanlık bir kalpte  gerçek anlamını bulmamışsa  namaz kılmak fayda vermez diyen ibni mesud (r.anh)  konunun ehemmiyetini gözler önüne sermiştir.

Dostluğun ve sevginin belirtisi onlarla olan muhabbetle olur.

Dostluk ve sevgi belirtisi bu muhabbetin gereği olarak velayet yetkisini  (hükmetme)  onlara vererek veli  olmaları kabullenilir.

Dostluk ve sevgi belirtisi onlara benzemekle olur.

 Dostluk ve sevgi onları benimsemekle olur.

Tekrar etmekte fayda vardır. Velayetini Allah ,Rasul ve müminlerden yana kullanmak imani bir sorumluluktur. Velayet yetkisi vermek; hayatım hakkında söz söyleme yetkisi  sadece Allah'ındır  demektir.

Velayet yetkisi vermek ; “hayatıma kanun koyma  yetkisi Allahın,Resulünündür ve Allah'ın HÜKÜMLERİNİ UYGULAYAN MÜMİNLERİNDİR” demektir.

“Hayatımı yönlendirme yetkisi hüküm koyucu olarak sadece Allah'a aittir”  demektir.

Hayatımı dizayn etme yetkisi sadece Allah’ındır, Resulünündür ve  bu doğrultuda beni, yöneten, yönlendiren müminlerdir demektir.

Vela demek “ sevgim yalnız Allah içindir” demektir.

O'nun sev dediklerini, O’nun sevdiklerini severim demektir. O’nun sevdiklerini sevmek ve sev dediklerini sevmek de imani bir sorumluluktur. Bu durumda hiç bir iman sahibi sevgi gibi muhteşem bir duyguyu rastgele kullanamaz. Her mümin gönül dünyasının kapılarını açarak, gönlündeki sevgi listesini gözden geçirmek zorundadır.

Vela kelimesinin  dostluk demek olduğunu vurguladık o halde Müminler dostluk ilişkisini de rastgele kuramazlar ve kullanamazlar. Şeyhul İslâm İbn Teymiye (r.a) diyor ki: "Kalbî sevgi ve buğz, kalbî irade ve istememe hususlarının da tam anlamıyla olması ve aynı zamanda kesin olması gereklidir. Bu husustaki bir eksiklik kesinlikle iman eksikliğindendir. Ancak bedenen yapılacak bir iş ve hizmet ise bu, kişinin gücü nispetindedir. Kişinin iradesi ve karşı çıkışı ne denli kâmil ve etkin olursa, bununla beraber bedenen yapacağı

hizmeti, gü­cü nispetindedir. Buna rağmen o kimseye, o hizmeti tam manasıyla yürüten kimsenin alacağı sevap verilir."

Bu konuda müminleri uyaran ayetlerden bir kaçı da şöyledir:

"Ey İman edenler, benim de düşmanım sizin de düşmanız olanları, dost edinmeyin. Size haktan geleni inkar etmişlerken; siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Rabbiniz olan Allah’a iman ediyorsunuz diye Peygamberi de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer benim yolumda cihat etmek ve benim razılığımı almak için çıktıysanız gizlice onlara sevgi beslemeyin. Ben gizlediğinizi de açıkladığınızı da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, doğru yoldan sapmış olur."(Mumtehine:1).

"Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin, onlar birbirinin dost­larıdır. Sizden onları dost edinen onlardandır." (Maide, 5/51).

"Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dostlar edinmesinler." (Ali İmran, 3/28).Ayet ağır ve kat'i bir tehdit ihtiva etmektedir.

 

İnanç hak olsun, bâtıl olsun; doğru olsun, eğri olsun kişinin kalbinde kök salıp benliğini sarınca, ona karşı olan veya ona uymayan diğer inanç ve düşüncelerin düşmanı kesilir ve fırsat buldukça saldırmaktan geri kalmaz. Ve aynı zamanda kalbine kök salan inanca da sevgi besler.

 

Ne şekilde olursa olsun kâfirleri sevmek ve onlarla yardımlaşma ve dayanışma içinde bulunmak haramdır. Zira bu sure, kâfirlerin inandığına kalben inanıp rıza göstermese bile zahiren de olsa onlarla dostluk kurma­nın yasak olduğu konusunda bir esastır.

Dünya müsteşrikleri, Yahudiler, Hıristiyanlar ve bilumum kâfirler müminlerin dostları değildir ve olamazlar.

O halde  Dost ve düşmanlığın sadece Allah için oluşması adına,kafirlere karşı  dostluğun, sevginin her türlü belirtisini imandan, amelden, ahlaktan ve duygu dünyasından söküp atmak müminim diyen herkes için bir farziyettir.

 

İstifade edilen kaynaklar

Asrın Kur'an Tefsiri

Tefsırı munır

İslama Göre Dost ve düşman:Sait el Kahtani.

 

 

 

Not: Misak dergisi İçin kaleme Alınmıştır

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !