Salih MİRZABEYOĞLU Fikret BAYRAM Ve İsimleri Bilinmeyenler!.
Suçlu;Salih MİRZABEYOĞLU.
Suçu; Düşünen adam olmak!
Cezası; Kaç kez assalar yetmeyecek. idam iyi ki de yürürlükte yok!. Şapka taktı diye asan zihniyet, düşündü diye de asar mı asar!.Suçu düşünmek olduğu için ceza olarak düşüncesini tarumar etsin diye telegram!. Suçsuzluğu kesin olan birinin bu işkencesi hangi Adaletli kalkınmaya uygun!?.Şayet düzeltilmezse ki-Giden yıllarını asla geri veremeyecekler- tüm vicdan sahiplerinin vicdanlarında mahkum olacaktır bu duyarsızlık!.
Medyaya yansıyan işkence görmüş fotoğraflarında,insan bu Ülkede düşünerek yaşamanın ne ağır bedeli olduğunu görüyor!.
Bizim mahallenin medyası niye görmüyor onu bilmiyorum ama şayet sol iktidarda olsaydı manşetlerine konu etmekten kaçınmazlardı diye düşünüyorum.Sadece bu konuda değil ki sessizlikleri.....
Ve Fikret BAYRAM!.
Yine felçli ve kendi ihtiyacını kendi göremeyen bir genç Kardeşimizi görüyoruz Fikret BAYRAM!. Tam 14 yıldır felçli haliyle ceza evinde tutuluyor.Hiç bir ihtiyacını kendisi karşılayamıyor. Ve bir de sevk zulmü ile yüz yüze kalması vicdanlarımızı kanatıyor.
Bayburt Ve Batman!. Böylelikle akrabaları da cezalandırılacak!.
Kendisine gönüllü hizmet eden arkadaşları da sevk edilmişler/ediliyorlar!.
Hangi suçtan içeride olursa olsun bu denli hasta olan birine yapılan muamele esasında beşer ideolojilerin maskesini düşürmeye yetiyor!.
Cumhurbaşkanına yazılan mektupların cevapsız kalması da düşündürücü. Cumhurun başkanı, "Cumhur" içerisinde olan herkes için ise yazılan mektupları ve talepleri dikkate alması yine cumhurun beklentisidir.
Fikret Bayram bir an önce evine gönderilmelidir.Ve düşündüren bir nokta; Kim bilir ceza evlerinde bilinmeyen kaç Fikret BAYRAM vardır!.
Ve Bir Başka Ceza Evi Vakası!.
Doğuya olan ziyaretlerimden birinde bir ana ve bir eş ile karşılaştım. Eşi ve oğlu ceza evinde. Hayatı kimseye muhtaç olmadan ayakta durmaya tutunarak yaşamaya çalışıyorlar...
Hiç olmazsa ziyaret günlerinde gidip görebiliyorlar evlatlarını,eşlerini. Ceza evinde sevk başlıyor. Ve yaşadıkları şehirle hiç alakası olmayan ucra bir şehre sevk ediliyor yakınları.
Ana anlatıyor;
- O benim ciğer paremdir. Ne olursa olsun bayramda onun boynunu bükük bırakamam. Ama hoca hanım gidebilmem için. Bir gün önceden çıkmam lazım evden. Arabamız oraya gece üçte varıyor( var olan otobüs seferlerinin zaman ayarlaması böyle) ve ben bilmediğim bir şehirde gece üçten ziyaret saatine kadar dışarılarda kalmak zorundayım. Otellere gidemem gecenin o saatinde nasıl gidem ki!. Evden iki kişi gitsek maddiyatımızı zorluyor. Yalnız gitsem beni zorluyor. Sana soruyorum hoca hanım;
- Peki Devlet bizi niye cezalandırıyor!?. Oğlumun bulunduğum, şehirde ki ceza evinde olmasının kime ne zararı var?.
Buyurun cevap verelim!?...
Filistin,Suriye vs.vs.Buralara da koşmak bizim için imanî ve herkes için insani bir zorunluluktur...
İyi de Türkiye´de olup biten zulme,haksızlıklara sadece desteklemediğiniz partiler iktidarda olunca mı ses çıkarmaktır imani sorumluluk?!.
Uludere´de onca masum insan bir lokma ekmeğin peşinde iken hem de devlet eliyle öldürüldü?. Ne ilk umarız ki son olsun ama bu konuda umudumuzu zorluyoruz maalesef!.
Adalet yerini bulsun,haksızlıklara son diyenler tartaklanıyor!.
"Ümmetin Yolu Kürdistan´dan geçer" yazısı bizim Türkleri rahatsız etmiş.
Mazlumder´e yapılan saldırı kabul edilemez!.
Ben bir Türk ırkına bağlı olarak isyan ediyorum;
"Benim Irkımı bahane ederek kimselere zulüm etmeyin!.
Bu konuda maalesef dindar olanları bile zihniyetinde sıkıntılar var. Geçen gün dindar (!) birileriyle iftardayız Kürdistan konusu üzerine tartışırken şu soruyu sordum:
-Mesela Çin Türk varlığını kabul etmeyerek Türkistan da ki Türklere yapmadığı işkenceyi bırakmıyor. Türkler´in orada dilleri yasaklansa, zorla ben Çinliyim dedirtseler vs. vs kabullenilir mi?. Bundan vaz geçip Türkistan´ın varlığını tanısalar hoşuna gider mi?.
Sukut eden muhatabım sukutuyla evet demişti. Ya peki Kürtler?. Hayret bir şey zorla onlardan üstün olduğunuzu kabul ettirmeye çalışıyorsunuz. Aynı vergiyi verecekler,aynı sorumluluklara sahip olacaklar ama onlar Kürt olmadan bunları yapmış olacaklar?!.
Kürt halkı yıllardır bu Ülkenin Köle İsaura´sı durumunda kalmadılar mı?. Dilleri,kimlikleri yok sayılmadı mı? Ki;bana göre bu bir çeşit soy kırımdır ve bunun neticesinde binlerce genç toprağa düştü!. Bir an tersinden düşünelim Türkiye değil de Kürdiye var olsaydı ve aynı şekilde Türklük yasaklansaydı ister miydiniz?.
Sonra Terör tüm bunların sonucu olarak bu halkın başına bela olmadı mı?!.
Birisi Türklük adına vurdu diğeri Kürtlük adına!.Zulüm zulüm ile giderilemezdi,giderilemiyor da!. Olan sadece analara,eşlere ve kalan yetimlere oluyor. Öteden beri düşünüyorum bu toprağa düşen çocuklar neden hep garibanların çocukları?!.
Yanlış anlaşılmasın kimsenin ölümünden yana olmayız,olamayız ama neden vurulan hep garibanlardır!?.
Şemdinli´ye gittiğimde konferans sonrası bir ananın yüzüme derdini anlatmak için bakışlarını hayatım boyunca unutamayacağım!. Bakışları diyorum çünkü ikimizde bir birimizin dilini bilmediğimiz için hal diliyle konuştu!. İyi de oldu. Belki kal diliyle konuşsaydı bu kadar etkili olmazdı. Sordum nesi var diye,yanındaki hanım cevap verdi; Kızını dağa kaçırmışlar!.Ateş her zaman düştüğü yeri yakıyor!.Vallahi hayatımda o kadar yakından çaresiz bir bakış görmemiştim.
Ve yine yer Şemdinli´de bir kız Yurdu!.
Konu hasbihal. Genç Kürt kızları soruyor biz cevaplıyoruz.genç kızlardan biri sitemle şunları ifade ederek sözünü şöyle tamamladı:
-Şayet siz,dedi. Siz bize oy almak için bir çuval kömür,biraz un getirseydiniz yüzünüze çalıp sırtımızı size dönecektik... Biz burada öne doğru yürüyoruz arkamızdan vuruyorlar.Arkaya yönelsek önümüzden vuruyorlar. Söyler misiniz biz ne suç işlemişiz Kürt olmanın dışında!. Bizim suçumuz ne?!.
Buyrun bu trajediye sessiz kalın!....
Sabiha Ateş ALPAT