Her mümin hayatının sonunda Cennet’e gitme arzusu taşır. Elbette cennete gitmenin de bir yolu ve bir de bedeli vardır. Cennet’e gitmenin ilk adımı imandır. İmanın nasıl olması gerektiği ise şu ayette özetlenmiştir; "İman edenler ve imanlarına şirk, baskı, zulüm, işkence, haksızlık, isyan ve inkâr bulaştırmayanlar, bunlara âlet olmayanlar, işte onlar güven içindedirler. Doğru, hak yolda, İslâm'da sebat edenlerdir."(Enam Suresi, 82) Görüldüğü üzere istenen imanın temiz olması, "Tevhid" üzere olması dinin olmazsa olmaz şartıdır. Lakin unutulmaması gereken önemli nokta iman etmenin ilk adım olduğudur. Sonra iman ekseninde mutlak bir değişim ile cahiliyeye ahlaki, ameli, düşünsel vb. ait ne varsa her birinden arınmak temizlenmek gerekmektedir. İslam ile cahiliyenin tortuları aynı yerde barınmaz. Maddi ve manevi temizlik imanın şartıdır. Zira yegâne ilahımız olan Allah şöyle buyurmaktadır:
"Doğrusu, (kötülükten) temizlenip arınan (zekât ve cihada katılan) felah bulacaktır."(A'la, 14) Ancak arınanlar kurtulacaklardır. Temizliğin maddi boyutu fıkhın konusudur. Manevi olarak ise üç noktada gerekmektedir;
-İmanın şirkten temizlenmesi,
-Amellerin riya ve bidatten temizlenmesi,
-Ahlakın cahili ahlaktan temizlenmesi,
Arzusu cennet olanların, nefsi arındırmak zorunda olduklarını bilmeleri gerekmektedir. Nefsi arındırmanın en büyük etkeni namaz, ikinci olarak ise oruçtur.
Yine bir Ramazan geldi ve yine yeniden bir arınma imkânı sunan Allah’a hamd olsun.
Şüphesiz Ramazan ayı da Allah'ın yarattığı diğer aylar gibi bir aydır. Seçilmiş olan Ramazan ayını diğer aylardan farklı ve özel kılan sebepleri vardır.
رَمَضَانَ(ramadan) kelime olarak; Güneş ışığının şiddetli yakması anlamına gelen bir kelimedir. (1)
Bu manadan hareketle bazı âlimler günahları yaktığı için bu adı almıştır demişlerdir.
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:“Kişi büyük günahlardan kaçındığı takdirde, beş vakit namazlar, Cuma’dan Cuma’ya ve Ramazan’dan Ramazan’a, aralarında işlenen günahlara kefarettir."(2) Diğer bir hadisi ise şöyledir: “Ramazan’ı yaşadığı hâlde günahlarını bağışlatamayan kimsenin burnu yerde sürünsün!” (3)
Günahlarımızı yakan bu ay; affedilmek için fırsatların daha çok arttığı bir aydır. Önemini ve özelliğini de bu ayrıcalıklardan alan Ramazan ayı müminler için yenilenme ve terakki ayıdır.
Ramazan ayını diğer aylardan farklı kılan özellikler şunlaradır;
1) Kur'an bu ayda nazil olmaya başlamıştır!
"Ramazan ayı (niye böylesine mübarek ve muhteremdir? Çünkü) İnsanlar için hidayet rehberi olan (ve doğru yolu tanıtan) Kur’an bu ayda indirilmiştir. (O Kur’an ki) Furkan olan (Hakk ile Bâtıl’ı birbirinden ayıran) apaçık belgeleri (kapsayan ve gerçekleri açıklayan Kitaptır.) Öyleyse sizden kim bu aya yetişip şahit olursa artık onu (orucunu) tutsun." (4)
Bu ayeti kerimede Ramazan ayının farkının Kur’an’ın inmeye başlaması ve orucun bu ayda farz kılınması olarak zikredilmiş ve ayrıca Kur'an'ın üç tane özelliği bildirilmiştir.
Ayetlerde geçen Kur'an'ın üç özelliği;
a. Ayette geçen ikinci özellik Hidayet'tir (Huden).
İrşat etmek, doğru yolu göstermek, rehberlik yapmak anlamlarına gelir. Kur'an tüm insanlığı irşad ediyor, doğru olan yola çağırıyor. Nefsimize sormak lazım Kur’an’ın işaret ettiği yola girmezsen, tercih ettiğin yolun adı “İslam” olur mu?!
Hidayet, Kur'an'ın en önemli kavramlarından birisi olmakla beraber, aynı zamanda zıddı olan dalaletle birlikte Kur'an'da en çok zikredilen kelimelerdendir. Hâdî, hidayet eden, hidayet yaratan, istediğini hayırlı ve kârlı yollara muvaffak kılan anlamına gelir. Kur'an'a göre mutlak Hâdî, Allah'tır. Mutlak Hâdî olan Allah'ın insanlara olan hidayetinin ise dört şekilde olacağı beyan edilmektedir:
1-Hidayetin bütün mahlûkata şamil olması. Bu, Allah'ın onlara akıl, zeka ve zaruri bazı bilgiler ihsan etmesidir. (Tâhâ, 50 ve A'lâ, 3 âyetlerinde bu tür hidayetten bahsedilir.)
2-Peygamber ve Kitaplarla insanları çağırdığı hidayet."Onları, buyruğumuz ile, insanları doğru yola götüren (yehdûne) önderler yaptık." (Enbiyâ, 73) ayetinde olduğu gibi.
3-Bu hidayeti kabul eden ve doğru yolda olanlara tevfik hidayeti, onları bu hidayete muvaffak kılması.
"Hidayeti kabul edenlerin (ihtedev), Allah hidayetlerini artırır."(Muhammed, 17)
"Allah, iman edenleri hidayet etti."(Bakara, 213) ayetlerinde olduğu gibi.
4-Âhirette cennete hidayet edip iletmesi. "Hamd Allah'a olsun ki bizi buna hidayet etti." (A'râf, 43) ayetinde olduğu gibi.
İnsan, bir başkasını, bu dört hidayet çeşidinden sadece davet ve yolu tanıtmak suretiyle hidayete sevk edebilir. Hz. Peygamber'e hitaben: "Muhakkak ki sen, dosdoğru yola hidayet edersin." (Şûrâ, 52) "Her millet için hidayet eden (yani, davet eden) vardır." (Ra'd, 7) gibi ayetlerde kastedilen hidayet, bu nevidendir.(5)
b. Ayette geçen ikinci özellik Beyan’dır.
Beyan; “Manadaki kapalılığı giderip ona muhatabın anlayacağı biçimde açıklık kazandırmaktır.” (6) Kur'an imanı, ameli, ahlakı, hukuku kısacası hayatı ilgilendiren her konuda açık seçik beyan etmiştir. İnsanların kitaptan sonra bir mazereti kalmasın diye hiçbir husus kapalı kalmamıştır. Her hususun hükmü açıklanmış, peygamber aracılığı ile de örneklendirilmiştir. Bize düşen ilim elde edip hayata geçirmektir.
c. Ayette geçen üçüncü özellik Furkan’dır.
Kelime olarak ayıran anlamına gelmektedir. Tevhid ve şirki, hak ve batılı, doğru ve yanlışı, güzel ve çirkini, iyi ve kötüyü ayırmıştır. İman edip, nefsini arındırmak isteyen bir insanın Kur'an'ın ayrıştırdığı yerde durması şarttır. Değilse nefis batılla, günahla kirlenen bir özelliğe sahiptir. Ramazan ayı Kur'an ayıdır ve Kur'an uyarıyor : “(Acaba,) Onlar Kur’an’ı (hükümlerini anlamak ve uygulamak üzere hiç dikkatle okuyup) iyice düşünmüyorlar mıydı? (Niye hâlâ ihtiyaç duymuyor, Kur’an üzerinde ciddiyetle kafa yormuyor ve sırt çeviriyorlardı?) Yoksa kalplerin üzerine kilitler mi vurulmuş(ki, Kur’an’ı haber ve hakikatlere karşı böylesine ilgisiz ve isteksiz davranılmakta)"(7).
Ramazan’da hatim/ Kur'an okurken, anlayarak okuma yapmalı, tedebbür ile okumalı ve emre amade olacak bir vaziyette olarak okunmalı ki hatalar, yanlışlar, eksikler fark edilip arınma yoluna gidilebilinsin. Aksi takdirde Kur'an'ı terk etmiş duruma düşmekten korkulmalıdır, çünkü Allah (cc) şöyle buyuruyor: "Peygamber de dedi ki: “Ey Rabbim! Şüphesiz ki, kavmim bu Kur'ân'ı terk ettiler.”(8) Resul der ki: “ Ey Rabbim, muhakkak ki şu kavmim bu Kur’an’ı terk ettiler. Kavmim bu Kur’an’dan hicret ettiler.
Kavmim bu Kuran’ı kendilerinden hicret ettirdiler. Kendileri değil; onu kendilerinden hicret ettirdiler.
Bu Kur’an’ı sosyal hayatlarından uzaklaştırdılar. Bu Kur’an’ı mekteplerinden, hukuklarından, eğitimlerinden uzaklaştırdılar.
Bu Kur’an’ı aile hayatlarından, evlerinden, mutfaklarından, kazanma harcama anlayışlarından uzaklaştırdılar.
Bu Kur’an’ı terkedilmiş olarak, metruk olarak, kendisine başvurulmaz olarak bıraktılar. Bu Kur’an’ı dikkate değer görmediler.
Bu kitapla amel etmeyi terk ettiler. Hayatlarını bu kitaba göre yaşamaktan vazgeçtiler. Hayat problemlerini bu kitaba sormaz oldular.
Bu kitabın önüne başkalarının kitaplarını, başkalarının yasalarını geçirdiler." (9)
Ramazan ayı Allah'ın vahiy yolu ile kullarıyla konuşma ayıdır. Rızasına ermek isteyenlerin ise "Allah bana ne diyor?" diye okumaları gerekmez mi!?
2. Oruç bu ayda farz kılındı.
"Ey iman edenler, sizden öncekilere de yazıldığı gibi, oruç size de yazıldı (ve farz kılındı); umulur ki (bu sayede kötülük kirlerinden ve nefse esaretten) sakınırsınız (ve takvaya ulaşırsınız)..."(10)
Ayeti kerimede orucun takva sahibi olunması için etken bir ibadet olduğu, diğer bir deyimle oruç ibadetinin takvaya götürdüğü vurgulanmıştır.Oruçtan beklenen gaye, nefsi şehevî arzulardan alıkoymak, alışkın olduğu şeylerden koparmak ve şehevî gücünü düzene sokmak demektir. Nefsin en çok sevdiği hususlarda kendini tutmayı, dizginlemeyi öğretir. Yalnızca Allah (cc) yeme dediği için mideyi helal olan yiyeceklere ve içeceklere karşı tutarak irade talimi yaptırır. Kendini dizginlemeyi öğrenmiş irademiz ile gözümüzü, dilimizi, elimizi vs. azalarımızı da harama karşı tutarız. Orucun terbiyesine tabi olan, diğer azalarını da harama karşı tutmayı öğrenir. Nefsin aşırı isteklerine dur demeyi öğrenir.
Bu konuda İmam Gazali (R.aleyh) İhya kitabında şunları kaydetmiştir;Oruç üç derecedir:
A) Avam'ın orucu
B) Havassın orucu
C) Ahass'ul-Havass'ın orucu
Avamın Orucu:Bu oruç, mide vb. şehvetlerden sakındırmaktır. Yani yemek, içmek ve cinsî münasebette bulunmaktan sakınmaktır.
Havass Orucu:Kulak, göz, dil, el, ayak vb. âzaları günahlardan uzak tutmaktan ibarettir.
Ahass'ul-Havass'ın Orucu:Kalbi, dünyevî düşüncelerden tamamen arındırıp Allah'tan başka her şeyi kalpten uzaklaştırmaktır. Böyle bir oruç Allah'tan ve kıyamet gününden başka bir şeyi düşünmekle bozulur. Yalnızca bu dünyayı düşünmek de bu orucu bozar. Fakat din için istenilen dünya, ahiretin azığı olduğu için dünyalıktan çıkar ve böylece bu orucun bozulmasına vesile teşkil etmez. Hatta kalp ehli, akşam iftarda yiyeceği ve içeceği şeyleri düşünmek suretiyle fikir yürüten kimsenin hatada olduğunu kaydetmişlerdir. Çünkü bu Allah'ın fazlına güvensizlik, Allah tarafından vaadedilen rızka tam inanmamak demektir. (11)
Oruç ibadeti mümin kulun kalite kazanması, takvasının artması, ahlakının güzelleşmesi, amellerinin ihlasa bürünmesi için vesile bir ibadettir, elbette zahir ve batın yönüyle dikkat edilip, hakkı verilerek ifa edilirse.
3. İçinde bin aydan daha hayırlı bir gece vardır!
Kadir gecesi tan yerinin ağarmasına kadar selam ve esenlik olan bir gecedir. Bu geceler tv’lerin romantik kandil kutlamalarına kurban edilmemelidir. İbadetlerin kabulü için sünnete uymak olmazsa olmaz şarttır. Ramazan’ın her gecesi önemli lakin son on gece daha önemlidir. Şayet hakkını vererek oruçlar eda edilirse, her Ramazan mümini biraz daha Allah'a yaklaştırır, takvayı artırır, ahlakın İslamlaşmasına vesile olur çünkü, oruç takva sebebidir.
Bütün uzuvlar ile oruca niyet ederek, Kur’an ile diyaloğun artmasına hız verilmesi gereken bir aydır Ramazan ayı. Nefis muhasebesi ile geçmiş senenin hesabını yapıp, gelecek günler "RIZASIZ" geçmesin diye kararların alındığı bir aydır Ramazan ayı. Nefislerin terbiye ve tezkiye edilerek İslam ne diyorsa "DUYDUM VE UYDUM." itaatinin öğrenildiği aydır Ramazan ayı. Akşamları secdelerin teravih ile çoğaldığı, sahurlarda teheccüd, tevbe ve istiğfarla niyazların arttığı bir aydır Ramazan ayı. Ramazan’ınızın "RAMAZAN" gibi geçmesi duasıyla...
(1) Müfredat.Ragib El İsfehani
2)Müslim, Tahâret, 16)
(3) Tirmizî, Deavât, 100
(4) Bakara, 185
(5) İkra İslam Ansiklopedisi
(6) İslam Ansiklopedisi
(7) Muhammed suresi, 24
(8) Furkan, 30
(9) Ali KÜÇÜK, Basaırul Kur'an
(10) Bakara 183
(11) İhya-i ulumuddin oruç bahsi