Allah (cc) hayatımıza yön versin diye gönderdiği Kur'an' da şöyle haber vermektedir.Kur'an'a sıkı sıkı tutunulması gerektiğini Hepiniz birden Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, sakın ayrılıp bö­lünmeyin. Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın; hani bir zamanlar birbirinize düşmandınız, kalbleriniz arasını uzlaştırdı da, O'nun bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Ateşten bir çukur kenarına geldiniz de Allah sizi ondan kurtardı. Doğru yolda yürüyesiniz diye Allah size böylece âyetlerini açık­lar.(Al-i İmran:103).Hayatın renginin sadece  vahyin rengi olması gerektiğini "Allah'ın boyasıyla boyanın! Boya cîhetiyle Al­lah'tan daha güzel kim? Biz ancak O'na ibâdet ederiz". (Bakara:138). beyan etmiştir. Bir başka dünyadan daha haber veren Allah (cc),hayatı ve ölümü imtihan etmek için yarattığını beyan etmiştir.Hayatın ve yaratılışın amacını beyan eden ayetlerden birisi şöyledir;"Hanginizin daha güzel amelde bulunacağını deneyip ortaya çıkar­mak için ölümü ve dirimi yaratan O'dur. O, çok üstündür, çok güçlüdür ve çok bağışlayandır"(Mülk:2)...

Hayatın sonunda ölüm ve ölümün sonrasında hesap vardı. O güne hazırlık yapılması içindi gönderilen kitap. Hiç kuşkusuz Kur'an karşısında insanların tutumları  çeşit çeşittir.  Okunup ,anlaşılacak ve beyanları hayata taşınacaktı,gönderiliş amacı buydu. İtaat ve isyan özelliğini bünyesinde barındıran insan kitabın geliş gayesini unutarak hayatını yaşadığı zaman kitabı manen terk etmiş, Allah'tan gelen kitabı  mahzun ve mahcur bırakmış olacaktır.Kitap kendisine hicret edilmesi için gelmişken dünyevileşen insanoğlu kitabın hükümlerini hayata taşımak konusunda nötr davranıyorsa kitaptan hicret etmiş demektir.

 "Peygamber de dedi ki: «Ey Rabbim! şüphesiz ki kavmim bu Kur'ân'ı (bir kenara itip) terkettiler."( Furakn:30). Alimler    "Terk" konusunda  şöyle demişlerdir.

"Ya dinleme­mek ve kulak vermemek suretiyle, ya onu düşünmemek ve anlamamak sure­tiyle, ya ona imanı terk etmek ve tasdik etmemek suretiyle, ya onunla amel etmemek, onun emirlerine uymamak, nehiylerinden kaçınmamak suretiyle, ya­hut Kurandan yüz çevirip cahiliyet sistemlerine ve kendileri gibi kâfir olan kimselerin yoluna uymak suretiyle terk ettiler".(Tefsiri Munir.Vehbi Zuhayli).Kendisinde Kur'an inmiş bir ayı geride bırakırken, genel anlamda okunmak için raflardan inen  ayetler, hayatımızı şekillendirmedikçe  Kur'an mahcur olarak bırakılmış demektir.İbnü'l-Kayyim diyor ki: Kur'an'ın terk edilmesi çeşitlidir:

a) Kur'an'ı dinlemeyi terk etmek ve ona iman etmemek,

b) Kur'an'ı okusa ve iman etse de onunla amel etmeyi terk etmek,

c) Kur'an'ın hakemliğini reddetmek,

ç) Kur'an'ı düşünmeyi ve manalarını anlamayı terk etmek,

d) Bütün kalp hastalıklarında (manevî hastalıklarda) Kur'an'la tedavi ol­mayı, onunla

şifa istemeyi terk etmektir.
Kur'an karşısında  insanların tavırları farklılık arz etmektedir

1-Duyup İman etmeyenler.Bunlar,Kafirler,müşrikler,münafıklardır

2- Duyup iman eden müminler.Ki En güzel örnekleri ilk müslümanlardır. İman ettikten sonra yeni baştan imanlarını,ahlaklarını ve amellerinin (işlerinin) tümünü,Peygamberin örnekliğinde Kur'an ile şekillendirdiler.

 

3-Bir de bu çağın insanın da görülen tavır var.İman ettiğini iddia edip kitaba karşı nötr davrananlar.Unutanlar,kulak ardı edenler. hayatlarına indirgemeyenler.

Bir Mahkeme Tasavvur edin. O mahkemede Hakim olan Allah, Şahid olan O’nun aziz peygamberi ve hesaba konu olan mevzu ise,

Mahcur bırakılan kitap!..

Yani terk edilen kitap, kendisine hicret edilecekken, kendisinden hicret edilen kitapMahcur bırakmak, peygamberle beraber, peygamberi bir yol tutmamaktır. Hayatı kitaba göre yaşamamaktır. Hükümleri var, ama yok gibi davranmak, dikkate almamaktır. Böyle davrananların son durumlarını ayetler bize şöyle haber veriyor: “O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: ‘Keşke Peygamberle bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. Andolsun ki beni, bana gelen Kur'an'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor’ der.”(Furkan 27-29) Buradaki zalim ifadesi, birçoğumuzun yanılgısı olabiliyorAyette belirtildiği gibi; Hayata Peygamberle yol bulmayanlar zalim olarak nitelendirmiştir. Dostluklarını/velayetlerini Allah ve Resulü adına gerçekleştirmeyenler zalim olarak nitelendirilmiştir. Bir yandan “Son kitaptır, kıyamete kadar hükmü geçerlidir” denilecek, diğer yandan “Zaman değişti, artık çok zor onun hükümleriyle işlerimizi düzenlemek, ticari noktada faizsiz, siyasi noktada demokrasisiz olmuyor/olmaz,yaşantı ve davranış biçimi anlamına çağdaş/modern olmadan olmuyor denecek” diyerek mahcur bırakılacak! Bir yandan ona iman edildiği iddia olunacak, diğer yandan her iddianın bir ispat gerektirdiği unutularak, başka hükümler karşısında boyun bükülecek!.Ailelere bakıyoruz: Kur’an’ın bahsettiği, öngördüğü aile modelinden ziyade, batılın ön gördüğü kural ve geleneklerle varlığını sürdürmeye(?) çalışıyorsa; Kur’an, o evde mahcur bırakılmış değil de nedir?.

Muamelelerimize bakıyoruz: Nikah, talak, alış veriş vs. Kur’an’ın ön gördüğü gibi  şekillenmemişse, Kur’an muamelelerde mahcur bırakılmış değil de nedir?.

Ekonomiye bakıyoruz: Ekonomik normlar faiz sistemine göre yürütülüyorsa, Kur’an’ın öngördüğü ekonomi ile ilgili ayetleri mahcur bırakılmış değil de nedir?.

Giyim kuşam ve sosyal hayatta, Kur’an’ın ön gördüğü hayat şekli yerine, Modernist batıl şekiller benimsenmişse, Kur’an sosyal hayatta mahcur bırakılmış değil de nedir?

Siyasette, Demokratik teamüller kabul edilmiş, hukuk beşerin ortaya koyduğu hukuksuzluğa mahkûm edilmişse Kur’an mahcur bırakılmış değil midir?.

Son çağın baş belası olan "Modernizm" yaşam algısı galip gelmiş, İslam2ın hükümleri modern ölçülere  takas ediliyorsa Kur'an mahcur değil de nedir?:

En çok okunan(!?) ama en az anlaşılan bir kitap, Mahcur değil de nedir?..  

 

İnsan olunması hasebiyle anlaşmazlık kaçınılmaz olabilir. Ama hayatın hiçbir alanında başıboş bırakılmamıştı insan. Bu nedenle şu ayet ihtilaf/tartışma/fikir ayrılıkları konusunda izlenmesi gereken yolu bildirmiş, hükme bağlamıştı: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Rasule itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin. Eğer bir şeyde çekişirseniz  Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız; onun çözümünü Allah’a ve Rasulüne bırakın. Bu en hayırlı ve netice itibariyle en güzeldir.” (Nisa: 59)

 

“Hayır! Rabbine and olsun ki iş bildikleri gibi değil! Onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olamazlar.”(Nisa 65) Bunca ihtilafın, bunca bölünmenin, bunca ayrışmanın ve sorunların çözüm mercii görülmeyen ve bu nedenle de çözüm önerilerine başvurulmayan kitap mahcur değil de nedir?

 

Misak dergisi için yazılmıştır

 

 

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !