Daha Nereye Kadar!.

Image Hosted by ImageShack.us
Image Hosted by ImageShack.us
<

Bunca yıldır sesimizi duymayanlara inat, susmayacağımızı,sonuna kadar vazgeçmeyeceğimizi, hakkımız olanı kimselerin tekeline bırakmayacağımızı haykırmak için buradayız

Daha Nereye Kadar!.
     Değerli Misafirlerimiz ve basın mensupları Haklı davamızda hakkımızı almak adına başlatılan Başörtüsüne özgürlük eyleminin 5. yılına girerken bizleri yalnız bırakmadığınız için teşekkür ediyor ve sizlere, Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu adına hoş geldiniz diyorum..
     Ayrıca;
     Ey Hak savunucuları, haksızlığa karşı  susmayanlar, Hakkı haykırmak adına hoş geldiniz Safalar getirdiniz…
 
     Ve siz beş yıldır haklarını bu meydandan haykıran, hakkın temsilcisi bacılarım hoş geldiniz…
Siz, inancınızın gereği hicaplarına sahip çıkan kardeşlerim, sizleri ısrarla öteki olmaya iten anlayışa karşı direnenler, hepiniz hoş geldiniz..
 
     Allah’a inanıp, inancın gereğini yaparak , sizi tüketim ve reklam aracı kılmak isteyen para babalarının, ceplerini düşünen sömürgeci zihniyetin planlarını boşa çıkaran kardeşlerim…
Tüm dayatmalara rağmen sosyal hayatta kişiliği ile, varlık mücadelesinde yılgınlık göstermeyen kardeşlerim, hoş geldiniz.
   
    Bunca yıldır sesimizi duymayanlara inat, susmayacağımızı,sonuna kadar vazgeçmeyeceğimizi, hakkımız olanı kimselerin tekeline  bırakmayacağımızı haykırmak için buradayız…
 
     Hak ve batıl mücadelesinin tarihi çok eskidir. İnsanların haklarını ilk gasp eden Kabil’den bu yana her dönemde kendini ayrıcalıklı gören bir takım zümreler kendi cinslerinin üzerlerine tahakküm kurmaya çalışmışlardır. Her şeyi yaratan Allah , yarattığı insana doğuştan bir takım haklar vermiştir. Bu hakları veren Allah’tır. Hiç kimsenin bunu engellemeye, kısmaya, gasp etmeye hakkı yoktur, olamaz. Bu hakikati görmezden gelip, insanların en temel haklarını gasp edenler veya görmezden gelenler bilmelilerdir ki, bunun adı zulümdür. Hiçbir zalim tarihte şan ve şeref ile anılmamıştır anılmayacaktır da.
 
     Tarih boyunca Kadın meselesi: çıkarcı zümrelerin istismar ettiği, sömürdüğü bir mesele olmuştur.. Çıkarcı çevreler bir taraftan kadın hakları diyerek çığırtkanlık yaparlarken, diğer taraftan kadını istismar etmeye devam ettiler. İslam dini, iman ile hak ettiği konuma kavuşan müslüman kadına, kimlik ve kişiliği ile hayatın her alanında var olmasını emretmiştir. Bizim inancımızda ; hiçbir alan kadına kısıtlanmış değildir. Sosyal hayatın içerisinde var olurken, kişi ve kul olduğunu unutmadan, inancının gereği gibi var olmasını istemiştir... Biz, Allah’a inanmış olan kadınlar olarak diyoruz ki; biz Allah’ın kuluyuz, başkasına kul olmayız. Sosyal hayat, insan olmamız hasebiyle hakkımızdır. ..Şayet, inancımızı yaşayamaz veya ödün verirsek  Allah’a ve İNSANLIĞA  olan saygımızı yitirmiş oluruz. Ve biz, kendimize olan saygımızı da asla yitirmek düşüncesinde değiliz.. Kadının hicabı olan örtü, lütfen sunulan demokratik bir hak değildir, bizim inancımızın gereğidir. Şimdi inancımızı engelleyen despot, baskıcı tutumlar sergileyenlere soruyoruz;
     DAHA NEREYE KADAR!.
 
     Kamusal alan diyerek başörtülülere ülkenin zencisi muamelesini yapanlar bu hakkı nereden alıyorlar?  Biz, öz be öz bu ülkenin inanç ve kültürünün temsilcileriyiz, ya siz kimsiniz?
 
     Soruyoruz;
Siz bizim başımızdaki örtüleri yasaklarken, Allah’ın Azhab ve Nur surelerinin ilgili ayetlerini yasakladığınızı bilerek mi yapıyorsunuz bunu? Bilmiyorsanız hatırlatalım ve diyelim ki, tarih boyunca Allah’ın ayetlerini yasaklayanların sonu vahim olmuştur…kendinize Gelin Allah’ın emrettiği ile,Allah’ın ayetleri ile uğraşmayı bırakın..
 
    
 
 
    Soruyoruz;
    Kadın hakları söz konusu olduğunda mangalda kül bırakmayan sizler, başlarını inançları gereği örtenlere yaptığınız “öteki” muamelesi, savunduğunuz demokrasinin gereği midir? Modern dediğiniz anlayışta herkesi, kendi inancından uzaklaşmaya zorlamak bir kural mıdır?..
Tv kanallarında yüzde doksan dokuz Müslüman halkın gözü önünde
“Baş açıklığı özgürlüğü savunulabilir ama başı örtme özgürlüğü olamaz” diyenlere sesleniyoruz. Hangi çağda yaşıyorsunuz,bu ne menem bir özgürlük anlayışıdır…
 
      Biz küçüktük, küçücüktük. O zaman bize İslam’ın okuma hakkını elimizden aldığını, yeni sistem ile kadınlara okuma hakkı verildiğini söylemiştiniz. O zaman bizler, kızlar okumaz anlayışının  kör geleneğin ürünü veya yapılan zulmün bir sonucu olarak, halkın zulüm karşısında çözüm diye baş vurduğu bir sonuç olduğunu bilmiyorduk. Gözümüzü açtığımızda ilk emri “İKRA”  yani oku olan bir dinin mensubu olduğumuzu anladık ve  işte okumak için okul kapılarındayız. Bir yandan kadın haklarını savunduğunuzu iddia ederken, diğer yandan kadınlar tercihlerinden dolayı okul kapılarından döndürülüp, sırf inançlarından dolayı kamusal alan denilerek, toplumdan dışlanıyorlar. Sözüm ona kadın haklarını savunanlara sesleniyorum; Bu nasıl kadın hakları savunmasıdır. Ama.bu YASAK  sizlerin çifte standartınızı da apaçık gözler önüne sermiştir..
 
     İnsan hakları konusunda çifte standart güden, kadını bir meta olarak gören anlayış ve yorumlar kimi zaman gelenek oldu; kadını dışladı. Kimi zaman modernite oldu; Kadını sömürdü.. Bu anlamsız, manasız, hukuksuz, adalet ve anlayıştan yoksun yasak yüzünden on binlerce kadın, hem de inancını yaşamayı tercih etmesinden dolayı ve hem de Müslüman bir ülkede diğer tüm çarpık anlayışlarla ezilen, mağdur olan ve dışlanan kadınlar kervanına katılmaktadır…
 
    Hayat kitabımız Kur’an’ı Kerim’in Tekvir suresinin 8.9 ayetinde
   “Diri diri gömülen kız çocuğuna Hangi suçtan öldürüldüğü.. sorulduğu zaman    ” Diye buyrularak, kadın konusunu istismar edenler uyarılmıştır..
    
     Acaba sadece Allah’ın emri gereği başlarını örttükleri için, onların eğitim haklarını ellerinden alanlar, onları okullara ve üniversitelere sokmamak için seferber olanlar ve onların bulundukları salonları terk edenler, yasağı savunanlar, başlarını örtenlere hadlerini bildirenler, başlarını örten kızlarımın umutlarını diri diri gömmeye kalkanlar, sosyal hayatta var olma hakkını diri diri ellerinden alanlar, ahirette bu soru ile karşılaşacaklarını hiç düşündüler mi?..
 
 
     Oysa ki; bizim inancımızda herkes kendi dinini ve yaşam tarzını seçme hakkına sahiptir ve bu hak asla ihlal edilemez, gasp edilemez…Budur bizim inancımız ve biz, yasaklara bakarak asla inancımızdan vazgeçmeyeceğiz… İnancımızı hür ve özgürce yaşayana kadar  hak talebimiz devam edecektir, bu böyle biline…
 
Kocaeli İnanç Özgürlüğünü Savunan platform adına
 
SABİHA ATEŞ ALPAT
 

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !