Atasoy Müftüoğlu:Her şeyden önce karşı karşıya bulunduğumuz entelektüel,kültürel,felsefi meydan okumalarla yüzleşmeye cesaret edebilmeliyiz.Halen hayatın her alanında sürdürdüğümüz  statükocu yaklaşımlarımızı savunduğumuz sürece,hiçbir şekilde yeni bir yapılanmayı,yeni bir yaklaşımı başaramayız. Statükocu yaklaşımlar,resmi yaklaşımlar kitlelerin ufkunu kapatıyor,kitleleri körleştiriyor.Aynı şekilde bencil ve narsist cemaatler ve hizipler de bağlılarının ufuklarını bir şekilde kapatıyor.Bağnaz,ufuksuz,dar görüşlü kadrolar/çalışmaları üretmek yerine,hazır fikirlerle yetinirler.Hazır fikirler yeniden değerlendirilmeden tartışılmadan günümüze kazandırılmamalıdır.İslami tefekkür hayatının yeniden üretme ve yenilenme yeteneğini kaybetmesi tıkanma durumu yaşaması;tekrarlarla yetinmesi yüzündendir.Yeni sorgulamalar yapma ihtiyacı duymadığımız takdirde,,tek boyutlu bir hayat tarzına mahkum oluruz.Topluma iyiliklerin hakim olabilmesi için bütün iyiliklerin özgürleştirilmesi,arzulanır hale getirilmesi,yeniden değer kazanması gerekir.Her konuda yenilenmeyen,yenilenme ihtiyacı duymayan,tekrara dayalı kültürler,anlayışlar,hizmetler bir şekilde kısırlığa mahkum olurlar.Günümüzde,tüketim kültürüyle uzlaşan yeni bir Müslüman kesim var.İslami çevrelerde yeni burjuvalaşma eğilimleri var.İyiliklerin hayata hakim olabilmesi için,bütün var oluş ve hayat tarzımızı öncelikle ahlaki temeller üzerinde yükseltmemiz gerekir.Bütün ahlaki  ilkelerden vaz geçme pahasına,para için,iktidar ve şöhret için seferberlik halinde bulunan bir toplumda yaşıyoruz.Bir sorumsuzluk çağında yaşıyoruz.Böyle bir çağda,inanç ve düşüncelerimizi bir gerçeklik haline dönüştürebileceğimiz eylemlere/etkinliklere/derinliklere/yoğunluklara ihtiyacımız vara.Müslüman kadınlar ve erkekler bu konularda bir birleriyle yardımlaşma/dayanışma/halinde olmalılar.Her konuda eleştirel bir yaklaşım içerisinde olmak çok önemlidir.Ancak eleştiri kendi başına yeterli değildir.Önemli olan eleştirinin ötesine geçebilmek ve alternatif üretebilmektir.Bugün Müslüman kadınlar kendileriyle ilgili olarak her alanda alternatif üreterek yola koyulmalıdırlar...

 
 
 

Soru;5. Zeynepder:
Müslüman hanım açısından baktığımızda, hem mevcut yasalar açısından ve hem de geleneksel anlayış açısından iki önemli probleminin var olduğunu görüyoruz. Mâlumunuz bir tarafta yasaklar ve diğer tarafta sosyal yaraların sarılması noktasında yapılabilecek işlerden el çektirilen bir anlayış... Bu noktada bizlere önerileriniz, önümüzü daha net görmede bize yardımcı olacaktır...

 
 
 

ATASOY MÜFTÜOĞLU:
Özellikle Müslüman kadınlar,şizoid süreçler,şizoid saldırılar ve şizoid fanatizmlerle kuşatılmış bulunuyor.Özellikle Türkiye´de resmi ideolojik mantık/yaklaşım Müslüman kadını ısrarla ötekileştirmeye devam ediyor.Bu koşullar içerisinde öncelikle sağlıklı çözümlemeler üretebilmemiz için olayları/sorunları doğru anlamamız gerekir.Bir yığın söz kasırgası/karmaşası arasında kalıcı olanı söylememiz gerekir.Bir sorgulama yöntemi bulmamız icab eder.Bir etkinliği/hizmeti/sorumluluğu/çabayı/ sistemli olarak sürdüren Müslüman kadınların genel olarak bir sorgulama faaliyeti içerisinde bulunmaları zorunludur.Tarihten miras olarak aldığımız bir takım yanlış/çarpık geleneklerimiz var.BU geleneksel algılar hepimizi daha çok da Müslüman kadınları kısıtlıyor.Zalimlerin siyasal egemenliklerini meşrulaştıran    her duruma ve her durumda mutlak itaati bir inanç haline getiren      bu gelenekler yüzünden İslam toplumlarında siyasal kültür,siyasal felsefe,siyasal bilinç maalesef gelişmemiştir.Otoriter yönetimleri kontrol edebilecek,uyarabilecek,sorgulayabilecek bir irade oluşturulamamıştır.Şura,kur´an´i kerim´de emredildiği halde tarih içerisinde belirleyiciliğini yitirmiş,nerdeyse uygulamadan kaldırılmıştır.Bütün bu saydığım nedenlerle kadınlar bir yanda geleneklerle baskılanır, kısıtlanırken;Diğer bir yanda da modern-seküler ideolojik yaklaşımlarla baskılanıyor.Hepimiz pek çok vesile ile geçmişe ilişkin pek çok fedakarlık ve kahramanlık öyküsü/menkibesi anlatıyor,yazıyor,konuşuyor ve naklediyor.Ancak bütün bunları yaparken,söylemek,yapmaktır şiarını unutuyor ve yalnızca nakilcilik yapıyoruz.Burada bir ahlaki sorunumuz olduğunu kabul etmeliyiz.Bizler geçmişte yaşanan fedakarlık örneklerine benzer fedakarlıkla yapmıyoruz.Burada hepimiz kendimize samimi olarak şu soruyu sorabilmeliyiz.Ben,Müslüman olarak   içerisinde yaşadığım bu çağda,bu çağa sesimi/soluğumu/bilincimi/vicdanımı/ufkumu/projemi yansıtan düşünceler/eylemler/etkinlikler üretebiliyor muyum?.Bu çağın egemen olan bilincini entelektüel anlamda felsefi anlamda sorgulayabiliyor muyum!. Bu çağa İslami içeriği bütün boyutlarıyla önerebiliyor muyum!...
 

 

SORU;6. ZEYNEPDER;
Özellikle ülkemiz açısından baktığımızda İslâm adına yapılan yanlışlar sayılamayacak kadar çok... Bunun sebebi nedir sizce? 

 

ATASOY MÜFTÜOĞLU:
Dinamik bir toplum gerektiğinde yenilenmeyi,yeniden yapılanmayı başaran bir toplumdur.Yeni bir dünya karşısında,yeni oluşumlar,yeni dinamikler karşısında yeniden yapılanma ihtiyacı duymamak  sonu gelmez tekrarlara ve aşınmalara yol açıyor.Günümüzde toplumlar,cemaatler ya devletin nesnesi haline getirilmişlerdir,ya da geleneğin nesnesi haline getirilmişlerdir.Devlet aklıyla,geleneğin aklıyla hareket eden toplumlar/cemaatler özgün ve özgür bir inşayı gerçekleştiremezler...Nesneleştirilen kesimlerin bugün bu durumdan rahatsız olmadıkları görülüyor.Böylesi bir zihniyetle hiçbir mücadele yürütülemez.Din´i hayat otoriter devletin,otoriter geleneklerin insafına terk edilemez.Düşünsel,kültürel,entelektüel bağımsızlıkları gerçekleştiremeyen cemaatler,siyasal bağımsızlıkları da gerçekleştiremezler.Her tür teslimiyetçilik bireyleri de ,toplumları d, cemaatleri de güçsüz ve etkisiz kılar.Her tür teslimiyetçilik/itaatkarlık sonunda insanı telafi edilemez bir şirk´e  sürükleyebilir.Hepimizin modern      ya da geleneksel baskılardan,bağnazlıklardan,aşırılıklardan,keyfiliklerden özgürleşerek;İslami temellere,tevhidi temellere,ölçülere ve edeplere dayalı tercih/davranış/duruş özgürlüğüne sahip olmamız hayati bir sorumluluk haline gelmiştir. Karşı karşıya bulunduğumuz yanlışlıklar büyük ölçüde konjonktürel  tercihlerden kaynaklanıyor.Bunun yanında İslam´ın temel kurallarını,temel ilkelerini keyfi bir biçimde tevil ederek zorlayan geleneksel/tasavvufi akımları da burada kaydetmek gerekir.Her hangi bir hizbe,her hangi bir mezhebe,her hangi bir etnisiteye dayalı yapılanmaların/dilin/söylemin kuşatıcı olamayacağını,adil olamayacağını,etkili olamayacağını da hatırlamak/hatırlatmak hepimizin üzerine düşen bir sorumluluktur.Bütün Müslümanlar olarak düşünsel ufkumuzu,düşünsel,kültürel dikkatimizi/ilgilerimizi dünya ölçeğinde genişletmek zorundayız.Bir umut ufku içerisinde yaşayabilmek için her tür meydan okumaya gereği gibi yanıt verebilmemiz şarttır.Bunun için de ahlaki ve düşünsel üstünlüklere ihtiyacımız vardır. 

Zeynepder:Soru:7: Sosyal dönüşümde Müslüman kadının misyonu ne olmalıdır? 

 

Atasoy Müftüoğlu:
Günümüzde İslami ilgiler açısından değerlendirdiğimizde teorik alanla,gerçeklik arasında büyük uçurumlar  ve çelişkiler var.Bu nedenle öncelikle bu çelişkileri gidermek üzere inançlarımız/düşüncelerimiz ve pratiklerimizi tevhidi bir bütünlüğe kavuşturmalıyız.Entelektüel bir gösteriye dönüştürülen teorik tartışmaları bir yana bırakarak,teori ile pratik arasında yoğun ve sürekli bir etkileşim imkanı sağlamalıyız.Kadınlarımızın da yetkinlik sahibi,bilinçli ve derinlikli kadrolar yetiştirmeleri gerekir. Müslüman kadınlar ideolojik anlamda sürekli ve yoğun bir biçimde terorize ediliyor.Bu durum Müslüman kadınların sosyal-psikolojik-kültürel gerilimler yaşamalarına yol açıyor.Müslüman kadınlar,entelektüel etkinlikleri bir düşünce tekniğine dönüştürmeksizin kadın konusunda İslami temeller zemininde çok etkileyici yorum ve fikirler üretebilirler.Köhne geleneksel yaklaşımları aşabilirler.İslam toplumlarında tarih boyunca etkinsi bir şekilde hissettiren determinist yaklaşımlar her tür dinamizmi,hareketliliği,eylemi,yenilenmeyi ve yeniden inşayı durdurdu,dondurdu.Özgür iradeyi,düşünceyi,bilinci,kararlılığı esas alan gayesizlik/amaçsızlık/teslimiyetçilik ortaya çıktı.Özgür iradeyi,düşünceyi,bilinci,kararlılığı esas alan yeni bir kadın hareketi Müslüman kadın´ın misyonunu yeniden tanımlayabilir.Biçimcilik insanı her tür derinlikten,nitelikten ve derunilikten uzaklaştırır.hayatın her alanında,her durumda ahlaki tavır,ahlaki tutum belirleyici olmalıdır.Gurur    ,bencillik,narsizm ahlaki bir düşüklüktür.Bütünüyle duygusal bir İslam algısı da bir o kadar yanlıştır.İslami bütünlük aklımızı ve Duygularımızı birlikte içerir...
 

Zeynepder:
 Son olarak söylemek istedikleriniz var mı?.
 

Atasoy Müftüoğlu: Müslüman kadınlar ve erkekler hep birlikte İslam´ın ve Müslümanların bugünün dünyasına,bugünün sorunlarına,ihtiyaçlarına,taleplerine,beklentilerine nasıl yanıt verebileceğimizi,neler önerebileceğimizi tesbit etmeli,bunları konuşmalıyız.Tarihin dikkatini çekebilmek için,insanlığın dikkatini çekebilmek için,bilgimizi,bilincimizi,aşkımızı,bağlılıklarımızı,dayanışmalarımızı,ilişkilerimizi,etkileşimlerimizi,sorgularımızı,içerik üretimimizi çoğaltmalıyız..

 
 
 

Zeynepder:Hocam vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz. Saygılarımızla.
 

Atasoy Müftüoğlu: Ben de teşekkür ediyorum efendim.

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !