Online Sohbetlerden Başladı

Online Sohbetlerden Başladı

Zeynepder, yeni döneme başlangıç yaptı biiznillah! Discord ve Youtube kanalından eş zamanlı online sohbetlerin ilki "Nefis Tezkiyesi" idi. Birçok kişinin katılımıyla gerçekleşen sohbette Sabiha Ateş Alpat hocamız, her duyduğumuz ayetin/dersin sonunda kendimizde değişim görmenin önemini vurguladı.

Ve işte ilk sohbetten notlar;

Tefsir Ve Nefis Tezkiyesi Ders 1 / 22.09.2020
Sabiha Ateş Alpat Hoca
Nefis Tezkiyesi
Allah'ım, senin verdiğin imkanları senin rızan doğrultusunda kullanmayı nasib eyle.
● Her ders bizi arttırmalı. Çünkü Allah buyuruyor ki “Müminler o
kimselerdir ki Allah’ın ayetleri onların üzerine okunduğu zaman, onların imanları (huşu, yakin, takva) artar.” Eğer derslerden sonra bir zerre dahi artma yoksa bu bizim kalbimizin sorunlu, problemli olduğunun bir işaretidir.
İslamin öncelikli hedefi; sağlam bir inanç sistemi oluşturmaktır. Bunun adı “Tevhid Akidesi”dir. Hayat ancak tevhid ile anlamını bulur. Tevhid ekseninde
yaşanan hayat asıl hayattır.
İnsanlar ancak İslamlaştıkca insanlaşır.
Ancak iman ve islam ekseninde Allah katında bir değere sahip oluruz.
Allah'ın gönderdiği islam ile nefse uyularak yaşanan şey islam değildir.
Tasavvurumuz, olayları değerlendirmemiz, her an yeniden vahyin
rehberliğinde terbiyeye muhtaçtır, islaha muhtaçtır ve inşaya muhtaçtır.
Bizim düşünce yağımız, tasavvurumuz düzeldiği zaman, vahyin rehberliğine
sunulduğu zaman; eylemlerimiz, duygularımız, düşünce yağımız istikamet bulur.
Kişilik zafiyetlerin ön plana çıkması ve nefsin ön plana çıkması ‘müslüman kimliğe’ sirayet etmekte ve asra, vahye şahitliğimize gölge düşürmektedir.
Müslüman kimliğe sirayet eden riskler vardır.
Müslüman kimliğimize zarar gelmemesi için dikkat etmemiz gereken 3 nokta
vardır:
1- Bilgi ile bilinci meczeden bir farkındalık. Bilgi herkeste vardır, fakat bilinç şuur öyle değildir. Bilgisi olup bilinci olmayan veya bilinci olup bilgisi olmayan farklı amel yapar, yanlış amel yapar. Çağımız bilgi obezitesi çağı oldu,
bilgiler çokça yayıldı fakat bilinç aynı düzeyde değil. Her konuya karşı fikri olan bir topluluk ile karşı karşıyayız. Oysa alimler “İlmi artanın suskunluğu da artar.” buyurmuşlardır (bundan maksat içe kapanmak değildir). Böyle
olmaması, şahsiyet kişilik zafiyetine sebep oluyor. Oysa şahit olmak için görevlendirilmiştik..
2- İlmiyle amil olan bir tutarlılık lazımdır. İlim amel içindir. Kişi bildiği kadarıyla yaşamak zorundadır. Amel edilmeyen bilgi kişide yüktür. Eğer kişi ilmi ile amil
değilde tutarlı bir kişilik değildir. Bilir ama gereğini yapmayan bir kişidir. ‘Sen başkaları gibi değilsin’ ilmin ile üstünsün, başkaları gibi olmayıp ilminin
gerekliliğini yapmakla sorumlusun. Bize düşen İslami anlamak gerektiği gibi anlayıp hayata geçirmektir. İlmi ile amil olan bir tutarlılıkta olan kişi, tebliğ vazifesinin yarısından fazlasını yapmış olur. Tebliğ vazifesi İslam’ın sadece
görevlerden bir tanesidir, asıl vazife ise İslam’ı yaşamaktır.
3- Kişiliği ile mahfuz (korunmuş), kimliği ile makbul bir örneklik. “Ben her halükarda Allah’a teslim olanlardanım.” demektir. Böyle olanlardan olabilmek
için yapılması gereken Kur’an’ı rehber edinmektir. Duygularında,
arkadaşlıklarında, internet kullanımında, tatil anlayışında, dostluk anlayışında, ebeveyn olmak anlayışında, ticaretinde, hayatının her alanında, kalbinin tüm
alanında Kur’an’ı rehber edinmektir. Yeniden ıslah ve inşa olabilmek için bu gereklidir.
Hergün olumsuz yönde değil, olumlu yönde değişmenin şartı da Kur’an’ı rehber edinmektir, imkanı da Kur’an’ı rehber edinmektir.
Değişim hayatın her yönünde vardır. Fakat bu değişim münkerden marufa
mıdır, yoksa maruftan münkere doğrumudur!? Değişimin hangi yönde!?
Kur’an’ın rehberliğindeki değişim yolculuğunu sürdürmek zorundayız.
Maruf yönde değişim kulluğumuzun gereğidir. Bu değişimin gerçekleşebilmesi
için öncelikle içe dönüş ve arındırma zorunludur. Kur’an buna ‘nefislerin
temizliği’ demekte ve “Muhakkak ki nefsini temizleyen kurtulacaktır.”
buyurmaktadır. Ve devamında “Kim nefsini kötülüklere gömerse oda harab
olup gidecektir.” buyurmaktadır.
Değişimin iyi yönde olabilmesi için öncelikle nefsi arındırma zorunluluğumuz
vardır. Çünkü kişi nefsini arındırmadığı müddetçe, kendini imar etmeden
başkasını mamur kılması mümkün değildir, önce kendisini imar etmelidir.
İç alemi imar edilmeyen kişinin dış aleminin mamur kılınması mümkün değildir.
Sahibi olmadığın takva elbisesini kime giydirebilirsin!?
Duyulan her hak sözün muhatabı ve mükellefi önce başkası değil, önce
kendimizdir. Yapılacak olan önce sözü doğru anlamak, doğru tanıklık yapmak,
doğru taşımak zorundayız.
Bilgi bilince dönüştüğü zaman adı ‘kıyam’ olur, yani o bilgi ayağa kalkmış olur.
Bilgi öğrenmenin tek amacı da o bilgiyi hayat taşımak olmalıdır.
Bilgiyi fikredersek ve idrak edersek o zaman o bilgiyi mutlaka amele
aktarabilmiş, taşımış oluruz, işte bilgide bilinç bu demektir.
Farkındalık, dikkatten uzak tutulmamalıdır.
Tevhid bilgisi bilince dönderilmeli ve ayağa kaldırılmalıdır.
Nerede? Önce kendi hayatımızda.
Değişen gündemler içinde Müslüman için değişmeyen tek bir gündem vardır ki
oda rabbe karşı kulluktur.
İfsat (bozmak), her zamankinden daha çok yaygındır. Tahrif (hurafeye
çevirmek) her zamankinden daha çok yaygındır. Öyleyse ifsat ve tahrife karşı
her zamankinden fazla uyanık olmak lazımdır.
Müslümanın hassasiyeti hedefine (rabbin rızası) giderken hata yapmamaktır.
Müslümanın sadece hedefinin doğruluğu yetmez, hedefe ulaştıracak yolun ve
haritanın da doğru olması lazımdır. Çünkü kılavuz değişirse rota değişir. Rota
değiştiğinde kişi nereye gideceğini bilemez.
*** İslami bir yaşantıyı öteleyen kişinin ilk yaptığı şey kendine olan ihanetidir.
İslam hayatımızın her alanını kuşatsın ve yaşansın için indirilmiştir.
Şu iki özelliğe sahip olan, islama olan şahitliğini yerine getirmiş olur;
1- Emin kişi olmak. 2- Adil kişi olmak.
Her kişi islama karşı olan sorumluluğunu yerine getirmelidir, buda ancak
kendisine karşı olan sorumlulukları yerine getirmek ile mümkündür.
Herkes ve herşey bir şekilde şahittir ve şahit olunandır.
Şahitlik görevimiz yitirdiklerimiz arasındadır…
Şahit olduğun her şeye karşı duyarlı olmak emredilmiştir.
 
Tefsir Sohbeti Notları
 
● Bilmenin ilk başı Allah’ı hakkıyla bilmektir. Allah’ı hakkıyla bilmenin ilk
basamağı onun birliğini bilmek ile mümkündür.
● Bilgi ile ilmin arasında bilinç kadar fark vardır.
● İnsan sosyal bir varlıktır. Sosyal hayatta insan karşılaştığı şeylerden ya
etkilenir yada etkiler.
● Etkileşimin olduğu ölçüde değişim beraberinde gelir.
● Her karşılaşma, kişiyi etkilediği ölçüde, değişime götürür.
● Karşılaşma - Etkileşim - Değişim
● Sosyal çevre yanlış çevreden oluşursa kişinin değişimi de yanlışa doğru
olur.
● Kötü yöndeki değişim kalpte bulunan kötü marazlardan kaynaklıdır.
● Kalbin kötü marazlarının sebebi ilim noksanlığıdır.
- Allah mümin kulunu ilme teşvik etmiştir. Bilgi çünkü şeytandada vardır.
- İlmin faziletine dair rivayet edilenler bundan dolayıdır.
- İmanla bağı kopmuş bir bilgiye ilim denmez.
- İmanla bağı kopmamış bilgi ise kişiyi kesinlikle takvaya götürür.
- Bir kişi bilgili olduğu halde; kalbinde ki huşu olsa bile, azaları ile Allah’ın
emirlerine istediği ölçüde teslim olmayan kişiye alim /bilgili denemez.
- Bilgi çöplüğüne dönmüş bir beynimiz var…
● Çevreden veya nefsinden kaynaklı bir korku; ahlakların korkusudur.
● Yapılacak şeylerin ilki kalbimize sahip çıkmaktır.
● Meleklerin dahi kişiye saygı duyması ancak o kişinin ilim sahibi olması
sebebiyledir. İlim sahibi olmayan kişi esfeli safilin derecesine düşürür.
● İlim - İman - Amel ilişkilerini iyi kavramak gerekiyor.
- Bilginin ahlakı muhafaza edilmelidir. Kendi fıtratımız ile onları korumak
mümkündür.
- Bilginin en bariz ahlaki özelliği ‘hilim’dir.
- Hilim kadar ilme yakışan bir ahlak yoktur.
- Bilgi ancak hilim sayesinde kişiyi ihya eder.
- Alimin konuşması ilim ile (delilli), susması hilm (yumuşaklık) iledir.
- Hilim: gücü yettiği halde, af yoluna gitmek, kötülüğe karşı iyilikle
gitmektir.
- İlmin ahlakı vardır. Onu koruyabilmek için hilme ihtiyaç vardır.
● Hayatımızın sırrı bize bahşedilen ilimdedir. İlme ihtiyacımız vardır.
● İlim nimeti kişiye sorumluluk yükler.
● İlim kişide değişikliğe gelişmeye sebep olmuyorsa o sahip olunanın adı
ilim değil bilgidir.
(Sohbeti not olarak aktaran; Rabia Konevî' ye teşekkürler .)
 
 

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !