Kayan: "Cezaevleri Nurettin´lere yer açılsın diye mi boşaltılacak?"

Kayan: "Cezaevleri Nurettin´lere yer açılsın diye mi boşaltılacak?"

28 Şubat yargı mağduru Nurettin Kayan´ın 15 Kasım Cuma günü yakalanarak cezaevine konulması üzerine ağabeyi Ramazan Kayan´ın da katılımıyla MAZLUMDER İstanbul Şubesi´nde bir basın toplantısı gerçekleştirildi.

Küre Medya / Haber Merkezi 
28 Şubat yargı mağduru Nurettin Kayan’ın 15 Kasım Cuma günü yakalanarak cezaevine konulması üzerine ağabeyi Ramazan Kayan’ın da katılımıyla MAZLUMDER İstanbul Şubesi’nde bir basın toplantısı gerçekleştirildi.


28 Şubat sürecinde örgüt lideri olmakla suçlanan ağabeyi Ramazan Kayan’a yardım ve yataklıkla suçlanan Nurettin Kayan’ın 3 yıl 9 aylık hapis cezasının Yargıtay’ca onanması üzerine 15 Kasım Cuma akşamı yakalanarak cezaevine konuldu.


Açıklamada ilk olarak AKV adına konuşan Araştırmacı-Yazar Abdullah Yıldız, yargının adil olması gerektiğini vurgulayarak “Nurettin Kayan hakkında alınan karar bizi çok üzdü. Hakkaniyetli olmayan bu kararın 28 Şubat sorumlularının yargılandığı bir dönemde verilmesi şaşırtıcı” dedi.


Daha sonra söz alan Fatih Akıcıları’ndan Mehmet Şahin ise 28 Şubat sürecinin toplumsal bir travma süreci olduğunu, bu süreçte İslami kimliği ile ön plana çıkmış kişilerin asıl zararı gördüğünü belirtti. Yargı dönemlerinin sorgulanıp, müsebbiplerinin yargılandığı bir dönemde Nurettin Kayan ile ilgili verilen kararın manidar olduğunu ifade eden Şahin, “Bugün toplumsal barıştan söz ediliyor. Eğer bu gerçekten sağlanmak isteniyorsa tüm kesimleri kuşatmalıdır. Adi suçlulara daha önce genel af getirildi ama siyasi suçlulara şiddete karışmamış olsalar bile af getirilmiyor. Cezaevinde fiziken ağır şartlarda olan kardeşlerimiz var. 28 Şubat travmasının hem fiziki hem de psikolojik travmalarının giderilmesi gerekiyor. Nurettin Kayan’ın başına gelenler yarın sizin de başınıza gelebilir. Keza muhtemelen ben de önümüzdeki Ocak ayında aynı şekilde cezaevine koyulacağım“.

Şahin’in ardından konuşan Anadolu Platformu Koordinasyon Kurulu Başkanı Turgay Aldemir ise “Bizi üzen şey şudur; 11 yıldır iktidar olan, bizi en iyi anlaması gereken, cezaevi, sindirmelere, operasyonlara uğramış yöneticilerimizin 11 yıllık iktidarına rağmen adaletsizliklerin hukuki bir zemine taşınmamış olması bizi bu durumu ibretle izlemek durumunda bırakıyor. Sayın Başbakan İBB Başkanı iken okuduğu bir şiirle mahkum edilmişti ve milletimiz onu başbakanlığa çıkardı. Sayın Beşir Atalay üniversite rektörlüğünden atılarak işsiz bırakıldı ama milletimiz onu Başbakan Yardımcılığına taşıdı. Kabinede bunun gibi itibarı iade edilen kişiler var. Ama Sivas mağdurlarının dosyalarının kapağı hala açılmıyor, cezaevinde ölüme terk ediliyor. Diğer taraftan Zekeriya Şengöz ve Fahri Memur kardeşlerimiz hepimiz adına cezalandırılarak anlamsız bir mahkumiyetin pençelerine bırakılıyor. Bu durumda biz ‘Hükümet bu konularda ne zaman muktedir olacak?’ sorusunu soruyoruz. Geçtiğimiz günlerde Zekeriya Şengöz’ün oğlunun düğünü oldu. Herkes oradaydı fakat bir babanın evladının düğününde olması gerekirken cezaevinden sadece mesaj gönderiyor olması, en üzücü olan ise niçin orada olduğunun kimseye izah edilemiyor olması, bu hukuksuzluğun bir an önce ortadan kaldırılması için içinde insanlık için bir kıvılcım taşıyanın bu mesele için bir şeyler yapması gerektiğini gösteriyor. 

Bu noktada aftan ziyade milletin önünde özür dilenerek haklarının teslim edilmesi suretiyle iade-i itibar yapılmalıdır. Aksi takdirde işlemedikleri bir suçtan dolayı af edilmeleri insanları rencide eder. Ben de 13 yıl boyunca yargılandım. Yargılanma gerekçem ise şuydu: ‘Şuan herhangi bir suç unsuru bulunmasa da 10 yıl sonra şer’i esaslara dayalı bir devlet kurabilirler’. Ben bu paranoya ile yargılandım. 10 yılın sonunda 3 defa beraat ettim. Ama her defasında o oligarşik yargı, 9. Ceza Dairesi bizi 18 yılla cezalandırılmamız gerektiği savıyla geri gönderdi. En sonunda ceza genel kurulunda 7 ay önce beraat ettim. Ama yetmiyor, dünyada zulme uğrayan tek kişi bile kalsa bizim özgürlüğümüzden söz edemeyiz. Bu milletin inancını, derdini, davasını, çocuklarının iffetlerini, izzetlerini kazanmaları için çaba veren bu yürekleri insanların cezaevinde olması bu ülkede adalet ve merhamet adına ciddi bir kırılmadır. Nurettin Kayan, Fahri Memur ve Zekeriya Şengöz’ün biran önce insanlık onurunu zedeleyen durumlarının düzeltilmesinin insani bir sorumluluk olduğunu bir kez daha hatırlatıyorum”.


Nurettin Kayan’ın ağabeyi Ramazan Kayan ise çelişkilerin üst üste geldiği bir ülke ile karşı karşıya olduklarını söyleyerek başladığı konuşmasına şöyle devam etti: “Cumartesi günü Diyarbakır’da görkemli bir miting oldu. Orada çok önemli cümleler sarf edildi. Şivan Perver 38 yıllık sürgünden sonra Diyarbakır’da karşılandı ve Başbakan kendisiyle birlikte ellerini kaldırdı ve kitleleri selamladı, yeni Türkiye’nin sinyalini verdi. İlginçtir ki, Şivan Perver’in elinin tutulup kitlelere barış mesajı verildiği saatlerde kardeşim Nurettin Kayan’ın ellerine kelepçe vuruldu, cezaevine gönderildi. Bu bir tevafuk mudur anlamaya çalışıyorum. Yine aynı mitingde Başbakan cezaevlerinin boşalacağı bir Türkiye’den bahsetti. Bunun sevinciyle yaşamaya çalışırken arkasından Nurettin Kayan cezaevine konuldu. 

Demek ki cezaevleri niçin boşaltılacak? Nurettin’lere yer açılsın diye mi? Tabi ki Şivan Perver’in elinin kaldırılmasını destekliyorum. Kime yönelik olursa olsun tüm zulümleri lanetliyorum. Ama adalet ve eşitlik ancak silahla şiddete başvurulduğunda mı aklınıza gelecek? Muhatap alınabilmemiz için cebri yollara mı başvurmamız gerekiyor? Biz yeni Türkiye’nin hayalini kurarken, sabahları eski Türkiye’nin sillesi ile uyanıyoruz. Örgütlenme hakkını kullanmak isteyen bir camia ağır cezalara maruz kaldı. Yeni resim şu; Türkiye yine bir hapishane ama şimdi gardiyanlar bizden. Bu sorunların çözülmesi için adil bir anayasa gerekiyor, Kemalist-laik paradigmanın temelden sorgulanması gerekiyor, inançlara saygı gösterip örgütlenme haklarının iade edilmesi lazım. Biz aile olarak, camia olarak bu güne kadar bedeller ödedik. Eğer adil bir Türkiye olacaksa yine öderiz. Başka Nurettin’ler de feda ederiz. Ama yarınlarımızın farklı olması lazım”.

Son olarak MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Beyhan basın açıklaması metnini okudu. Açıklamada Nurettin Kayan’ın cezaevine konulmasının ailesini, akrabalarını, akl-ı selim ve vicdan sahibi olan herkesi üzdüğü, 28 Şubat darbecilerinin çıkarılan mahkemelerde grup grup tahliye edildiği bir zamanda, haksızca yargılanıp suçlananların cezaevlerinde olduğunu vurgulandı. Devletin ve siyaset kurumunun varlık sebebi adil yargı ve adaletin bir an önce tahakkuk ettirilmesi olduğunu ifade eden Beyhan, “İktidar partisi, hükümet ve diğer siyasi partiler dahil yasama organı, diğer acil işlerinden olsa gerek bu haksızlıklara kayıtsız kalmaktadır. Biz MAZLUMDER olarak, darbe mahkemelerinin verdiği bütün siyasi yargı kararlarının iptal edilmesini, yeniden yargı yolu açılmasını, haksızlığa uğratılanlardan özür dilenmesini, maddi-manevi mağduriyetlerinin giderilmesini talep ediyoruz. 28 Şubat darbecilerinin yargılandığı şu günlerde, Nurettin Kayan hakkında verilen ceza, halkımızın vicdanını derinden yaralamış, adalete olan güvenini sarsmıştır” dedi.


MAZLUMDER İstanbul Şubesi

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !