Kardeşlik Hukuku Semineri.

Umraniyede Faaliyet Gösteren Nİsa-Der de Kardeşlik hukuku semineri düzenlendi. Konuşmacı olarak Sabiha Ateş Alpat katıldı.

Alpat Özetle şunları söyledi...

Alpat Özetle şunları söyledi;

"Öncelikle değerli kardeşlerimiz, İslam kardeşliği bizim ellerimizde can çekişirken anlatılan hususlara objektif bakıp benliğimizde özelleştirerek kardeşlik hukukunda nerede eksikliğimiz var, anlamaya çalışmalıyız.

Unutmayalım ki "ama o da böyle yaptı, o öyle söyleyince ben de öyle cevap verdim" gibi cümlelerle karşımızdakini suçlamak en son göstermemiz gereken tavırdır. Bizler kardeşlik hukukunda kendimizden sorumluyuz, kendi kardeşliğimizi sergilemekten mesulüz. Kardesligimizin güclü olmasi icin evvela kendimizi düzelteceğiz. Sosyal yapıda İslam'ın öngördüğü ilk ilke Kardeşlik ilkesidir. Kardeşlik, İslam'ın ana prensiplerinden birisidir. Kardeşlik imanın bize yüklediği sorumluluktur. İman ettiysek müminlerin üzerimizde hakkı vardır. Nasıl zekat bu haklardan biriyse, kardeşlik hukukunu korumak da bu haklardan biridir. Kardeşlik ilkemizin yaşanmamasının sebebi, kardeşliği önce karşıdan beklediğimiz içindir, nefsimize hiçbir şeyi konduramadığız içindir. Nefis hatalarını görmek konusunda kusurludur. Hatalarını görmek istemez; bu psikolojik bir rahatsızlıktır. 
Peki, İslam kardeşlik için ne diyor? Unutmayın, bir diyalog hukukunu İslam'dan almıyorsa orada fesatlık vardır, orada ihanetin ve tartışmanın önüne geçmek mümkün değildir.
Hazreti Yusuf'un kardeşleri de mümindi fakat İmanları kardeşliklerine yön veremedi ve Yusuf aleyhisselamı kıskanıp kuyuya attılar. Bilmeliyiz ki imanlarımızın yön vermediği her kardeşlık bizi yanlışa götürür. O halde düşünelim bizler hangi roldeyiz? Yusuf'un rolünde mi, kardeşlerinin rolünde mi? Hazreti Yusuf gibi izzetli miyiz yoksa imanin yön veremediği ve kardeşliğimizi bitiren düşüncelerde mi? Kardeşleri gerçekten pişman olup hazreti Yusuf'a geldiklerinde Hazreti Yusuf onlara "Bugün size kınama yoktur." demişti. Yaptıklarını başına kakmamış onları affetmişti. Peki biz, kardeşim bugun sana kınama yoktur! diyebilenlerden miyiz?
_____________
Ne zamanki duygularımız aklımızın önüne geçer, işte o zaman akla gelmeyecek olumsuzluklar meydana çıkar ve kardeşliklerimiz menfaat kardeşliğine dönüşür. Üzülür diye, seviyorum diye hatalarını söylemediğimiz kardeşlerimizin hakkını veremiyoruz demektir. Bir hatamız olduğu vakit bizi Allah için uyaranlar ile beraber olalım. Bu kardeşlik Allah'ın istediği bir kardeşliktir. Böyle olmayan bir kardeşlik şeytan kardeşliğidir.

"Ateşin odunu yakıp kül ettiği gibi hasette amellerimizi yakıp kül eder. " buyurmuyor mu Resulullah? O halde nasıl birbirimizi kıskanabiliriz? Zandan, hasetten, gıybetten sakınmazsak kardeşliğimizi aynı zamanda amellerimizi öldürürüz.

Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz. Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sora fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte bu kimseler zalimlerdir.
Hucurat 10-11
Bu ayetler, en sinirli anımızda aklımızda olmalı. Kardeşimize kin kusarken de aklımızda olmalı. Onun yanlış yorumlanabilecek bir hareketini aklımızda bulundurduğumuzda da aklımızda bulunmalı. Zan, gördüğümüz bir durum yada davranışı kötüye yormanın adıdır. Zandan kaçındığımız zaman sorunlarımızın büyük bölümünün biteceğini farkedeceğiz. Kardeşliğimizi bozan temel hususlardan birisi de dedikodudur. (Kuşku yok ki, (dedikodu yapmakla) sen kardeşinin etini yedin, onun gıybetini ettin" hadisi Şerifine binaen soruyoruz) Hangimiz ölmüş kardeşimizin etini yemekten hoşlanırız ki? Dedikodu kişiye eziyetten başka bir şey değildir ve unutmayalım ki dillerimiz kardeşimize eman vermiyorsa imanımızı yoklamalıyız. Mümin elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir. Bizler kaliteli müminler olmak ve kardeşlik hukukumuzu korumak istiyorsak "o benim arkamdan konuşmaz" denilen insanlardan olmalıyız. Sadece bununla da yetinemeyiz. İslam kardeşlik hukuku, kardeşinin arkasindan konuşulduğuna şahit olduğunda onu savunmayı ve ortadaki fitneyi kaldırmayı gerektirir. Çünkü bu müminin mümin üzerindeki görevidir. Bu gibi dedikodu ve haram sözleri merak bahane edilerek dinlemek müslümanın değil kafirlerin özelliğidir. (Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Maide 42)
Numan ibni Beşir radıyallahu anhu'dan rivayet edildiğine göre, Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar 
Buharî, Edeb 27; Müslim, Birr 66

Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” 
Buhârî, Îmân 7; Müslim, Îmân 71-72.

Aslında yukarıdaki hadisler, tüm kardeşlik ilişkilerimizi korumaya yeter. Biz daha net olması için "Kardeşliğimizin ana çerçevesi"ni maddeleştirdik.

Kardeşliğin Ana Çerçevesi:

1- Sevgi ( Allah için sevgi ! )
Allah için sevgi iman ettikten sonraki sürecte başlar . Sevgilerimizi kontrol edelim unutmayalım ki Allah için olmayan sevgi insanın başına bela olur ve araya şirk unsuru girer. Mümin kardeşini Allah için seviyorsak kardeşimize yardımcı olmalıyız, sıkıntılarına çözüm bulmaya çabalamalı bu sıkıntılı süreçte onun yanında olmalıyız.

"Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla din kardeşi ile dargın durması helâl olmaz."
Buhârî, Edeb, 57, 58.
Bir müminin din kardeşiyle üç günden fazla dargın durması caiz değildir. Üç gün geçtikten sonra, onunla karşılaşırsa, ona selam verip hatırını sormalıdır. O kimse selamını alırsa, ikisi sevaba ortak olurlar. Selamını almazsa günaha girer. Selam veren de küs durma mesuliyetinden kurtulmuş olur.

2- Nasihat
Nasihate açik olmaliyiz .Bidatlerden uzak, Takvalı, Fıskdan uzak nasihatler müminlere faydalıdır. Hz Ömer, nasihat etmeyen ve nasihati sevmeyende hayır yoktur, demiştir.
3- Vefa
Vefa, sevgide devamlılık demektir. Vefa demek, ihtiyaç hâlinde ona yardım etmektir. Arkadaş, öldükten sonra, onun çoluk çocuğunu, yakınlarını sevmek, onlarla ilgiyi kesmemek de vefadandır. Hastalandığında aramak, ihtiyacı olduğunda yardımına koşmak, mutluluğunu paylaşmak da vefadandır ve kardeşlik hakkıdır. Hep ben arıyorum, biraz da o arasın mantığı İslam hukukunda yoktur. Başta dediğimiz gibi biz kendimizden sorumluyuz.

Muaz Radiyallahu Anh rivayet ettigine göre Rasulullah buyurdu ki: Arş- ı A'lanın gölgesinden başka gölgenin olmadığı günde birbirini Allah için sevenler arşın gölgesinde olacaklardır.

Müminin Mümin Üzerindeki Hakkı :
1- Malda olan hakkı üç derecedir;:
a.İhtiyacı oldugunda ihtiyacını gidermek
b.Bu ihtiyac esnasında malı eşit bölmek
c. Kardeşini tercih edip kendinden (hakkından) vazgecmek

2- Dildeki Hakları:
a.Ayılarını örtmek 
b.Güzelliklerini dile getirmek
c.Dualarıda onada yer vermek

3-Kalbin Hakkı;
a.Ihlas
b.Samimiyet
c.Hüsnü zan

4-Bedenen Hak;
a.Davete icabet (Davet ettiğinde gitmek)
b.Derttaş olmak ( üzüntüsünü paylaşmak)
c.Yük olmamak (duygusal yük olmamak)
d.Güleryüzlü olmak"Yoğun katılımla gerçekleşen seminer soru cevapla son buldu...

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !