Açlık ne muhteşem bir eğitim ve terbiye?

Gündüzlerin en uzun olduğu, sıcaklıkların mevsim normallerinin de üzerinde seyrettiği şu günlerde oruç tutmakla, kavurucu güneşin altında akşama kadar aç ve susuz kalmakla ne gibi şeyler kazanabileceğimizi, hangi erdemleri elde edebileceğimizi hiç düşündünüz mü?

 

Öncelikle, kendi acziyetimizi idrak etmenin zirve noktasına başka hangi eğitimle, hangi tecrübe ile ulaşabilirdik ki? İşte bu şekilde yemediğimiz, içmediğimiz zaman, yani şu tuttuğumuz orucun biraz daha uzamasıyla yok olacak, ölecek bir yapıya sahip olduğumuzu nasıl kavrayabilirdik? İnsanlığın asla unutmaması gerektiği, bir an olsun aklından çıkarmaması gerektiği halde, buna rağmen en çok  unuttuğu veya en az aklına getirdiği hakikat bu değil midir? Bütün azgınlıkların ve tuğyanların kaynağı insanoğlunun kendi acziyetini unutması değil midir?
Ve herşeyden önemlisi, yaratılan ve Yaratan arasındaki en muhteşem farklardan birini kavrayacağız eğer kavrayabilirsek.
Biliyor musunuz, Allah Teala Kitabında kendisini bize tanıtırken;
“Vehuve yut’ımu velâ yut’am - Herkesi doyurup besleyen, fakat kendisi doyurulup beslenmekten münezzeh olan…” (6/14) şeklinde tanıtıyor.
Ve Allah Teala açlığın, yeme içmenin beşeriyete ait bir acziyet olduğunu daha da somutlaştırarak Hıristiyan dünyasına hitap ediyor:
“Meryem oğlu Mesih ancak bir rasuldür, kendisinden önce gelip geçen rasûller gibi. Annesi çok sâdık bir kadındı. İkisi de yemek yerlerdi…”(5/75)
Müslümanlar olarak bugün Ramazan’ı , orucu ve açlıkla idrak ettiğimiz acziyet tecrübemizi batıya taşımakla ve onlara şunu haykırmakla yükümlü değil miyiz?
Ey Hıristiyan âlemi, ey İsa Aleyhisselam’ı ve Meryem validemizi ilahlaştıranlar!
Söyleyin, İsa Aleyhisselam ve Annesi yiyip içmiyorlar mıydı? Yemedikleri ve içmedikleri zaman ölmek durumunda değil miydiler?
Yemedikleri, içmedikleri zaman yok olup gitmeye, ölmeye mahkum olan birilerini nasıl olur da siz ilah olarak kabul edersiniz?
Sadece Allah değil midir doyurulup beslenmekten münezzeh olan?
Ve yeryüzünde aç kalanları ancak aç kalarak daha iyi görmüyor muyuz? Uzun uzun anlatmaya gerek var mı bilmem? İdeal anlamda olmasa da Afrika için şu koşuşturmaya bir bakınız!
Son altmış yılın en kurak mevsimini yaşayan ve milyonlarca insanın açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu şu anda Ramazan değil midir bunun için müslümanları seferber eden? Özellikle en uzun ve en sıcak günlerin Ramazan’ı değil midir?
Elhamdülillah en azından on yıl daha bu sıcak ve uzun günlerde Ramazan’ı misafir edecek yeryüzü. Bir anlamda insanlığın vicdanı ve merhameti  bu müddet içinde hep diri kalacak, diğer insanlar için teyakkuzda olacak, ne güzel bir şey?
Aslında sadece Afrika değil. Yeryüzünde bir milyara yakın insan açlık sınırının altında. Hem sadece bugün için değil, tarih boyunca ve kıyamete kadar bu durum hep var olacaktır.
Öyle olduğu için Vahiy, insanlığın dikkatini baştan beri hep bu noktaya çekmiştir.
Açları doyurun demiştir,
Fakirleri, miskinleri gözetin demiştir,
Kölelerin boyunlarındaki zincirleri çözün demiştir,
Servetin sadece birilerinin elinde toplanmasına engel olun demiştir,
Tevhid demek, insanların sadece beyinlerinin ve ruhlarının putlara kulluktan kurtarılması değil, aynı zamanda bedenlerinin ve alın terlerinin de başkalarının kulluğundan kurtarılması demektir.
Kur’an-ı Kerim’in ilk inen sûrelerine baktığınızda göreceksiniz ki, insanlık sadece putlardan ve heykellerden sakındırılmıyor, ondan daha çok bedenleriyle ve emekleriyle köleleştirilmekten sakındırılıyor.
Eğer iyice değerlendirebilirsek, şu uzun ve sıcak günlerin orucu bizlere çok muhteşem kazanımlar sunmaktadır.

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !